Türk dişileri...Riyakar,sinsi,korkak,aptal,moron,saçma sapan halleri olan mahluklar.Üslubum beni ilgilendirir,burada kimseye canım cicim çekecek,sahte yapmacık jargonlar kullanacak değilim.Suçu hep erkeğe,Türk erkeğine atan Türk dişileri.Defalarca söyledim ben Türk erkeklerini savunmuyorum! Çoğu odun,moron,abaza,dangalak evet bunların ben de farkındayım...Emin olun çoğu dişiden daha çok kızıyorum,nefret ediyorum bu moronlardan....Fakaaaatttttt paragöz,sinsi,korkak,iki yüzlü Türk dişilerine ne demeli? Her sıkıştığında,her haksız çıktığında suçu erkeklere atan rezillere ne demeli?
Pek çok dişiyle,köleyle vb. muhattap oluyorum.İşim gereği,ortam gereği onlarca farklı insanla konuşuyor,tanışıyor onlarca farklı olaya şahit oluyorum hayatımda.
-Köle bazen de normal dişiler laf arasında konu açıldığında diyor ki ; ''zenciyle olmak istiyorum,denemek istiyorum,hem penisleri de büyük''
Pekiii diyorum bu adamların çoğu Afrikadan geliyor...Sonuçta Amerika'da okuyup,orada doğup büyüyüp yaşayan,sağlıklı biri gelip yerleşmiyor Türkiye'ye.Afrika'dan kaçak yollarla gelip saat satan,uyuşturucu satan,karılarını satan yüzbinlerce siyah doldu memleket...
-Pekii diyorum ''bu adamlar Afrikadan geliyor taharet almazlar,duş desen ayda bir belki,ayrıca sünnetsizler ve Aids oranları çok yüksek'' dediğimde
-''olsun çözümü vardır'' diyor...
-''Nedir o çözüm'' dediğimde,
-''bilmiyorum bakarız elbet vardır'' diyor!
Bak bakk bakk elbet vardır! Hatun aids'i tedavi edecek neredeyse dünya tarihine geçecek!
Ayrıca yine pek çok dişi köle ya da normal dişi farketmez,özellikle yaz geldiğinde güneye tatile akın ediyorlar,ve evli kadınlar da ağırlıkta.Sırf kocası duymasın,anlamasın diye yabancı-avrupalı vb. erkeklerle oluyor,yatıyorlar...İnanın sırf yabancı diye,sırf baş ağrıtmaz diye 55-60 yaşında adamlara,göbekli adamlara,kendi ülkesinde hırsız,işsiz güçsüz olan 5 para etmez adamlarla sırf yabancı diye birlikte olan nice Türk hatunu biliyorum,tanıyorum! En basit örnekle yine sünnetsiz olduklarından ve çoğunun kendi ülkesinde 5 para etmez adamlar olduğundan bahsediyorum,umursamıyorlar.!
Bu arada sünnet vurgusu yapıyorum şu yüzden.Dini boyutu yüzünden değil,sağlık boyutu yüzünden vurgu yapıyorum.Bugün pek çok Avrupalı,Amerikalı artık sünnet olmaya başladı,neden!? Hem görsel açıdan,hem sağlık açısından...
Sağlık açısından sünnet olmanın faydaları.Sünnetsiz deri altında miktropları,pislikleri vb. barındırır.Mikroplar sünnetsiz deri altında sıcak ve kapalı ortamdan dolayı ürer ve çoğalır.Yine ayrıca gözle görülür bilimum pislik orada birikir.Yine ayrıca sünnetsiz penis başı,sünnetli penise nazaran daha az zevk alır.Yine ayrıca görsel olarakta sağlıksız ve çirkin durur.İşte tüm bu sebeplerden dolayı sünnete vurgu yaptım! Fakaaatt dişilerimiz ''çağdaşlık,rahatlık,sex,batılı erkek'' adı altında sünnetsiz,pis,her türlü sağlıksız şeye açık,artı yaş ve görsel olarak 5 para etmez adamlarla ''sırf batılı'' ya da ''sırf yabancı'' diye onlarla olmaktan,altlarına yatmaktan,bunları geçtim ''peşlerinde koşmaktan'' geri kalmıyor...
Yine bu aynı hatunlar evlerine,şehirlerine,iş yerlerine döndüklerinde o klasik ''Türk kadını'' triplerinden,nazlarından,hallerinden ödün vermiyorlar! Yahuuu Antalya'da,Muğla'da altına yattığın herif ülkesinde kaportacı,hırsız,ya da sağlıklı çalışabilir olduğu halde devlet yardımıyla geçinip 1 gün olsun çalışmamış,sünnetsiz,pis adamlar amaaaa kendi ülkendeki erkeğe ''defol amelee,işin-mesleğin ne,araban var mı,ayy bu kıyafetler ne'' vb. vb. vb. demeyi biliyor aynı orospularrrrr....
Herif göbekli,60 yaşında ama olsun turist.!!! Herif kendi ülkesinde devletten geçinir,1 gün işe gitmez ama olsun yabancı...!!! Herif sünnetsiz,bakımsız,sağlıksız ama olsun batılı...!!! İki yüzlülük,aşağılık,rezillik,pislik ne ararsan mevcut bu hallerinde! Hayır sakın bana bunu yapan kadınlar az ya da istisna demeyin! Tam tersine bu ülkede ''bunu YAPMAYAN kadınlar AZINLIKTA''...Blogumda yaptığım,söylediğim,yazdığım pek çok konu 1-2 kişiden yola çıkarak ya da anlık değerlendirmeler değil..Türkiye'de gitmediğim şehir,girmediğim ortam kalmadı.Hakeza 5 ülkede yaşadım,bir o kadarına gittim,onbinlerce insan tanıdım hayatım boyunca.Hiç bir gözlemim,söylemim bir iki kişiden ya da anlık şeylerden ibaret değil..Onlarca,yüzlerce gözlem,yaşanmışlık sonucu bildiğim ve yorumladığım konular..
İşte bizim burada kasıntısından,havasından,bahanelerinden geçilmeyen orospularrrr söz konusu yabancı erkek olunca Afrikalı-Batılı-sünnetsiz-pis-işsiz güçsüz-yaşlı demeden gözleri kapalı atlıyorlar...Tüm bu söylediklerim tez ya da nadir olan şeyler değil.Gözlerinizi açın,sorun,takip edin,hayatı ve etrafınızı iyi gözlemleyin bu dediklerime sizde bolca ama bolcaaaaaaaaa şahit olacaksınız....
Aşağılık rezil Amerika'da okurken kölelik-bdsm adı altında 5-6 tane Amerikalı piçe 4-5 yıl boyunca kölelik yapar...Hizmet eder,yemek yapar,çamaşır bulaşık yıkar,hepsine oral yapar,domalır,her türlü sex ihtiyaçlarını karşılar,her türlü kölelik yapar,piçler bu orospuya gangbang yapar,sikerken KAMERAYA çeker,her türlü maddi-manevi kullanır ama kendi ülkesine gelince ''ayyy Türk erkeği mi,ayy burda yapamam,ayy burda şu bu derr...'' (yaşanmış olay...)
Aşağılık reziller,riyakarlar ''sözde KÖLE'' Türkiye'de sana bana nazlanır,kasıntılık yapar,korkar,Bdsm der durur ama türlü saçma bahane bulur,oysa aynı riyakar rezilll İngiltere'ye gidince Bdsm bardan çıkmaz,bar'da hiç tanımadığı adamın davetini kabul eder,yetmez grup sex-swinger-bdsm partilerine katılır,yetmez KAMERA kaydı olan ortamlarda her türlü münasebeti uygular ama Türkiye'ye dönünce ''ayy kameraya çekmesinler,ayy bar'da tanıştım defol,ayy'' diye diye kasarlar..Seniii rezilll riyakarrr Türkiye'de ki KAMERA da İngiltere'de ki ne!!?? Seni riyakar rezilll kendi memleketinde kölelik-bdsm deyince kasıyorsun da İngiltere'de bar'da tanıştığın adamla aynı gece evine gidip,her türlü şeyi yaşamaktan,arkadaşlarına ve bilimum ipsiz sapsıza seni sunmasından,seni KAMERA'ya çekmesinden gocunmuyorsun,kölelik yapmaktan çekinmiyorsun...! (Yaşanmış olaylar...Bu şekilde tanıdığım en az 40-50 tane dişi sayabilirim...)
Edirne'den çıkınca Avrupa,Amerika,Asya,Afrika dünyanın dört bir yanında açılan,saçılan,külotsuz gezen,barlardan çıkmayan,önüne gelene veren,bdsm-grup sex-swinger ortamlarına giren,hatta KAMERA kaydı yapılan ortamlara girip her türlü sexi,münasabeti yaşayan bu rezil,iki yüzlü,sinsi dişiler nazarımda değil herhangi bir iyiliği,köleliği nefes almayı bile haketmiyor.Oksijen tüketen,yer kaplayan adi,riyakar yaratıklar...
Ahhh şimdi bir kaç rezil sürtük Türk erkeğinin kıroluğundan,pisliğinden,diğer hallerinden dem vurup o yüzden yabancı erkeklerle oluyoruz diyecek...Yahuuu her Türk erkeği mi kıro!? Her Türk erkeği mi pis!!? Her Türk erkeği mi abaza!? Hiç mi aklı başında erkek yok!?Varrr amaaa sen aklı başında adamın kıymetini bilmezsen,kasıntılık yaparsan,iki yüzlülük yaparsan sonra ''ADAM'' bulamazsın..! En kolay bahaneye sığınıp ''amannnn Türk erkekleri öküz'' der geçersin ama öte yanda iki yüzlülüğünü sergiler her türlü rezilliği yaparsın işine geldiği gibi...!
Diğer açıdan bakalım.Hadi Türk erkeği şöyle böyle yahuuuu Afrikalı adam sünnetsiz,2-3 ayda bir duş alıyor,Aids ihtimali yüksek,uyuşturucu satıyor,Afrika'dan eşlerini ya da eşleri olmayan kadınları getirip pazarlıyor ama onunla gözü kapalı olmaya razısın! Hani Türk erkeğine atıp tutuyordun! Okuma yazması bile olmayan,sağlık açısından riskli,uyuşturucu-kadın satan adamla birşeyler yaşamaya okkk ama Türk erkeğine gelince aman yok kalsın.! Sizi iki yüzlü rezillerrr...
Tüm bunlar anlık kızgınlık,tez ya da uydurma şeyler değil.Yılların gözlemi,birikimi,bilgisi var.Hayatım boyunca onlarca farklı işte çalıştım,5 ülkede yaşadım,30 bin küsür insanla tanıştım,gezmediğim yer kalmadı.Bırakın da bu kadar gözlemi net şekilde yapabileyim....
Hal böyleyken bir Türk dişisiyle Bdsm yaşamak,Bdsm hayatı yaşamayı beklemek! Haahhh tam bir komedi...Yüzüne bile tükürmeyeceğim yaratıklarla dolu etraf...Yarısı korkak,pasif,bahaneleri bitmeyen diğer yarısı ise sinsi,iki yüzlü,çıkarcı,işine geldiği gibi davranan-yaşayan dişiler...Bunlarla Bdsm yaşamak mı!? Haaahh ancak 100.000 dişiden 1-2 dişi çıkıyor aklı başında...Gerisi yaa korkak ya da riyakar,sinsi...İşte bu yüzden bu ülkeden hiç bir anlamda umudum yok,işte bu yüzden 4 yıldır kölem yapmadım kimseyi,işte bu yüzden sürekli iki yüzlü,korkak,yalancı,sinik,işine geldiği gibi davranan sahte efendiler ve saçma dişilere bolca gönderme yapıyorum....Gerçeklik ve dürüstlük zor zanaat,herkeste bulunmaz...
Yurtiçi,yurtdışı sayısız Bdsm deneyimi yaşamış,felsefesini reel anlamda yaşayan bir Efendi-Master'ım.Gerçek köle ve itaatkarlarla ilgileniyorum.Bdsm'yi bilen,felsefesini yaşayan bilgi bikirimleri,deneyimleri olan felsefe ve çeşitli kitaplardan yararlanmış,birçok reel deneyimler edinmiş,işin psikolojik,bedensel ve diğer tüm boyutlarına hakim bir Master'ım.Kendini itaatkar-köle hissedenler,ruhunda bu hisleri taşıyanlar ya da köle adayları benimle iletişime geçebilir. ''Master RuA.''
22 Aralık 2013 Pazar
İzmir
İzmir...Sevdiğim ama hala tam çözemediğim o efsane şehir...
Benimle buluşan,görüşen,direkt iletişime geçen,tanışan (son 1 yılı baz alarak konuşuyorum) sub-slave adayı ya da gerçekten sub-slave olan 27 kişiden 19 tanesi,evet 27 kişiden 19 tanesi İzmir'liydi...Ayrıca bu rakam sadece blogumdan bana ulaşan kişiler,blog dışında farklı plarformlarda bugüne kadar tanıştığım ve hatta kölem olan pek çok kişi içinde İzmir'li kadınlar yine başı çekiyor...Dediğim gibi blog üzerinden oran vermem gerekirse birebir iletişimde olduğum,görüştüğüm 27 kişiden 19 tanesi yani % 70'i yaklaşık 4/3'ü yani tanıştığım her 4 kişiden 3'ü İzmir'li...Bu konu yıllardır kafamı kurcalıyor..!! Bdsm ve sex denince neden karşıma tüm noktalarda İzmir çıkıyor.!? Tüm bunlar tesadüf olamaz...Hiç birşey bunları tesadüf,şans vb. diye açıklayamaz.Zaman içinde kendimce artık şu kanıya vardım.İzmir Türkiye'nin Bdsm-Fantazi-Sex başkenti...Kendimce mantıksal çıkarımlar,teoriler ürettim haliyle.İzmir dişileri eğitimli,çağdaş,rahat,özgüvenli büyüyen-yaşayan kültürlü,sex vb. konularda tabuları aşmış kişiler.Genel İzmir yapısı,kültürü,rahatlığı,eğitim düzeyinin yüksekliği,tabuları aşmış olması gibi etkenler aklıma geldi ilk olarak ve bu sebeplerden dolayı İzmir'de Bdsm ya da diğer pek çok şeyin bu kadar rahat yaşandığını düşünüyorum.Ayrıca İzmir dişilerinin sex,kültür,eğitim gibi konularda özgüvenli oluşları iletişime geçmede,dile getirmede onları ön plana çıkarıyor belkide.Yoksa belki Türkiye'nin X başka şehrinde ne bileyim Konya,Ankara,Kayseri gibi gibi şehirlerde de belki Bdsm yaşayanlar vb. şeyler yaşayanlar İzmir kadardır ya da daha çoktur ama özgüven eksikliği ya da kültür farklarından dolayı,yetiştirilme tarzlarından dolayı bunları açığa çıkarma,dile getirme,yaşama konularında sıkıntılar oluyordur.Diğer türlü hayatım boyunca Bdsm ya da diğer pek çok bazı fantazi,sex vb. şeylerin sürekli İzmir'li dişilerden çıkması,karşıma sürekli İzmir'li dişilerin çıkması hmm aklıma başka mantıklı bir açıklama gelmiyor...Dip not : Görünürde özgüvenli,şımarık,güzel,havalı duran İzmir dişilerinin aslında içlerinde bir o kadar edilgen,yönetilmek isteyen oldukları gerçeği de çıkıyor buna paralel olarak.Her zaman dediğim gibi görünüş aldatıcıdır,güçlü görünen bazı kişilerin özünde,içinde aslında yönetilme istekleri vardır.
Bu İzmir konusunda bir eleştiri,yerme,gönderme değildi sadece yıllardır karşılaştığım bu durum ben de şaşkınlık yaratıyor ve dile getirdim.Güzel İzmir her zaman farklı ve özel olacak...
Benimle buluşan,görüşen,direkt iletişime geçen,tanışan (son 1 yılı baz alarak konuşuyorum) sub-slave adayı ya da gerçekten sub-slave olan 27 kişiden 19 tanesi,evet 27 kişiden 19 tanesi İzmir'liydi...Ayrıca bu rakam sadece blogumdan bana ulaşan kişiler,blog dışında farklı plarformlarda bugüne kadar tanıştığım ve hatta kölem olan pek çok kişi içinde İzmir'li kadınlar yine başı çekiyor...Dediğim gibi blog üzerinden oran vermem gerekirse birebir iletişimde olduğum,görüştüğüm 27 kişiden 19 tanesi yani % 70'i yaklaşık 4/3'ü yani tanıştığım her 4 kişiden 3'ü İzmir'li...Bu konu yıllardır kafamı kurcalıyor..!! Bdsm ve sex denince neden karşıma tüm noktalarda İzmir çıkıyor.!? Tüm bunlar tesadüf olamaz...Hiç birşey bunları tesadüf,şans vb. diye açıklayamaz.Zaman içinde kendimce artık şu kanıya vardım.İzmir Türkiye'nin Bdsm-Fantazi-Sex başkenti...Kendimce mantıksal çıkarımlar,teoriler ürettim haliyle.İzmir dişileri eğitimli,çağdaş,rahat,özgüvenli büyüyen-yaşayan kültürlü,sex vb. konularda tabuları aşmış kişiler.Genel İzmir yapısı,kültürü,rahatlığı,eğitim düzeyinin yüksekliği,tabuları aşmış olması gibi etkenler aklıma geldi ilk olarak ve bu sebeplerden dolayı İzmir'de Bdsm ya da diğer pek çok şeyin bu kadar rahat yaşandığını düşünüyorum.Ayrıca İzmir dişilerinin sex,kültür,eğitim gibi konularda özgüvenli oluşları iletişime geçmede,dile getirmede onları ön plana çıkarıyor belkide.Yoksa belki Türkiye'nin X başka şehrinde ne bileyim Konya,Ankara,Kayseri gibi gibi şehirlerde de belki Bdsm yaşayanlar vb. şeyler yaşayanlar İzmir kadardır ya da daha çoktur ama özgüven eksikliği ya da kültür farklarından dolayı,yetiştirilme tarzlarından dolayı bunları açığa çıkarma,dile getirme,yaşama konularında sıkıntılar oluyordur.Diğer türlü hayatım boyunca Bdsm ya da diğer pek çok bazı fantazi,sex vb. şeylerin sürekli İzmir'li dişilerden çıkması,karşıma sürekli İzmir'li dişilerin çıkması hmm aklıma başka mantıklı bir açıklama gelmiyor...Dip not : Görünürde özgüvenli,şımarık,güzel,havalı duran İzmir dişilerinin aslında içlerinde bir o kadar edilgen,yönetilmek isteyen oldukları gerçeği de çıkıyor buna paralel olarak.Her zaman dediğim gibi görünüş aldatıcıdır,güçlü görünen bazı kişilerin özünde,içinde aslında yönetilme istekleri vardır.
Bu İzmir konusunda bir eleştiri,yerme,gönderme değildi sadece yıllardır karşılaştığım bu durum ben de şaşkınlık yaratıyor ve dile getirdim.Güzel İzmir her zaman farklı ve özel olacak...
14 Ekim 2013 Pazartesi
Kapalılık ve Bdsm+Dürtüler
Değişik,aslında bana göre normal bir konuyu yazmakta fayda görüyorum,çünkü epey zamandır bu konuda bazı gelişmeler ve sorular oluyor.Gerek konuya dahil kişilerden gerekse etrafımdan pek çok kişi bu konuda merak ettiklerini ve kafasına takılanları soruyor.Kimbilir belki bu da ülkemizdeki pek çok tabu sayılan konudan biri.Hiç değinmediğim,dile getirmediğim bir konu fakat artık açıklama yapmam kaçınılmaz oldu.
Tesettürlü,türbanlı,kapalı pek çok şekilde ifade ediliyor fakat ben kapalı diye hitap edeceğim.Bu şekilde olan biri bana ulaştı ve köle hisleri,dürtüleri olduğunu ama gerek kapalı oluşundan,gerek buna bağlı olarak aile,çevre durumu,cinsellik,bdsm ile alakalı merak ettiklerini ve kafasına takılanları sordu.Extreme görünen bir konu,fakat çözülmeyecek de bir konu değil bence.
Söz konusu kapalı bir dişi olunca işin içine bakış açıları,yaklaşım,mesafeler,korkular,kutuplaşmaya varan pek çok şey giriyor.Ben ise duruma insanlık,doğallık,insani dürtüler çerçevesinde bakıyorum.Kapalı olması bir insanın dürtülerini,hissettiklerini etkilemez ya da ibadet,inanç kısmı şahısları ilgilendirir.Burada söz konusu olan ince ve narin bir çizgi,arada nüanslar var fakat duvarlar ve aşılmazlar olduğunu düşünmüyorum.Bu tamamen kişinin otokontrolü,beyni,kültürü,eğitimi ile alakalı bir durum.
İnanç ile dürtüleri,cinselliği,duyguları,realiteyi ayırmak arasında ince nüanslar var evet fakat ben kişilerin inançlarını yargılamayan ve de özgür düşünen biri olarak,bu noktada pekala böyle dişilerin de Bdsm,fetişizm vb. yaşayabileceğini düşünmekteyim.
Tanıdığım,konuştuğum lezbiyen,bisexüel,fetiş,ensest vb. pek çok kapalı dişi oldu bugüne kadar hayatımda.Bu pencereden bakınca pekala Bdsm'de yaşayabilirler,diğer pek çok şeyi de..Bdsm'nin dürtülerden,doğal psikolojik nedenlerden,bedensel etkilerden,pek çok histen ileri gelen,doğal insani karışımların bir bütünü olduğunu hep söylüyorum.Kaldı ki hizmet,kölelik pek çok farklı şekilde olur.Öte yandan ben gerekli deneyimlere,psikolojik donanıma haiz biri olarak böylesi bir durumda gerekli ve uygun yaklaşımı,olgunluğu gösterebilecek biriyim.
Bu anlamda köle adaylarımı kapalı,açık vb. diye ayırmıyorum.Kapalı köle adaylarının benden ya da Bdsm yaşamaktan ürkmelerinin bir nedeni de sanırım public,mini etek,dekolte,rahatlık vb. konularda yazdıklarım ya da söylediklerim.Bana ulaşan kapalı dişi bunlardan bahsetti ve bana ulaşmalarında bu konuların vb. tereddüt yarattığını söyledi,fakat konuşmamızdan sonra kafası ve içi rahatladı.Artık Bdsm ve dürtülerini yaşayama mesafeli ve çekinceli bakmıyor.
Herşeyin yeri ayrıdır,evet dediğim gibi çok ince bir konu gibi duruyor,fakat tecrübe,olgunluk,ne istediğini bilmek artı karşı tarafında kültürlü,donanımlı vb. olması işleri kolaylaştırıyor.
Pek çok mevcut sosyal sıkıntı,çekince,kutuplaşma ve mesafe varken,en azından bu konularda adımlar atarak birşeyler aşılabilir diye düşünüyorum ve kişileri,insanları bu şekilde yargılamaktansa özgürlüklerini ve dürtülerini yaşamaları noktasında destekleyici ve yapıcı olmaya çalışmışımdır her zaman.Bu yüzden zaman zaman karşıma çıkan,bana ulaşan vb. kapalı dişiler bu anlamda tereddüt ya da korku yaşamak yerine sormak,söylemek,paylaşmayı seçerse çözüm bulunacaktır.Sonuçta her konuştuğum kişi kölem olmuyor,kölem yapmıyorum,ya da her konuştuğumla birşeyler yaşamıyoruz.Buradan bana fikir alışverişi için,merak ettiklerini,kafasına takılanları sormak için de pek çok kişi ulaşıyor.
Hep dediğim üzre bırakın Bdsm'yi cinsellik bile ülkemizde tabu iken,Bdsm ya da diğer extreme duran konular haliyle olacaktır fakat çözüm iletişimden,bilgiden ve uygulamadan geçer.Uzun süredir gözlemlediğim bir konuydu,çevremde pek çok kişi bu konuda sorular soruyor,merak ediyordu,en son kapalı biri bana ulaşınca artık bu konuda yazmamın kaçınılmaz olduğunu düşündüm.
Özümüzde hepimiz insanız ve yaradılışımız dürtülerimiz,duygularımız,benliğimiz üzerine kurulu ve bu noktada ortak paydamız ne giyersek giyelim,neye inanırsak inanalım aynı dürtü,duygu,benlik sistemine sahip oluşumuz..
Etiketler:
kapalı-bdsm-türban-fark-tabu
Acı=Zevk
Nasıl yaşamalı? Zevk için, zevk içinde, zevkle, zevkli yaşamalı. Zevk deyince, şehvet peşinde koşmak, sefahat veya aldırmazlıkla, duyarsızlıkla sefa sürmek akla gelebilir. Veya zevk, en leziz yemekleri yiyip yiyip yeniden yemek için kusmak gibi aşırılıklarla ilişkilendirilebilir. Buna karşılık, acı deyince aklımıza hemen işkencenin en ıstıraplısı gelmese de, onu da fiziksel ve zihinsel diye ikiye böleriz.
Oysa zevk de acı da beyinde yaşanır. Duyu organlarının maruz kaldığı acıyla, sevilenin yitiminde zihinde çöreklenen acı elbette ayrı tutulabilir ama tensel acının tinsel acıya, tinsel acının tensel acıya dönüşmesinin çok örneği var. Aynı şekilde tensel zevk tinsel zevki, tinsel zevk tensel zevki hazırlar.
Peki zevk, erdemle çatışmaz mı? Zevk "bencilik", erdem "elcilik" değil midir? Ceza ve ödül zıtlığını düşünün. Cezalandırılmayayım diye ihanet edene veya ödül peşinde koşarken elindekini esirgeyip paylaşmayana erdemsizlik yükleriz. Fedakârlık, bağımsızlık erdem çıkarcılık, bağımlılık erdemsizlik değil midir? Öyleyse, kendine yeterlik ile arkadaşlık zıtlaşmaz mı?
Ünlü Filozof Epikür'e göre;
Epikür, "Mutluluğu bütün yaşam boyunca güvenceleyecek, bilgeliğin sahip olduğu en önemli araç arkadaşlıktır. Arkadaşlık, mutluluğu tanıyalım diye bizi harekete geçirmek için etrafımızda dans ediyor" diyordu. Epikür'ün bu paradokslara verdiği yanıt, zevki yorumlayışına bağlıdır.
Ona göre "zevkten yoksun olduğumuzda zevki ararız ama acı duymuyorsak zevke de ihtiyaç duymayız". Uykusuzluk, açlık ve susuzluk doğal ve zorunlu ihtiyaçlardır örneğin susuzken suyu arzularız, giderince arzulamayız. Epikür'e göre işte bu doygunluğun kendisi de zevklidir. Acı yokluğu zevki, dertsizlik zevki, fiziksel ve zihinsel dinginlik (ataraxia). Peşinden koşulacak zevk budur. Dolayısıyladır ki zevk, esenlikli bir yaşamın hem başlangıcı hem de amacıdır.
Amae
Japon psikanalist Takeo Doi, Japoncadaki amae sözcüğünün, bebeğin her canı isteyişinde annesinin memesine sarılmak, müsamahakârca kucaklanmak ve anneyle bir olmak isteyişine göndermede bulunduğunu söylüyor. Ona göre bu duygu, mahcubiyet, sıkılma, utanç duymaksızın, kendini başka bir insana bırakabilme, keyfince ona yakınlaşabilme, sırf siz olduğunuz için kabul görme anlamında yetişkinlikte de sürüyor. Doi'nin anlattığına göre, sözcüğün kökeni, amaeru fiili sevilmeyi ummak anlamına geliyor. Sevgilinin "başını göğsüme yasla" deyişindeki gibi veya misafirliğe gittiğinizde, sizden hiçbir şey beklemeden her türlü ağırlamayı yapan Anadolu konukseverliğindeki gibi kişinin rahatlamasına, gevşemesine hatta şımarmasına izin veren duygusal güvence beklentisini anlatıyor. Türkçede de Batı dillerinde de benzer bir sözcük yok ama Doi, Kore ve Ainu dillerinde eşdeğerinin bulunduğunu söylüyor.
Dip not: Yukarıdaki yazılar Mustafa CEMAL'İN Atlas sitesi-forumu'ndan alıntı kısımlardır...
Şimdi benim yorumlarıma ve söyleyeceklerime gelirsek...Vücut acıyı hissettiğinde beyin ve refleksler harekete geçer ve vücut herşeyi en uç noktada ve en iyi şekilde hisseder.İnsan'ın fiziki yapısı bu şekilde dizayn edilmiştir,acı vücudun adeta tetikleyicisidir ve vücudun ''uyarılmasında,hat safhada uyarılmasında'' tetikleyici ve anahtar rol oynar.Hep sorulur,bana da çok kez soruldu; ''acı olmazsa olmaz mıdır,acı Bdsm'de neden gereklidir,acı olmadan olmaz mı,ben çok hassasım acıya katlanamam'' gibi sorular her daim oldu ve de olacaktır.İşte bu yüzden bu konuya biraz açıklık getirmek istedim.
Acı erekte olmak,uyarılmak ya da uyarıldıktan sonraki safhalarda tetikleyici bir rol oynar,acı ile karışık zevk katlanır ve vücut normal deşarj'ından,boşalmasından çok daha fazla şekilde boşalır ve çoşar.Alınan zevk katlanır.Bakınız De SADE'nin dediği gibi; ''mutluluğa giden yol acılardan geçer'' der..Fakat bilinçaltımız ''acı'' kelimesine karşı bir öz savunma,defans ve irkilme tepkisi verir.Acı=Kötü,dayanılmaz,gereksiz,kaçılması gereken bir olgu olarak düşünülür ve beyin otomatikman vücudu ve hisleri savunmaya alır.Buna bilinçaltı,savunma psikolojisi ya da korku denebilir.
De SADE hizmetçilerine,evine çağırdığı fahişelere vb. onları bağlayarak,hareketsiz kılarak acı uyguluyordu,bunun temel nedeni,acı'dan kaçacak olmaları ya da acı kelimesini duyduklarında verecekleri tepki idi.Günümüzde de bondage,tied up,shibari,bound dediğimiz bağlama,etkisiz-hareketsiz kılma,zorlama,hareket alanı bırakmama,bağlama gibi Bdsm'de sıkça karşımıza çıkan terimler ve durumlar var.Tüm bunların temel nedeni kişinin hareketsiz ve olabildiğince az dirençli olacak şekilde,uygulamalara maruz bırakılması ve acı,sertlik vb. uygulanması.
Buna paralel bir diğer klasik düşünce de ''acı'' deyince çok uç şeylerin,dayanılmaz acıların uygulanacağı düşüncesi.Hayır böyle bir şey yok.En basit örnekle,popoya şaplakta bile dayanamıyorum,çok acıyor diye kaçma eğiliminde olanlar var.! Her acı limitsiz,sınırsız ve uçlarda şekillerde uygulanır diye bir şey yok.Ki bu kişilerin tarzına da bağlı.Yani sadist mi,dominant mı,master mı ne olduğuna ve kişisel tarzına da bağlı.Sadism daha uç ve acı odaklı bir ilişki türü,Bdsm denince hemen akla Sadizm-Mazoşizm geliyor oysa bu iki kavram Bdsm'nin içinde birer başlık,konu.
Kaldı ki her Bdsm yaşayan sadist olacak,ya da uçlarda acı verecek-alacak diye bir şey yok.
Bilmem dikkatinizi çekti mi,Bdsm filmlerinde çok kullanılan bazı aletler ve yöntemler var.Vibratör olan ama değişik bir alet var,ucu yuvarlak sopavari bir şey.Bu aleti çok kullanırlar .Vajinaya dokundurma,bastırma şeklinde kullanırlar,içe sokulmaz.O alete maruz kalan dişiler genelde çok boşalır ya da squirt yaşar.Tabii salt o alete maruz bırakılmazlar,örneğin bir yandan memelere acı veriliyorken ya da anal yapılıyorken o aleti vajinaya bastırıp vücudun acı-zevk eşiğini doruğa çıkarırlar.
Squirt kavramını da bilmeyenler için,belki görmüşsünüzdür işercesine ve şiddetli bir boşalma türüdür fakat her dişi yaşamaz bunu ya da kolayca yaşayamaz diyelim.Bu psikolojiye de bağlıdır,yani acıya odaklanmadan,zevke odaklanan ve vücudunu kasmayan bir dişi,peş peşe boşalmaların sonrasında squirt yaşayabilir.
Demem şu ki,acı sanıldığı kadar korkulacak bir şey değildir,hatta zevk,çok zevk almada direkt etken bir durumdur ve kişiler bunları yavaşça ve profesyonel ellerde aşalabilir.Fakat beyninizde sürekli bir ön yargı,korku ve kaçış varsa her iki taraf içinde zorlaştırıcı bir durum olur bu.Bunu söyledim çünkü karşıma çıkan hemen herkez öncelikle acıdan,acıya dayanıksızlığından,bu yöndeki korkularından bahsediyor.Bu yüzden bu konuya açıklık getirmek istedim.Her konuda olduğu gibi bu konuda da ön yargılarınızdan sıyrılırsanız zevke ve mutluluğa giden yolda bir adım daha atmış olursunuz.
Oysa zevk de acı da beyinde yaşanır. Duyu organlarının maruz kaldığı acıyla, sevilenin yitiminde zihinde çöreklenen acı elbette ayrı tutulabilir ama tensel acının tinsel acıya, tinsel acının tensel acıya dönüşmesinin çok örneği var. Aynı şekilde tensel zevk tinsel zevki, tinsel zevk tensel zevki hazırlar.
Peki zevk, erdemle çatışmaz mı? Zevk "bencilik", erdem "elcilik" değil midir? Ceza ve ödül zıtlığını düşünün. Cezalandırılmayayım diye ihanet edene veya ödül peşinde koşarken elindekini esirgeyip paylaşmayana erdemsizlik yükleriz. Fedakârlık, bağımsızlık erdem çıkarcılık, bağımlılık erdemsizlik değil midir? Öyleyse, kendine yeterlik ile arkadaşlık zıtlaşmaz mı?
Ünlü Filozof Epikür'e göre;
Epikür, "Mutluluğu bütün yaşam boyunca güvenceleyecek, bilgeliğin sahip olduğu en önemli araç arkadaşlıktır. Arkadaşlık, mutluluğu tanıyalım diye bizi harekete geçirmek için etrafımızda dans ediyor" diyordu. Epikür'ün bu paradokslara verdiği yanıt, zevki yorumlayışına bağlıdır.
Ona göre "zevkten yoksun olduğumuzda zevki ararız ama acı duymuyorsak zevke de ihtiyaç duymayız". Uykusuzluk, açlık ve susuzluk doğal ve zorunlu ihtiyaçlardır örneğin susuzken suyu arzularız, giderince arzulamayız. Epikür'e göre işte bu doygunluğun kendisi de zevklidir. Acı yokluğu zevki, dertsizlik zevki, fiziksel ve zihinsel dinginlik (ataraxia). Peşinden koşulacak zevk budur. Dolayısıyladır ki zevk, esenlikli bir yaşamın hem başlangıcı hem de amacıdır.
Amae
Japon psikanalist Takeo Doi, Japoncadaki amae sözcüğünün, bebeğin her canı isteyişinde annesinin memesine sarılmak, müsamahakârca kucaklanmak ve anneyle bir olmak isteyişine göndermede bulunduğunu söylüyor. Ona göre bu duygu, mahcubiyet, sıkılma, utanç duymaksızın, kendini başka bir insana bırakabilme, keyfince ona yakınlaşabilme, sırf siz olduğunuz için kabul görme anlamında yetişkinlikte de sürüyor. Doi'nin anlattığına göre, sözcüğün kökeni, amaeru fiili sevilmeyi ummak anlamına geliyor. Sevgilinin "başını göğsüme yasla" deyişindeki gibi veya misafirliğe gittiğinizde, sizden hiçbir şey beklemeden her türlü ağırlamayı yapan Anadolu konukseverliğindeki gibi kişinin rahatlamasına, gevşemesine hatta şımarmasına izin veren duygusal güvence beklentisini anlatıyor. Türkçede de Batı dillerinde de benzer bir sözcük yok ama Doi, Kore ve Ainu dillerinde eşdeğerinin bulunduğunu söylüyor.
Dip not: Yukarıdaki yazılar Mustafa CEMAL'İN Atlas sitesi-forumu'ndan alıntı kısımlardır...
Şimdi benim yorumlarıma ve söyleyeceklerime gelirsek...Vücut acıyı hissettiğinde beyin ve refleksler harekete geçer ve vücut herşeyi en uç noktada ve en iyi şekilde hisseder.İnsan'ın fiziki yapısı bu şekilde dizayn edilmiştir,acı vücudun adeta tetikleyicisidir ve vücudun ''uyarılmasında,hat safhada uyarılmasında'' tetikleyici ve anahtar rol oynar.Hep sorulur,bana da çok kez soruldu; ''acı olmazsa olmaz mıdır,acı Bdsm'de neden gereklidir,acı olmadan olmaz mı,ben çok hassasım acıya katlanamam'' gibi sorular her daim oldu ve de olacaktır.İşte bu yüzden bu konuya biraz açıklık getirmek istedim.
Acı erekte olmak,uyarılmak ya da uyarıldıktan sonraki safhalarda tetikleyici bir rol oynar,acı ile karışık zevk katlanır ve vücut normal deşarj'ından,boşalmasından çok daha fazla şekilde boşalır ve çoşar.Alınan zevk katlanır.Bakınız De SADE'nin dediği gibi; ''mutluluğa giden yol acılardan geçer'' der..Fakat bilinçaltımız ''acı'' kelimesine karşı bir öz savunma,defans ve irkilme tepkisi verir.Acı=Kötü,dayanılmaz,gereksiz,kaçılması gereken bir olgu olarak düşünülür ve beyin otomatikman vücudu ve hisleri savunmaya alır.Buna bilinçaltı,savunma psikolojisi ya da korku denebilir.
De SADE hizmetçilerine,evine çağırdığı fahişelere vb. onları bağlayarak,hareketsiz kılarak acı uyguluyordu,bunun temel nedeni,acı'dan kaçacak olmaları ya da acı kelimesini duyduklarında verecekleri tepki idi.Günümüzde de bondage,tied up,shibari,bound dediğimiz bağlama,etkisiz-hareketsiz kılma,zorlama,hareket alanı bırakmama,bağlama gibi Bdsm'de sıkça karşımıza çıkan terimler ve durumlar var.Tüm bunların temel nedeni kişinin hareketsiz ve olabildiğince az dirençli olacak şekilde,uygulamalara maruz bırakılması ve acı,sertlik vb. uygulanması.
Buna paralel bir diğer klasik düşünce de ''acı'' deyince çok uç şeylerin,dayanılmaz acıların uygulanacağı düşüncesi.Hayır böyle bir şey yok.En basit örnekle,popoya şaplakta bile dayanamıyorum,çok acıyor diye kaçma eğiliminde olanlar var.! Her acı limitsiz,sınırsız ve uçlarda şekillerde uygulanır diye bir şey yok.Ki bu kişilerin tarzına da bağlı.Yani sadist mi,dominant mı,master mı ne olduğuna ve kişisel tarzına da bağlı.Sadism daha uç ve acı odaklı bir ilişki türü,Bdsm denince hemen akla Sadizm-Mazoşizm geliyor oysa bu iki kavram Bdsm'nin içinde birer başlık,konu.
Kaldı ki her Bdsm yaşayan sadist olacak,ya da uçlarda acı verecek-alacak diye bir şey yok.
Bilmem dikkatinizi çekti mi,Bdsm filmlerinde çok kullanılan bazı aletler ve yöntemler var.Vibratör olan ama değişik bir alet var,ucu yuvarlak sopavari bir şey.Bu aleti çok kullanırlar .Vajinaya dokundurma,bastırma şeklinde kullanırlar,içe sokulmaz.O alete maruz kalan dişiler genelde çok boşalır ya da squirt yaşar.Tabii salt o alete maruz bırakılmazlar,örneğin bir yandan memelere acı veriliyorken ya da anal yapılıyorken o aleti vajinaya bastırıp vücudun acı-zevk eşiğini doruğa çıkarırlar.
Squirt kavramını da bilmeyenler için,belki görmüşsünüzdür işercesine ve şiddetli bir boşalma türüdür fakat her dişi yaşamaz bunu ya da kolayca yaşayamaz diyelim.Bu psikolojiye de bağlıdır,yani acıya odaklanmadan,zevke odaklanan ve vücudunu kasmayan bir dişi,peş peşe boşalmaların sonrasında squirt yaşayabilir.
Demem şu ki,acı sanıldığı kadar korkulacak bir şey değildir,hatta zevk,çok zevk almada direkt etken bir durumdur ve kişiler bunları yavaşça ve profesyonel ellerde aşalabilir.Fakat beyninizde sürekli bir ön yargı,korku ve kaçış varsa her iki taraf içinde zorlaştırıcı bir durum olur bu.Bunu söyledim çünkü karşıma çıkan hemen herkez öncelikle acıdan,acıya dayanıksızlığından,bu yöndeki korkularından bahsediyor.Bu yüzden bu konuya açıklık getirmek istedim.Her konuda olduğu gibi bu konuda da ön yargılarınızdan sıyrılırsanız zevke ve mutluluğa giden yolda bir adım daha atmış olursunuz.
11 Ekim 2013 Cuma
İlginç doğrusu...
Blogu yazmak dışında pek kullanmıyor,irdelemiyorum fakat son zamanlarda biraz daha öğrenmek amaçlı özelliklerine bakıyorum.Şimdi ''istatistik'' kısmına baktım da,ilginç noktalar var.
Bloguma en çok bakanlar,okuyanlar listesinde ilk üç şöyle,
1-Türkiye
2-Amerika
3-Almanya
Mesela bugün itibarı ile Amerika'dan profilime ve yazdıklarıma bakanlar listebaşı.Türkiye'yi anlıyorum,Almanya'da nispeten tamam yani orada yaşayan,Türkçe bilen vatandaşlarımız var ama Amerika! İlginç geldi doğrusu.
Diğer ilginç kısmı ise Amerika'nın listeme-bloguma bakanlar,istastikler kısmında periyodik ve düzenli olması.Bundan çıkardığım sonuç,her nasıl oluyorsa,bilmiyorum ama Amerika'dan düzenli takipçilerimin olduğu.
Artık orada yaşayan vatandaşlarımız mı,yoksa Türkçe öğrenmeye azmetmiş Amerikalılar mı bilemem ama düzenli olarak blogumu takip ettikleri ortada.
Bloguma en çok bakanlar,okuyanlar listesinde ilk üç şöyle,
1-Türkiye
2-Amerika
3-Almanya
Mesela bugün itibarı ile Amerika'dan profilime ve yazdıklarıma bakanlar listebaşı.Türkiye'yi anlıyorum,Almanya'da nispeten tamam yani orada yaşayan,Türkçe bilen vatandaşlarımız var ama Amerika! İlginç geldi doğrusu.
Diğer ilginç kısmı ise Amerika'nın listeme-bloguma bakanlar,istastikler kısmında periyodik ve düzenli olması.Bundan çıkardığım sonuç,her nasıl oluyorsa,bilmiyorum ama Amerika'dan düzenli takipçilerimin olduğu.
Artık orada yaşayan vatandaşlarımız mı,yoksa Türkçe öğrenmeye azmetmiş Amerikalılar mı bilemem ama düzenli olarak blogumu takip ettikleri ortada.
10 Ekim 2013 Perşembe
Biz ve dünya!
Merhabalar yeniden...
Bir süredir gerek işlerimden dolayı gerekse pek yazasım olmadığından yoktum,fakat yine kafamı kurcalayan bazı konuları yazma gereği duydum.
Party hardcore diye bir organizasyon var,Amerikan menşeili bir yapım fakat şöyle ilginç bir noktası var.Dünyanın bazı ülkelerinde disco-bar gibi yerlerde belli kişilerin girebildiği halka açık partiler bunlar.Bu partilerde sex serbest.Şöyle ki eğer içeri girdiyseniz içeride uygun birileriyle dilediğiniz gibi sevişebilirsiniz.Bayan katılımcıların ağırlıkta olduğu bir parti formatı.Fakat erkekler de sevgilisi-partneri ile girebiliyor.Hatta ismi lazım değil bir ülkede ben de katılmıştım,fakat kayıt yapılmıyordu katıldığım parti'de.Party hardcore sitesi-organizasyonu'nun farkı ise kaydediliyor olması.İnternette ufak bir arama yaparsanız bulabilirsiniz. ''PartyHardcore.com ya da Partyhardcore adları ile aratabilirsiniz.
Genellikle doğu bloku ülkerinde aktif olarak yapılıyor fakat Fransa,Hollanda gibi ülkelerde de düzenli olarak yapılmakta ve tabii Amerika'da...Yani uluslarası bir party-sex organizasyonu,aktivitesi..Şöyle düşünün gittiğiniz bir bar-disco'da club'ta dilediğinizce pek çok farklı kişiyle sex yapabildiğinizi ve kameralar önünde olduğunu düşünün.Fakat kameralar size odaklı değil,maksat bütünsel öğeleri çekmek,sunmak.Yani bir nevi halka açık porno-sex partisi.
Şimdi bir ülke düşünün.Başbakan'nın kızı'nın böyle bir partiye katıldığını ve aktif yer aldığını tahayyül edin! Edebildiniz mi? Ahhh çok ütopik geldi değil mi.!? Bırakın Başbakan kızı olmayı,tanınmayan biri olsanız bile böyle bir ortamda yer almak cesaretten fazlasını gerektiriyorken,o konumda birinin kızı olarak böyle bir ortama iştirak etmek! Vayy canına düşünmesi bile beyin sınırlarını çoşturan,hücreleri zonklatan bir düş gibi geliyor değil mi..Fakat hayır,bu ütopik gelen durum gerçekleşti...Ülkenin ismini vermeyeceğim ama ipucu olarak üçüncü dünya ülkesi olmadığını ve Avrupa'da yer aldığını söyleyebilirim.
Böyle bir eylem dünya'nın hangi ülkesinde olursa olsun magazinsel değeri ve de siyasi boyutları açısından es geçilecek bir olay değil elbette ve babası açısından siyasi sonuçları hoşta olmayabilir fakat buradaki ironi şu.Kızın tüm bunların farkında olması ve böyle bir ortama bilinçli,cesaretle girebilmesi ve mevzu bahis konunun ülkenin 1 numaralı gündem maddesi yapılmayışı.! İşte fark tam da bu noktada ortaya çıkıyor.
Yine bir başka örnek vermek gerekirse dünya'da hatırı sayılır ve bilinen bir ülke'nin Başbakanı'nın kızı'nın Lezbiyen olduğunu açıklaması ve dergilere modellik yaparak para kazandığını dürüstçe ifşa etmesi ve mevzubahis Başbakan'nın kızı için ''cinsel eğilimlerine ve mesleğine saygı duyuyorum,kendi seçimleri için kızımı yargılayamam'' demesi geldi aklıma.Üstelik bu durum siyasi anlamda mevzu bahis Başbakanı etkilememiş,halkta da infial yaratmamıştı...
Hep vurguladığım üzere katetmemiz gereken tonla yol var.Bir yandan X ülkelerin Başbakanları'nın kızları bunları yapıyorken bir yanda daha şurda 3-5 günlük mesele,bir Bakanımızın çıkıp ismi lazım değil,sunucu'nun ''dekolte'' kıyafetini eleştirmesi ve akabinde sunucu'nun işinden olması.Kaldı ki bir bakan'nın böyle bir konuda yorum yapması da ayrı bir komedi ve gereksizlik.
Buradan çıkarılacak 3 sonuç var diye düşünüyorum;
1-Özgürlüklerimiz,özgür bireyler ve insanlar oluşumuzun farkında olmamız ve bunları sonuna kadar savunabilmemiz.
2-Cinselliğin;yetkisi,konumu her kim ya da ne olursa olsun kimsenin tekelinde olmadığı ve bunun bireysel bir hak ve doğal bir şey olduğunu herkesin idrak etmesi.
3-Çıplaklık,dekolte,sex gibi unsurlarda pek çok ülkeden geride olduğumuz aşikar iken,kadınlarımızın-kızlarımızın bu konuda daha cesur ve ilerici olmaları gerektiği ve basit,saçma sapan gerekçe ya da korkularla bunları sunmaktan kaçınmak yerine uygun kişilerle bunları yaşama cesareti göstermeleri...Bir başbakan kızı böyle bir partiye katılabiliyorsa,bizim Türk kadınlarının saçma sebeplere pek çok sıradan şeyi uçuk,anormal,mahrem,ayıp gibi göstermesi,işi yokuşa sürmesi gereksiz ve itici oluyor...
İki tane de video paylaştım örnek göstermek adına...
Etiketler:
biz-dünya-farklar-avrupa-parti-sex
14 Eylül 2013 Cumartesi
Ben ve kitap...
Hep beni gıcık eden tipler,gelişmelerden bahsederken arada güzel gelişmeler de oluyor.Bu gelişmelerden biri,yurdışından bana ulaşan profesyonel bir slave,bir kitap yazdığını ve kitapta benim deneyimlerimden,Bdsm hayatımdaki tecrübe ve tarzımdan bahsetmek istediğini,Bdsm üzerine yazacağı bu kitapta profesyonel,işi bilen,deneyimli,gerçek Master'lardan bilgi,deneyim aktarımları yapacağını söyledi.Öncesinde tanıştık,uzun uzun sohbet ettik,paylaştık.Akabinde bu fikrinden ve projesinden bahsetti.Aklıma yattı,kabul ettim.İşin profesyonel olması adına da,anlaşmamıza dair evrakları gönderdi.Kitap yayımlandığında katkım olmasından dolayı ve bana danışılmasından dolayı memnuniyetimi belirten bir yazı yazacağım.Ehh hep dediğim gibi,birileri hayal eder,birileri gerçekliği yaşar.Bu şekilde danışılmak,fikirlerimin,tecrübelerimin sorulması ve kitaplarda yer alması ayrı bir keyif ve ayrı bir onur.
13 Eylül 2013 Cuma
Yaşayanlar ve hayal kuranlar...
Yazmayacağım dedim ama bazı şeyler beni yazmaya itiyor elde olmadan.Her ne kadar artık yazmayacağım desem de,her gün yeni gelişmeler,durumlar,devinimler oluyor hayatımızda ve bazen uzak duramıyor insan.
Şimdi sizleri derinlere götüreceğim biraz ve ufkunuzu genişleteceğim.Blog açıp ''kölemi şöyle becerdim,böyle ağzına verdim'' tarzı tiplerin,gereksizlerin yazıları ve sıradanlıkları yanında sizlere gerçek Bdsm'yi,oluşumları,örnekleri,gerçekleri anlatacağım.
Sizlerin bazı saçma bloglar'dan,filmler'den,yazılar'dan bildiğiniz,öğrenmeye çalıştığınız Bdsm'yi aslında dünya'da insanların nasıl da net,direkt,farklı yaşadığını anlatacak,örnekleyecek ve bilgilendireceğim.Yazımın devamında Türkiye'den de örnekler vereceğim.Ortalıkta dolanan ve Bdsm yaşadığını zanneden ya da kendini kasmaktan ibaret tüm saçma,alakasız,gereksiz kişilere ithaf ediyorum bu yazımı.
Gorean'ları bilen vardır elbet içinizde,Amerikalı Profesör John Norman'ın yazdığı Gor Günlükleri adlı eseri zaman içinde pek çok kişi tarafından benimsendi ve yanaşır oldu.Gor adlı hayali bir gezegende Efendilerin ve Kölelerin yaşamı anlatılıyor,o gezegende herkes adeta Bdsm hayatına göre yaşıyor.Zamanla pek çok insan bu kurgu gezegeni Bdsm'ye monte etti ve yaşar oldu.Kitapta geçen Kajira'lar yani köleler gerçek hayatta da vücut buldu ve günümüzde buna göre yaşayan pek çok Kajira ve Gor Master bulunmakta.Merak edenler Gor günlükleri eseri,kitap serisini ve konuyu araştırabilirler.
Tabii dünya'da insanlar pek çok şeyi aştıkları için Bdsm,Gor günlükleri,Kajiralık,Fetişlik gibi şeyleri yaşadıkları için bizde pek çok kişi bunlardan bihaber.
Bir diğer grup,klan,oluşum ise Kaotians'lar.Yani Gorean'lar ile birlikte farklı bir oluşum.Denilir ki Gorean'lardan ayrılma bir grup Kaotian'lar.Kimi yerlerde Goreans and Kaotians olarak geçerler.Fakat kendilerini Kaotian olarak tanıtırlar.Kimdir bu Kaotian'lar kısaca anlatayım.
İngiltere'nin Darlington kasabasında yaşarlar.Tarikat liderleri Lee Thompson adında İngiliz bir adamdır.Tüm dünya'da yaklaşık 25 bin üyesi olduğu söylenir fakat bu sayı takriben 10 yıl öncesinin rakamlarıdır,benim tahminlerim bu sayının 50 bin civarında olduğudur,belki de daha fazla.
Bu üyelerin pek çoğu aynı zamanda hali hazırda İngiltere'de yaşayan kişilerdir.Dip not:şahsi fikrim,İngiltere Bdsm'nin Avrupa'da ki başkentidir,kalesidir.
Bu köleler ama dünya'nın değişik yerlerinden gelip ama İngiltere içinden gelip bu oluşumda yer alırlar ve köleliği yaşarlar,gerçek anlamıyla,doğal,net,direkt.
İngiltere'de yaşadığım dönemlerde kasabayı ziyaret edip bir süre kaldım ve olup bitenleri yerinde gözlemledim,inanın tarif etmekle olmaz görmek,yaşamak lazım.Benim neden burada saçmalıklara,faydasız tiplere isyan ettiğimi anlamak için gördüklerimi,yaşadıklarımı yaşamanız beni daha iyi anlamanıza kesin şekilde sebep olacaktır.
Merak edenler bu bahsettiğim tarikat,oluşum ve grupları araştırabilir.
Şimdi hem bu yazdığım gruplarla alakalı hem de genel manada bazı şeylerden bahsedeceğim.Küçük yaştan itibaren köle olarak yetiştirilmek,eğitilmek ya da belli yaştan sonra bu şekilde eğitilip hayatını bu şekilde sürdürenler.
Gerek gruplar,oluşumlar olsun gerekse birebir eğitim,öğretilme,yaşama ile alakalı pek çok Bdsm grubu,oluşumu,kitlesi var tüm dünyada.Her zaman dediğim gibi Asya,Batı toplumlarında pek çok şey rahat yaşanmakta fakaaaattt Türkiye'de de bu tip durumlar var.Yanii küçüklükten beri köle olarak eğitilen (sex kastetmiyorum,küçüklük deyince hemen çoşmayın) köle gibi büyütülen,eğitilen aileler (öte beri ailelerden söz etmiyorum zengin,oturaklı,iş bilen,kültürlü) ailelerden söz ediyorum.Yani rastgele,bilgisizce değil anlamını,içeriğini bilerek,özümsemiş,tecrübeli kişilerden,kuşaklardan,ailelerden söz ediyorum.Fakat gerek konumlarından dolayı,gerek başka sebeplerden bu kişilerin özelinde ne yaşadığını bilmemeniz normal.Sen nereden biliyorsun diyeceksin ''sesli düşündüm bir an;bilmediğim görmediğim kaldı mı acaba'' diye...
Yani aslında Türkiye'de de derin bir bdsm hayatı yaşanıyor,fakat bu derin yaşayanları öyle her yerde göremez,bulamaz,iletişim kuramazsınız.Benim iştirak ettiğim partiler,ortamlar oluyor fakat bunlardan bahsetmeyeceğim.Kaldı ki acemi,alakasız,pişip olgunlaştığına,kıvama geldiğine inanmadığım hiç bir köle adayı ya da köleyi bu ortamlara sokmuyorum.Sonuçta kölem beni,Efendisini temsil eder.
Pekii bu aileler,kişiler,ulaşılması zor fakat Bdsm'yi,Sex'i ve diğer pek çok şeyi derinlemesine yaşayan,reel hayatını bu şekilde sürdüren kişiler dışında kalanlar ne oluyor? Haah işte onlar o hep saçma,alakasız,boşa yaşayan,meraklı ama faydasız dediğim köle adayları,sözde köleler,sözde Master'lar sınıfına giren kişiler.
Çıkan sonuç aslında basit.Bir yanda tüm dünyada ve Türkiye'de gerçekliği,Bdsm'yi,dürtülerini yaşayanlar diğer yanda sadece ''hayal'' edenler,işi zorlaştıranlar,vakit-emek-zaman hırsızları,faydasızlar.İşte bunları elemek için bir önceki yazımı yazdım.Aslında sizlerin düşlediği,hayal ettiği,yaşayayım dediği pek çok şey çok daha derin ve emin olun pek çok kişi tarafından yaşanıyor.
İki tür insan vardır 1-Yaşayanlar 2-Hayal kuranlar...
İş hayatında,evlilik hayatında,özel hayatta,sosyal hayatta,sexte,arkadaş ilişkilerinde hayatın her alanında bu böyledir.Bazı insanlar yaşar bazıları ise hayatlarını hayal ederek geçirir.
Ben yaşayanlardanım,hayal edenler ise kendi hayal dünyalarında kalıp,hayat boyu debelenip durabilirler.
Şimdi sizleri derinlere götüreceğim biraz ve ufkunuzu genişleteceğim.Blog açıp ''kölemi şöyle becerdim,böyle ağzına verdim'' tarzı tiplerin,gereksizlerin yazıları ve sıradanlıkları yanında sizlere gerçek Bdsm'yi,oluşumları,örnekleri,gerçekleri anlatacağım.
Sizlerin bazı saçma bloglar'dan,filmler'den,yazılar'dan bildiğiniz,öğrenmeye çalıştığınız Bdsm'yi aslında dünya'da insanların nasıl da net,direkt,farklı yaşadığını anlatacak,örnekleyecek ve bilgilendireceğim.Yazımın devamında Türkiye'den de örnekler vereceğim.Ortalıkta dolanan ve Bdsm yaşadığını zanneden ya da kendini kasmaktan ibaret tüm saçma,alakasız,gereksiz kişilere ithaf ediyorum bu yazımı.
Gorean'ları bilen vardır elbet içinizde,Amerikalı Profesör John Norman'ın yazdığı Gor Günlükleri adlı eseri zaman içinde pek çok kişi tarafından benimsendi ve yanaşır oldu.Gor adlı hayali bir gezegende Efendilerin ve Kölelerin yaşamı anlatılıyor,o gezegende herkes adeta Bdsm hayatına göre yaşıyor.Zamanla pek çok insan bu kurgu gezegeni Bdsm'ye monte etti ve yaşar oldu.Kitapta geçen Kajira'lar yani köleler gerçek hayatta da vücut buldu ve günümüzde buna göre yaşayan pek çok Kajira ve Gor Master bulunmakta.Merak edenler Gor günlükleri eseri,kitap serisini ve konuyu araştırabilirler.
Tabii dünya'da insanlar pek çok şeyi aştıkları için Bdsm,Gor günlükleri,Kajiralık,Fetişlik gibi şeyleri yaşadıkları için bizde pek çok kişi bunlardan bihaber.
Bir diğer grup,klan,oluşum ise Kaotians'lar.Yani Gorean'lar ile birlikte farklı bir oluşum.Denilir ki Gorean'lardan ayrılma bir grup Kaotian'lar.Kimi yerlerde Goreans and Kaotians olarak geçerler.Fakat kendilerini Kaotian olarak tanıtırlar.Kimdir bu Kaotian'lar kısaca anlatayım.
İngiltere'nin Darlington kasabasında yaşarlar.Tarikat liderleri Lee Thompson adında İngiliz bir adamdır.Tüm dünya'da yaklaşık 25 bin üyesi olduğu söylenir fakat bu sayı takriben 10 yıl öncesinin rakamlarıdır,benim tahminlerim bu sayının 50 bin civarında olduğudur,belki de daha fazla.
Bu üyelerin pek çoğu aynı zamanda hali hazırda İngiltere'de yaşayan kişilerdir.Dip not:şahsi fikrim,İngiltere Bdsm'nin Avrupa'da ki başkentidir,kalesidir.
Bu köleler ama dünya'nın değişik yerlerinden gelip ama İngiltere içinden gelip bu oluşumda yer alırlar ve köleliği yaşarlar,gerçek anlamıyla,doğal,net,direkt.
İngiltere'de yaşadığım dönemlerde kasabayı ziyaret edip bir süre kaldım ve olup bitenleri yerinde gözlemledim,inanın tarif etmekle olmaz görmek,yaşamak lazım.Benim neden burada saçmalıklara,faydasız tiplere isyan ettiğimi anlamak için gördüklerimi,yaşadıklarımı yaşamanız beni daha iyi anlamanıza kesin şekilde sebep olacaktır.
Merak edenler bu bahsettiğim tarikat,oluşum ve grupları araştırabilir.
Şimdi hem bu yazdığım gruplarla alakalı hem de genel manada bazı şeylerden bahsedeceğim.Küçük yaştan itibaren köle olarak yetiştirilmek,eğitilmek ya da belli yaştan sonra bu şekilde eğitilip hayatını bu şekilde sürdürenler.
Gerek gruplar,oluşumlar olsun gerekse birebir eğitim,öğretilme,yaşama ile alakalı pek çok Bdsm grubu,oluşumu,kitlesi var tüm dünyada.Her zaman dediğim gibi Asya,Batı toplumlarında pek çok şey rahat yaşanmakta fakaaaattt Türkiye'de de bu tip durumlar var.Yanii küçüklükten beri köle olarak eğitilen (sex kastetmiyorum,küçüklük deyince hemen çoşmayın) köle gibi büyütülen,eğitilen aileler (öte beri ailelerden söz etmiyorum zengin,oturaklı,iş bilen,kültürlü) ailelerden söz ediyorum.Yani rastgele,bilgisizce değil anlamını,içeriğini bilerek,özümsemiş,tecrübeli kişilerden,kuşaklardan,ailelerden söz ediyorum.Fakat gerek konumlarından dolayı,gerek başka sebeplerden bu kişilerin özelinde ne yaşadığını bilmemeniz normal.Sen nereden biliyorsun diyeceksin ''sesli düşündüm bir an;bilmediğim görmediğim kaldı mı acaba'' diye...
Yani aslında Türkiye'de de derin bir bdsm hayatı yaşanıyor,fakat bu derin yaşayanları öyle her yerde göremez,bulamaz,iletişim kuramazsınız.Benim iştirak ettiğim partiler,ortamlar oluyor fakat bunlardan bahsetmeyeceğim.Kaldı ki acemi,alakasız,pişip olgunlaştığına,kıvama geldiğine inanmadığım hiç bir köle adayı ya da köleyi bu ortamlara sokmuyorum.Sonuçta kölem beni,Efendisini temsil eder.
Pekii bu aileler,kişiler,ulaşılması zor fakat Bdsm'yi,Sex'i ve diğer pek çok şeyi derinlemesine yaşayan,reel hayatını bu şekilde sürdüren kişiler dışında kalanlar ne oluyor? Haah işte onlar o hep saçma,alakasız,boşa yaşayan,meraklı ama faydasız dediğim köle adayları,sözde köleler,sözde Master'lar sınıfına giren kişiler.
Çıkan sonuç aslında basit.Bir yanda tüm dünyada ve Türkiye'de gerçekliği,Bdsm'yi,dürtülerini yaşayanlar diğer yanda sadece ''hayal'' edenler,işi zorlaştıranlar,vakit-emek-zaman hırsızları,faydasızlar.İşte bunları elemek için bir önceki yazımı yazdım.Aslında sizlerin düşlediği,hayal ettiği,yaşayayım dediği pek çok şey çok daha derin ve emin olun pek çok kişi tarafından yaşanıyor.
İki tür insan vardır 1-Yaşayanlar 2-Hayal kuranlar...
İş hayatında,evlilik hayatında,özel hayatta,sosyal hayatta,sexte,arkadaş ilişkilerinde hayatın her alanında bu böyledir.Bazı insanlar yaşar bazıları ise hayatlarını hayal ederek geçirir.
Ben yaşayanlardanım,hayal edenler ise kendi hayal dünyalarında kalıp,hayat boyu debelenip durabilirler.
Etiketler:
yaşayanlar-hayal-hayal kurmak-gerçekler
5 Eylül 2013 Perşembe
Vanilla,acemi,kararsız,faydasız dişiler...
Herkese merhaba,bir süre aradan sonra yine bir kaç yazı yazayım dedim.Uzun süredir gözlemlediğim ve yazmaya fırsat bulamadığım bazı durumları yazacağım.
Pek çok konuda,ama özellikle bdsm hakkında yazılar yazıyorum.Eleştirenim çok olduğu kadar,sevenim takip edenim de çok,sağolsunlar.Lakin bir yerlerde ağır şekilde eksikler,sorunlar var.
Bana ama teşekkür etmek için ama destek için ama eğitilmek için,ama kölem olmak için pek çok kişi ulaşıyor,tanışıyoruz konuşuyoruz.Bana ulaşıp tanışmak,kölem olmak,eğitilmek isteyenlerin hemen hepsi ilk aşamada çok istekli,heyecanlı,keyifli lakin daha ilk testlerde '(evet ilk testlerde diyorum) başarısız oluyor.Bana ulaşanların hemen hepsi bu hayatı yaşamak istediğini söylüyor ama en ufak şeyde tepkileri büyük,anlamsız,garip.
Hemen hepsi acemi,pek çoğu bdsm'yi izledikleri filmlerden,okudukları kitaplardan biliyor ya da hislerini tarif ederken pek çok şey söylüyor ama uygulamaya gelince çoğu zorlanıyor,daha ilk etapta kaçıyor ve testlerimden geçemiyor.
Yazılarımda,konularımda ısrarla vurguladığım şeylerden biri; Bdsm hayatının hiçte kolay olmadığı,izledikleri okudukları şeylerle reel yaşamın çok değişik olabileceğini,uygulamaya geçince zorlanmalar olacağını,bu hayatı herkesin yaşayamayacağını,gerçek köleliğin-efendiliğin sanıldığı kadar kolay olmadığını her seferinde vurgluyorum.Buna rağmen benimle ilk tanışmada köle adayları pek keyifli,istekli iken uygulamalara geçince zorlanıyor,cayıyorlar.Çok çok çoookkk istekli olup ''efendim yaparım,ederim ben bu iş için doğmuşum,eğitin,öğretin,köleniz yapın,sınırlarım yok'' diyen dişiler daha ilk adımlarda yarı yolda kalıyorlar.
Hep şunu diyorum bu bir fantazi de olabilir reel yaşam şekli de.Fantazi olarak yaşayanlara Bdsm'de ''vanilla'' deriz,reel anlamda yaşayanlara ise submissive,slave,switch,master,dominant vb. deriz.Yani karışık dürtüleriniz,hevesleriniz,nazlarınız ile gerçek bdsm'yi ayırt etmeyi bilin.Pek çok köle adayı geldiğinde ''bilmiyorum,duygularım karışık,korkuyorum ama öğrenmek yaşamak istiyorum'' diyor..Pekala diyorum,test edecek,deneyecek,bakacak ve karar vereceğim.Fakat bu köle oluruz diye yanıp tutuşanlar,bırakınız köleliği ''vanilla'' bile olamayacak düzeyde kişiler.Ne istediklerini bilmeyen,hayatlarının belli dönemlerinde boşluğa,bunalıma düşmüş,değişik şeyler denemek isteyen,ilgi çekici bulan,meraklı ama sub-slave olmayan kişiler.
Haliyle bu kişiler bana zaman,enerji kaybettiriyor.Herkesi tek tek tanıyıp uğraşamam,herkesin kişisel sorunları,psikolojik sorunları,kararsızlıkları ile uğraşacak olursam ''psikolog'' tabelası asıp,ücret almaya başlarım!
Bana köle olmak,eğitilmek vb. için gelenlerin çoğu başta istekli,hevesli lakin birşeylere yaşamaya başladıktan sonra acıdı,uff oldu,puff oldu demeye başlıyorlar.Nedensiz,sebepsiz yere kaçıyorlar..''Aaaa ama ben böyle beklemiyordum'' diyenler var (aa ama böyle beklemiyordum diyenlerden örnek verecek olursam) ; ''anal istemiyorum,ağzıma yüzüme boşalmayın efendim,ayak yalatmayın efendim,sert davranmayın efendim,bilmem ne yapmayın efendim'' gibi komik,mesnetsiz,saçma isteklerle geliyorlar.Ben buna ''elinde listeyle'' gelmek diyorum.
Bana elinizde ''istek listeleriyle'' gelip gerçek bdsm'yi yaşayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Ya da bdsm'nin nazlardan,korkulardan,listelerden,isteklerden oluştuğunu mu?
Oldu olacak yer değiştirelim.!!! Sizler yönetici dom-master olun ben köle olayım! Ya da ortalıkta bizler sub-slave'iz,yaşıyoruz,yaşamak istiyoruz diye dolanmayın...!
İstekleri,heyecanları,korkuları anlıyorum lakinnnnnn daha başında bu kadar basit testlerde kopan,beceremeyen,isyan eden dişilere de dayanamıyorum.Şu son 4-5 ay'da 7-8 tane köle ''adayı'' ile tanıştım,görüştüm, evet adayı diyorum çünkü hiçbiri köle ''değil''.Eğiteyim dedim ama sonuç hep hüsran!
Hayır karakterimde,taktiklerimde,bilgimde,kültürümde eksik yok.Konu tamamen ne istediğini bilmeyen,acemi,korkak,vanilla dişilerin kafası karışık dişilerin,yetersiz dişilerin karşıma çıkıp enerjimi,vaktimi,sabrımı tüketmesi.
Buradan tüm sub-slave adaylarına sesleniyorum.Ben yeterince eğitimli,kültürlü,iş bilen,usta bir Master'ım.Eğer benim yöntemlerim ve kurallarımı kabul edemeyecekseniz,gidin ve kendi ayarınızda yeni yetme sözde efendi'ler,kendini efendi zannedenler,bir halt bilmeyen kişileri bulun ve onlara nazlanın,onlarla yaşayın ''vanilla'' yaşamlarınızı.Çünkü sabrımı ciddi manada zorluyor,vaktimi alıyor,enerjimi tüketiyorsunuz!
Pek çok konuda,ama özellikle bdsm hakkında yazılar yazıyorum.Eleştirenim çok olduğu kadar,sevenim takip edenim de çok,sağolsunlar.Lakin bir yerlerde ağır şekilde eksikler,sorunlar var.
Bana ama teşekkür etmek için ama destek için ama eğitilmek için,ama kölem olmak için pek çok kişi ulaşıyor,tanışıyoruz konuşuyoruz.Bana ulaşıp tanışmak,kölem olmak,eğitilmek isteyenlerin hemen hepsi ilk aşamada çok istekli,heyecanlı,keyifli lakin daha ilk testlerde '(evet ilk testlerde diyorum) başarısız oluyor.Bana ulaşanların hemen hepsi bu hayatı yaşamak istediğini söylüyor ama en ufak şeyde tepkileri büyük,anlamsız,garip.
Hemen hepsi acemi,pek çoğu bdsm'yi izledikleri filmlerden,okudukları kitaplardan biliyor ya da hislerini tarif ederken pek çok şey söylüyor ama uygulamaya gelince çoğu zorlanıyor,daha ilk etapta kaçıyor ve testlerimden geçemiyor.
Yazılarımda,konularımda ısrarla vurguladığım şeylerden biri; Bdsm hayatının hiçte kolay olmadığı,izledikleri okudukları şeylerle reel yaşamın çok değişik olabileceğini,uygulamaya geçince zorlanmalar olacağını,bu hayatı herkesin yaşayamayacağını,gerçek köleliğin-efendiliğin sanıldığı kadar kolay olmadığını her seferinde vurgluyorum.Buna rağmen benimle ilk tanışmada köle adayları pek keyifli,istekli iken uygulamalara geçince zorlanıyor,cayıyorlar.Çok çok çoookkk istekli olup ''efendim yaparım,ederim ben bu iş için doğmuşum,eğitin,öğretin,köleniz yapın,sınırlarım yok'' diyen dişiler daha ilk adımlarda yarı yolda kalıyorlar.
Hep şunu diyorum bu bir fantazi de olabilir reel yaşam şekli de.Fantazi olarak yaşayanlara Bdsm'de ''vanilla'' deriz,reel anlamda yaşayanlara ise submissive,slave,switch,master,dominant vb. deriz.Yani karışık dürtüleriniz,hevesleriniz,nazlarınız ile gerçek bdsm'yi ayırt etmeyi bilin.Pek çok köle adayı geldiğinde ''bilmiyorum,duygularım karışık,korkuyorum ama öğrenmek yaşamak istiyorum'' diyor..Pekala diyorum,test edecek,deneyecek,bakacak ve karar vereceğim.Fakat bu köle oluruz diye yanıp tutuşanlar,bırakınız köleliği ''vanilla'' bile olamayacak düzeyde kişiler.Ne istediklerini bilmeyen,hayatlarının belli dönemlerinde boşluğa,bunalıma düşmüş,değişik şeyler denemek isteyen,ilgi çekici bulan,meraklı ama sub-slave olmayan kişiler.
Haliyle bu kişiler bana zaman,enerji kaybettiriyor.Herkesi tek tek tanıyıp uğraşamam,herkesin kişisel sorunları,psikolojik sorunları,kararsızlıkları ile uğraşacak olursam ''psikolog'' tabelası asıp,ücret almaya başlarım!
Bana köle olmak,eğitilmek vb. için gelenlerin çoğu başta istekli,hevesli lakin birşeylere yaşamaya başladıktan sonra acıdı,uff oldu,puff oldu demeye başlıyorlar.Nedensiz,sebepsiz yere kaçıyorlar..''Aaaa ama ben böyle beklemiyordum'' diyenler var (aa ama böyle beklemiyordum diyenlerden örnek verecek olursam) ; ''anal istemiyorum,ağzıma yüzüme boşalmayın efendim,ayak yalatmayın efendim,sert davranmayın efendim,bilmem ne yapmayın efendim'' gibi komik,mesnetsiz,saçma isteklerle geliyorlar.Ben buna ''elinde listeyle'' gelmek diyorum.
Bana elinizde ''istek listeleriyle'' gelip gerçek bdsm'yi yaşayacağınızı mı düşünüyorsunuz? Ya da bdsm'nin nazlardan,korkulardan,listelerden,isteklerden oluştuğunu mu?
Oldu olacak yer değiştirelim.!!! Sizler yönetici dom-master olun ben köle olayım! Ya da ortalıkta bizler sub-slave'iz,yaşıyoruz,yaşamak istiyoruz diye dolanmayın...!
İstekleri,heyecanları,korkuları anlıyorum lakinnnnnn daha başında bu kadar basit testlerde kopan,beceremeyen,isyan eden dişilere de dayanamıyorum.Şu son 4-5 ay'da 7-8 tane köle ''adayı'' ile tanıştım,görüştüm, evet adayı diyorum çünkü hiçbiri köle ''değil''.Eğiteyim dedim ama sonuç hep hüsran!
Hayır karakterimde,taktiklerimde,bilgimde,kültürümde eksik yok.Konu tamamen ne istediğini bilmeyen,acemi,korkak,vanilla dişilerin kafası karışık dişilerin,yetersiz dişilerin karşıma çıkıp enerjimi,vaktimi,sabrımı tüketmesi.
Buradan tüm sub-slave adaylarına sesleniyorum.Ben yeterince eğitimli,kültürlü,iş bilen,usta bir Master'ım.Eğer benim yöntemlerim ve kurallarımı kabul edemeyecekseniz,gidin ve kendi ayarınızda yeni yetme sözde efendi'ler,kendini efendi zannedenler,bir halt bilmeyen kişileri bulun ve onlara nazlanın,onlarla yaşayın ''vanilla'' yaşamlarınızı.Çünkü sabrımı ciddi manada zorluyor,vaktimi alıyor,enerjimi tüketiyorsunuz!
12 Temmuz 2013 Cuma
Fantazist kevaşeler ve onların Abaza Fanları...
Hayalci orospular,bitmeyen nazlar,sürekli hayaller,fake bloglar,takipçi fantazistleri,gereksizler,egoistler,sanal orospular,sanal köleler daha da sayabilirim ama bu kadarı yeterli bazı şeyleri tanımlamaya.
Zaten irite olduğum pek çok şey varken bir de sanal kevaşeler,köleler,fantazistler hiç çekilmiyor.Ne öylelerinin yazılarını görmek,duymak ne bloglarını takip etmek ne de muhattap olmak istemiyorum.Ne ilgimi çekiyorlar,ne haz veriyorlar ne de birşey yaşamaya değer değiller.Oluşturdukları sanal orospuluk-kölelik-fantazi dünyalarında peşlerine taktıkları onlarca abaza ile yaşamlarını kendilerini avutarak geçiren ülkemin orospu ama aslında orospu olamamış,köle ama aslında ne istediğini bilmeyen dişilik türleri bunlar.
Baksanız,okusanız herşeyi yapıyorlar,fantazi dünyaları derin.Sanırsınız ki Brazzers'dan ya da Bdsm.tube'dan fırlama orospu,köle dişiler.Her gün bir yerlerdeler,sürekli dişi-erkek birileri onlara ilgi gösteriyor,peşlerinde koşuyor,elde etmedikleri yok,sanırsınız hepsi birer güzellik,sex,kölelik,dişilik ikonu,abidesi...!!
En çok takıldığım nokta ise ama günlük ama periyodik olarak yaşadıklarını ''sözde gerçekliği'' anlatmaları.Bugün falanca mekanda falanca beni süzdü,bugün şunu giydim,bugün falancayla grup yaptım,bugün annem beni azarladı,bugün sevgilim beni becerdi,bugün denizde yüzdüm,bugün iş yerinde kavga ettim,bugün partide başıma şu geldi..Ehh kendilerince içlerini döküyorlar diyelim,kendilerini anlatıp övgü,takdir,istek,arzu beklentisi içinde.
Onlar herşeyi yaşıyor ama ne hikmetse yaşadıklarının onaylanması,takdir edilmesi,takip edilmesi,yorumlanması daha büyük keyif veriyor onlara,çünkü kendileri de biliyor hayal dünyasında yaşadıklarını ve takdir edilip onaylanma histerisi içinde savruk yaşadıklarını.Hayatlarındaki neredeyse bütün yakışıklı,sikici,master,fantazist erkekleri hep parti ortamlarında buluyorlar ne hikmetse.Hatta o erkekler hazırda bekliyor bunları görünce köle,orospu,fantasizt ne olduklarını alınlarından okuyor adeta ve heyy sen kölem ol,heyy bak grup yapalım,heyy bak ben aradığın erkeğim diyor sanki..!!! Ne de olsa fantazilerindeki erkekler ortalıkta bolca mevcut,hatta bakkala sipariş etseniz 5 dk. sonra kapınızda..!!
Hemen hemen çoğu maddi yönden iyi durumda,istedikleri an istedikleri yere gidiyor,istedikleri mekanlarda fink atıyor,istedikleri şeyleri alıyor giyiyor,yiyiyor içiyor..Ama yine ne hikmetse hayatlarında bitmeyen boşluklar..!!
Şimdi SESLİ DÜŞÜNÜYORUM hmmmm herhangi bir dişi kiminle,nerede ne zaman sikişmiş,kendini becertmiş,o gün ne giymiş,kime nasıl kölelik yapıyor,hizmet ediyormuş duymak ister miyim? Kim kime nasıl atlamış,kime kendini beğendirmek için takla atmış duymak ister miyim? Hangi dişi hangi gün regl olmuş,o gün içine dışına ne giymiş duymak,okumak ister miyim? Hangi dişi hangi pozisyonda sex yapıp,önden arkadan onu kim dağıtmış ne şekilde boşalmış,nazıl azmış-azdırmış bilmek,duymak,okumak ister miyim?
Hayır hayırrr sanmıyorumm...Düşündüm de bunların hiçbirini OKUMAK,duymak,görmek,TAKİP etmek istemem..Porno dergi okur gibi,porno film izler gibi,ya da birilerinin GÜNLÜĞÜNÜ okur gibi bu gibi şeyleri okumak,takip etmek,takdir etmek istememmm...
Bazen merak ediyorum onları takip eden,bıkmadan usanmadan yorumlar yapan,beğenileri sunan o abaza güruh acaba onların kimlerle sikiştiğini,o gün ne giydiğini,kimlere nasıl kevaşelik yaptıklarını okurken yanlarına da peçete alıyor,krem alıyor bir yandan takılıyorlar mıdır.!? Hani malum birilerinin ne giydiğini,kimle nasıl,hangi pozisyonda sex yaptığını sürekli takip etmek,okumak normal olmasa gerek..!
Sonuç olarak sanalcı,kevaşe,köle,fantazist dişiler ve onların yalaka,abaza takipçileri ve türevleri..Herkes dengini bulur derler,onlar da bulmuş gözüküyor.Fakat bu kadar şatafat,eğitimli,kültürlü,şık,cici yazı,görünüm ve yaşamlar adı altında böylesi abazalara kendilerini servis etmek,orospuluklarını bu şekilde yaşamak herhalde onların götünü yalayan abazalardan daha da rezil duruma düşürüyor onları..
Haahh benden uzakta nerede ne yapıyorsanız yapın,bu saçma,egoist,ezik,hayalci,sanalcı,fantazist izdüşümlerinizi de alıp,saçma dünyalarınızda,benden uzakta ne halt ederseniz edin...
Zaten irite olduğum pek çok şey varken bir de sanal kevaşeler,köleler,fantazistler hiç çekilmiyor.Ne öylelerinin yazılarını görmek,duymak ne bloglarını takip etmek ne de muhattap olmak istemiyorum.Ne ilgimi çekiyorlar,ne haz veriyorlar ne de birşey yaşamaya değer değiller.Oluşturdukları sanal orospuluk-kölelik-fantazi dünyalarında peşlerine taktıkları onlarca abaza ile yaşamlarını kendilerini avutarak geçiren ülkemin orospu ama aslında orospu olamamış,köle ama aslında ne istediğini bilmeyen dişilik türleri bunlar.
Baksanız,okusanız herşeyi yapıyorlar,fantazi dünyaları derin.Sanırsınız ki Brazzers'dan ya da Bdsm.tube'dan fırlama orospu,köle dişiler.Her gün bir yerlerdeler,sürekli dişi-erkek birileri onlara ilgi gösteriyor,peşlerinde koşuyor,elde etmedikleri yok,sanırsınız hepsi birer güzellik,sex,kölelik,dişilik ikonu,abidesi...!!
En çok takıldığım nokta ise ama günlük ama periyodik olarak yaşadıklarını ''sözde gerçekliği'' anlatmaları.Bugün falanca mekanda falanca beni süzdü,bugün şunu giydim,bugün falancayla grup yaptım,bugün annem beni azarladı,bugün sevgilim beni becerdi,bugün denizde yüzdüm,bugün iş yerinde kavga ettim,bugün partide başıma şu geldi..Ehh kendilerince içlerini döküyorlar diyelim,kendilerini anlatıp övgü,takdir,istek,arzu beklentisi içinde.
Onlar herşeyi yaşıyor ama ne hikmetse yaşadıklarının onaylanması,takdir edilmesi,takip edilmesi,yorumlanması daha büyük keyif veriyor onlara,çünkü kendileri de biliyor hayal dünyasında yaşadıklarını ve takdir edilip onaylanma histerisi içinde savruk yaşadıklarını.Hayatlarındaki neredeyse bütün yakışıklı,sikici,master,fantazist erkekleri hep parti ortamlarında buluyorlar ne hikmetse.Hatta o erkekler hazırda bekliyor bunları görünce köle,orospu,fantasizt ne olduklarını alınlarından okuyor adeta ve heyy sen kölem ol,heyy bak grup yapalım,heyy bak ben aradığın erkeğim diyor sanki..!!! Ne de olsa fantazilerindeki erkekler ortalıkta bolca mevcut,hatta bakkala sipariş etseniz 5 dk. sonra kapınızda..!!
Hemen hemen çoğu maddi yönden iyi durumda,istedikleri an istedikleri yere gidiyor,istedikleri mekanlarda fink atıyor,istedikleri şeyleri alıyor giyiyor,yiyiyor içiyor..Ama yine ne hikmetse hayatlarında bitmeyen boşluklar..!!
Şimdi SESLİ DÜŞÜNÜYORUM hmmmm herhangi bir dişi kiminle,nerede ne zaman sikişmiş,kendini becertmiş,o gün ne giymiş,kime nasıl kölelik yapıyor,hizmet ediyormuş duymak ister miyim? Kim kime nasıl atlamış,kime kendini beğendirmek için takla atmış duymak ister miyim? Hangi dişi hangi gün regl olmuş,o gün içine dışına ne giymiş duymak,okumak ister miyim? Hangi dişi hangi pozisyonda sex yapıp,önden arkadan onu kim dağıtmış ne şekilde boşalmış,nazıl azmış-azdırmış bilmek,duymak,okumak ister miyim?
Hayır hayırrr sanmıyorumm...Düşündüm de bunların hiçbirini OKUMAK,duymak,görmek,TAKİP etmek istemem..Porno dergi okur gibi,porno film izler gibi,ya da birilerinin GÜNLÜĞÜNÜ okur gibi bu gibi şeyleri okumak,takip etmek,takdir etmek istememmm...
Bazen merak ediyorum onları takip eden,bıkmadan usanmadan yorumlar yapan,beğenileri sunan o abaza güruh acaba onların kimlerle sikiştiğini,o gün ne giydiğini,kimlere nasıl kevaşelik yaptıklarını okurken yanlarına da peçete alıyor,krem alıyor bir yandan takılıyorlar mıdır.!? Hani malum birilerinin ne giydiğini,kimle nasıl,hangi pozisyonda sex yaptığını sürekli takip etmek,okumak normal olmasa gerek..!
Sonuç olarak sanalcı,kevaşe,köle,fantazist dişiler ve onların yalaka,abaza takipçileri ve türevleri..Herkes dengini bulur derler,onlar da bulmuş gözüküyor.Fakat bu kadar şatafat,eğitimli,kültürlü,şık,cici yazı,görünüm ve yaşamlar adı altında böylesi abazalara kendilerini servis etmek,orospuluklarını bu şekilde yaşamak herhalde onların götünü yalayan abazalardan daha da rezil duruma düşürüyor onları..
Haahh benden uzakta nerede ne yapıyorsanız yapın,bu saçma,egoist,ezik,hayalci,sanalcı,fantazist izdüşümlerinizi de alıp,saçma dünyalarınızda,benden uzakta ne halt ederseniz edin...
28 Nisan 2013 Pazar
27 Nisan 2013 Cumartesi
Vayy bee...
Dört gündür ''72'' tane mail geldi...Hala ara ara gelmeye devam ediyor saymayı bıraktım artık,ağırlıklı olarak da erkeklerden mail geliyor.Küfür edenler,insanları ahlaksızlığa yönelttiğimi söyleyenler,insanlara ve kadınlara kötü örnek olduğumu söyleyenler,toplum ahlak ve kültürünü zedelediğimi söyleyenler,bu ülkeden bu kadar şikayet ediyorsam,çekip gitmemi isteyenler...Kadınları rahat,açık,dekolte giyinmeye teşvik ettiğimi,kevaşeliğe sürtüklüğe teşvik ettiğimi,kadınları Bdsm,cinsellik ve diğer fantazileri yaşamaya,bu konularda özgür seçimler yapmaya teşvik edip kötü örnek oluşturduğumu söylüyorlar.Gelen mail'lerin çok az bir kısmı Bdsm'ye dair.Onlar da üslubumdan ve tarzımdan şikayetçi...
Tüm bu eleştiriler gösteriyor ki ''bu toplumun riyakar,bencil,inkarcı,tabularla yaşayan,sinsi'' yaşadığını belirten yorumlarımın ne denli haklı ve doğru olduğunu adeta ispatlıyor.Beni haklı çıkardıkları için beni eleştirip,mail yağmuruna tutan,hatta abartıp ülkeden gitmemi isteyen zihniyetlere,kişiliklere,eziklere çoookkk teşekkürler..! Bu durum mücadeleme,doğru bildiklerimi söylemeye,inandıklarımdan taviz vermemeye ve daha büyük bir azimle yazmaya,söylemeye,uygulamaya itiyor,güç veriyor...
Dün gece ki;
Dia Zerva:Gerçek adı Julie Blair,Women's extreme wrestling organizasyonlarında şovlara çıkan,Bdsm filmlerinde aktris,özel hayatında da slave olan bir kadın.Bir kaç yıl önce yurt dışında bulunduğum dönemde 6 ay kölemdi...Hatta bağlı bulunduğu şirketle bazı Bdsm ve film projelerinde çalıştım (filmlerde oynamadım,kamera arkası işlerde bazı projelerde yer aldım.) Kendisi gerek özel hayatında bir slave gerekse pek çok bdsm filminde slave rolünde oynayan bir kadın.Bazı filmlerinde switch,bazılarında mistress rolünde,fakat özel hayatında gerçek bir slave...Yaklaşık 6-7 ay kadar Master-Slave ilişkimiz oldu.Sonra işlerimden dolayı ve yer değişikliğinden dolayı noktaladık ilişkiyi,hala arada haberleşir,konuşuruz...
Aria Giovanni:ABD'li çıplak model ve aktrist.Penthouse dergisinin (penthouse playboy dergisinin en büyük rakibidir) eylül 2000 sayısının kapak kızı.Fotoğraf modelliği yaptığı sırada çeşitli televizyon gösterilerinde de yer almıştır.İş yaşamında 20 pornografik yapımda oynamıştır.
Babası İtalyan-Yugoslav kökenliydi,annesiyse Fransız,Alman,İrlandalı ve yerli amerikan asıllarına sahipti.(bu kısımlar wikipedia'da onun hayatına dair kısımlardan alıntı az çok kim olduğunu anlamanız için.)Şimdi benimle ilgili olan kısmına geleceğim.
Bir buçuk yıl önce yurtdışında çalıştığım bir projede tanıştık.Edilgen,slave ruh yapısını keşfettim ve konuya girdim ufaktan.Bdsm hayatı yaşadığını,özel hayatında bir slave olduğunu söyledi.Laf lafı açtık derken yemek,görüşme,takılma ve sonrasında kölem oldu.Macaristan,İtalya,Fransa pek çok yeri geziyordu fotoğraf çekimleri,Bdsm çekimleri,modellik çekimleri için.Dokuz ay kadar Master-Slave ilişki yaşadık,en son Tayland'a çekim ve iş için gitti,gelecek hayatındaki projeler için sağlam bir iş aldı,benimde o dönemde başka işlerimden dolayı pek sağlıklı bir ilişki yürümeyeceğinden yollarımızı ayırdık.Hala görüşür,konuşuruz..
X kadın: Bu kişinin ismini diğer ikisi gibi vermeyeceğim,nedenini birazdan anlayacaksınız.Tanınan yabancı müzisyen bir kadın.Yine bir iş ortamında tanıştık.3 aydır Slave eğitimi veriyorum o'na...Tamamen sıfırdan başladı,şu an geldiği nokta keyif verici ve tatmin edici.Hızlı ve çabuk öğreniyor,onunla bir ilişkimiz yok sadece eğitiyorum ve öğretiyorum,bunun dışında iyi arkadaşız ve fırsat oldukça görüşüyoruz.
Bu üç kadını neden anlattım!?Neden bu örnekleri verdim,bu olayları neden aktardım!?
Çünkü bu ülkedeki iki yüzlü,sinsi,korkak insanların saçmalıkları,eleştirileri,saçma kişilerle,Bdsm yaşadıklarını zannetmeleri,üslubumu sert,farklı,abartı bulmaları komik ve can sıkıcı.Çünküüü sözde ''ahlak ve toplum kurallarını'' zedelediğimi,kadınları çıplaklığa,Bdsm'ye,teşhire,ahlaksızlığa,özgür cinselliğe ve seçim yapmaya teşvik ettiğimi söyleyip beni afaroz edenler,küfür edenler,ülkeden gitmemi isteyenler...Siz sinsi,korkak,riyakarlar sürüsü saçmalıklarla,sinsilikle,korkaklıkla,bitmeyen eleştiri ve yalnızlıklarınızla,hayallerinizle yaşarken dürüst ve net olmayı ''kelime oyunu zannederken'',gerçekliği yaşamak yerine sürrealist hayatlarınızda egolarınızı şişirirken,kendiniz her türlü pisliği,riyakarlağı yapıp başkalarını sürekli eleştirip ahlaksız,kötü olmakla suçlarken,kendi yitikliğinizi görmezden gelirken,3-5 ''komik,sıradan'' aksiyonu devasa,müthiş deneyimlermiş gibi sunarken ''ben'' hayal dahi edemediklerinizi yaşadım,yaşıyorum..Sizler emeklerken,öğrenmeye çalışırken beennn öğretiyordum...! Sizler ''vanilla,newbie,hayal ürünü'' tadında ilişkiler yaşarken ben herşeyi aşmış,çözmüş,kitlelere,dünyaya mal olmuş kişilerle,kadınlarla gerçekliği yaşıyordum...! Sizler bir kadını,köle adayını,köleyi ''nasıl düşürsem de becersem,kullansam,çıkar sağlasam'' diye düşünüp büklüm büklüm olurken ben kadınların yüzlerine gerçekliği söylüyor,konuşuyor,düşünüyor,yorumluyor yaşıyor ve yaşatıyordum...! Sizler ''kadın bedeni nedir,çıplaklık nasıldır'' diye ağzınız açık bakıyorken 17 yaşımda striptiz seyretmiş,18 yaşında ilk grup sexini yapmış yine 18 yaşında ilk Bdsm deneyimini yaşamış çıplaklığı,cinselliği aşalı yıllar olmuş ve sindirmiş halde yaşıyorum....Sizler tüm ''sinsiliklerinizle,korkularınızla,sahteliklerinizle'' yaşıyorkennn ben kendimi bilerek,ne olduğumu kabullenip,farkında olarak sizlerin hayal bile edemeyeceği mecralarda tecrübeler kazanıp,yaşayıp bu noktalara geldim..
Şimdiiiiiii ne dediğiniz,ne düşündüğünüz,ne yaşadığınız,ne olduğunuz beni zerre kadar ilgilendirmiyor...İlgilendirmeyecekte..Bana eleştirinin ötesinde olan afaroz etme,saldırma tarzındaki yaklaşımlarınız,beni anlamayışınız sizin ezikliğiniz.Bu tür yaklaşımlarınız beni doğru bildiklerimden,düşündüklerimden alıkoyamayacak.Sizler hayal ededurun,çocukça oyunlarla oyalanın,ben gerçekliğin tadını çıkarmakla meşgulüm...
Tüm bu eleştiriler gösteriyor ki ''bu toplumun riyakar,bencil,inkarcı,tabularla yaşayan,sinsi'' yaşadığını belirten yorumlarımın ne denli haklı ve doğru olduğunu adeta ispatlıyor.Beni haklı çıkardıkları için beni eleştirip,mail yağmuruna tutan,hatta abartıp ülkeden gitmemi isteyen zihniyetlere,kişiliklere,eziklere çoookkk teşekkürler..! Bu durum mücadeleme,doğru bildiklerimi söylemeye,inandıklarımdan taviz vermemeye ve daha büyük bir azimle yazmaya,söylemeye,uygulamaya itiyor,güç veriyor...
Dün gece ki;
Siz mi anormalsiniz,ben mi.!??
yazımda kendimden,kölelerimle yaşadıklarımdan pek bahsetmediğimi,bunu ön plana çıkarmayı sevmediğimi söylemiştimmm ancakk tüm bu gelişmeler beni bazı şeyleri yazmaya,söylemeye itiyor...Dia Zerva:Gerçek adı Julie Blair,Women's extreme wrestling organizasyonlarında şovlara çıkan,Bdsm filmlerinde aktris,özel hayatında da slave olan bir kadın.Bir kaç yıl önce yurt dışında bulunduğum dönemde 6 ay kölemdi...Hatta bağlı bulunduğu şirketle bazı Bdsm ve film projelerinde çalıştım (filmlerde oynamadım,kamera arkası işlerde bazı projelerde yer aldım.) Kendisi gerek özel hayatında bir slave gerekse pek çok bdsm filminde slave rolünde oynayan bir kadın.Bazı filmlerinde switch,bazılarında mistress rolünde,fakat özel hayatında gerçek bir slave...Yaklaşık 6-7 ay kadar Master-Slave ilişkimiz oldu.Sonra işlerimden dolayı ve yer değişikliğinden dolayı noktaladık ilişkiyi,hala arada haberleşir,konuşuruz...
Aria Giovanni:ABD'li çıplak model ve aktrist.Penthouse dergisinin (penthouse playboy dergisinin en büyük rakibidir) eylül 2000 sayısının kapak kızı.Fotoğraf modelliği yaptığı sırada çeşitli televizyon gösterilerinde de yer almıştır.İş yaşamında 20 pornografik yapımda oynamıştır.
Babası İtalyan-Yugoslav kökenliydi,annesiyse Fransız,Alman,İrlandalı ve yerli amerikan asıllarına sahipti.(bu kısımlar wikipedia'da onun hayatına dair kısımlardan alıntı az çok kim olduğunu anlamanız için.)Şimdi benimle ilgili olan kısmına geleceğim.
Bir buçuk yıl önce yurtdışında çalıştığım bir projede tanıştık.Edilgen,slave ruh yapısını keşfettim ve konuya girdim ufaktan.Bdsm hayatı yaşadığını,özel hayatında bir slave olduğunu söyledi.Laf lafı açtık derken yemek,görüşme,takılma ve sonrasında kölem oldu.Macaristan,İtalya,Fransa pek çok yeri geziyordu fotoğraf çekimleri,Bdsm çekimleri,modellik çekimleri için.Dokuz ay kadar Master-Slave ilişki yaşadık,en son Tayland'a çekim ve iş için gitti,gelecek hayatındaki projeler için sağlam bir iş aldı,benimde o dönemde başka işlerimden dolayı pek sağlıklı bir ilişki yürümeyeceğinden yollarımızı ayırdık.Hala görüşür,konuşuruz..
X kadın: Bu kişinin ismini diğer ikisi gibi vermeyeceğim,nedenini birazdan anlayacaksınız.Tanınan yabancı müzisyen bir kadın.Yine bir iş ortamında tanıştık.3 aydır Slave eğitimi veriyorum o'na...Tamamen sıfırdan başladı,şu an geldiği nokta keyif verici ve tatmin edici.Hızlı ve çabuk öğreniyor,onunla bir ilişkimiz yok sadece eğitiyorum ve öğretiyorum,bunun dışında iyi arkadaşız ve fırsat oldukça görüşüyoruz.
Bu üç kadını neden anlattım!?Neden bu örnekleri verdim,bu olayları neden aktardım!?
Çünkü bu ülkedeki iki yüzlü,sinsi,korkak insanların saçmalıkları,eleştirileri,saçma kişilerle,Bdsm yaşadıklarını zannetmeleri,üslubumu sert,farklı,abartı bulmaları komik ve can sıkıcı.Çünküüü sözde ''ahlak ve toplum kurallarını'' zedelediğimi,kadınları çıplaklığa,Bdsm'ye,teşhire,ahlaksızlığa,özgür cinselliğe ve seçim yapmaya teşvik ettiğimi söyleyip beni afaroz edenler,küfür edenler,ülkeden gitmemi isteyenler...Siz sinsi,korkak,riyakarlar sürüsü saçmalıklarla,sinsilikle,korkaklıkla,bitmeyen eleştiri ve yalnızlıklarınızla,hayallerinizle yaşarken dürüst ve net olmayı ''kelime oyunu zannederken'',gerçekliği yaşamak yerine sürrealist hayatlarınızda egolarınızı şişirirken,kendiniz her türlü pisliği,riyakarlağı yapıp başkalarını sürekli eleştirip ahlaksız,kötü olmakla suçlarken,kendi yitikliğinizi görmezden gelirken,3-5 ''komik,sıradan'' aksiyonu devasa,müthiş deneyimlermiş gibi sunarken ''ben'' hayal dahi edemediklerinizi yaşadım,yaşıyorum..Sizler emeklerken,öğrenmeye çalışırken beennn öğretiyordum...! Sizler ''vanilla,newbie,hayal ürünü'' tadında ilişkiler yaşarken ben herşeyi aşmış,çözmüş,kitlelere,dünyaya mal olmuş kişilerle,kadınlarla gerçekliği yaşıyordum...! Sizler bir kadını,köle adayını,köleyi ''nasıl düşürsem de becersem,kullansam,çıkar sağlasam'' diye düşünüp büklüm büklüm olurken ben kadınların yüzlerine gerçekliği söylüyor,konuşuyor,düşünüyor,yorumluyor yaşıyor ve yaşatıyordum...! Sizler ''kadın bedeni nedir,çıplaklık nasıldır'' diye ağzınız açık bakıyorken 17 yaşımda striptiz seyretmiş,18 yaşında ilk grup sexini yapmış yine 18 yaşında ilk Bdsm deneyimini yaşamış çıplaklığı,cinselliği aşalı yıllar olmuş ve sindirmiş halde yaşıyorum....Sizler tüm ''sinsiliklerinizle,korkularınızla,sahteliklerinizle'' yaşıyorkennn ben kendimi bilerek,ne olduğumu kabullenip,farkında olarak sizlerin hayal bile edemeyeceği mecralarda tecrübeler kazanıp,yaşayıp bu noktalara geldim..
Şimdiiiiiii ne dediğiniz,ne düşündüğünüz,ne yaşadığınız,ne olduğunuz beni zerre kadar ilgilendirmiyor...İlgilendirmeyecekte..Bana eleştirinin ötesinde olan afaroz etme,saldırma tarzındaki yaklaşımlarınız,beni anlamayışınız sizin ezikliğiniz.Bu tür yaklaşımlarınız beni doğru bildiklerimden,düşündüklerimden alıkoyamayacak.Sizler hayal ededurun,çocukça oyunlarla oyalanın,ben gerçekliğin tadını çıkarmakla meşgulüm...
26 Nisan 2013 Cuma
Public Sex-Public Disgrace
Public ve Public Disgrace...İki kavram.Public halk demek,sex ve Bdsm'de ise ''public'' bir çeşit fantazi anlamı taşıyor,Public Sex olarak biliniyor ve kısaca Public deniyor..Yaniii halk içinde,halka açık yerlerde sex,akyison,heyecan yaşamak.Bir diğer yakın türü de ''outdoor'' yani ''dışarısı,dışarıda'' demek..Ama outdoor'da amaç orman,deniz,araba içi,sote mekanlar gibi yerlerde genelde halka,insanlara gözükmeden sex,heyecan yaşamak,Public de ise amaç,sote yerlerden ziyade halkın olduğu yerlerde bu aksiyonları yaşamaya dayalı bir fantazi ve uygulama türü.Hatta denilebilir ki Bdsm ya da normal sex hayatları olan pek çok insanın dünyada en çok yaşamak istediği fantazilerin liste başında ''outdoor'' ve ''public'' geliyor..
Public Sex:Halk,toplum içinde,mekanlarda sex fantazisi.Bar,disco,restorant,wc,cadde,otoyol kenarı,konser vb. yerlerde yapılan sex,teşhir akyisonları.
Outdoor:Dışarısı,dışarıda fakat daha ziyade pek kimselerin olmadığı,görmediği yerlerde orman,araba içi,sote yerler,kuytu köşeler,deniz,sote sahiller gibi yerlerde yapılan sex aksiyonları.
Disgrace:Maskaralık,ayıp,utanılacak şey,rezalet,kepaze etmek.
Public Disgrace:Halk,toplum içinde utandırma,kepaze etme,maskaralık.
Bdsm'de bir tür olan Public Disgrace,Humiliation esaslı bir aksiyon.İtaatkar ya da köle public-halk içinde utandırılıyor,maskaralık,utandırma,teşhir uygulanıyor.Tabii Türkiye gibi bir ülkede bırakın Public Disgrace'i,bırakın Public Sex'i,outdoor yaşamak bile başlı başına bir sorun.Toplum yapısı,kültür,ahlak,tabular,sosyal yapı gibi etkenler bunu yaşamayı zor hale getiriyor.Neyse ki bu gibi şeylerin yaşanabileceği yerler de var.Pek çok farklı şekillerde kölelerime Public Disgrace uyguladım ve Public Sex yaptım.Özellikle yurt dışında yaşarken bunları rahatlıkla yaptım,yaşadım.Malum batı toplumları cinselliği,çıplaklığı ve fantazileri,cinsel seçimleri,yaşayışları hor görmüyor,en azından tasvip etmese de kimseye fiziki,direkt müdahalede bulunmuyor.Bu yüzden batı toplumlarında,ülkelerinde Publix Sex (dünya'da genel bir fantazi) ve Bdsm'ye giren bir tür olan Public Disgrace yaşanabiliyor.Ancak Türkiye'de de bazı mekanlarda,ortamlarda Public yaşama imkanları var.
Tabii burada başka bir konu gündeme geliyor.Batı ülkelerinde bireyler,insanlar cinsel tercihlerini,yaşamlarını saklama gereği duymazken ve yaşayabiliyorken Türkiye gibi bir ülkede tabular,korkular,çevre baskısı gibi etkenler varken bir köle ile Public Disgrace yaşamak başlı başına bir sorun.Önce köleyi ya da itaatkarı bu kıvama getirmeniz,o güveni vermeniz,nerde ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.Sonrasında ise çevre şartları,mekanlar,oradaki insanları iyi bilmeniz,nerede ne yapacağınızı biliyor olmanız gerekiyor.Bakıldığında Türkiye'de yaşaması oldukça komplike ve zorlu bir süreç fakat imkansız değil,kendimden biliyorum.
Bir kölemle Türkiye'de yaşadığım bazı Public Disgrace durumlarından örnek vereyim.
Köleme o gün mini bir elbise giymesini emretmiştim.İçinde sütyen,külot hiçbirşey olmayacaktı.Yazındı ve oldukça sıcaktı.Önden göğüs hizasından,elbisenin bittiği noktaya kadar fermuarlı,mini bir elbise giymişti.Yani mini elbisesinin fermuarını memelerinden,cinsel bölgesine kadar istediğim gibi açma şansım vardı.Elbiseyi çıkarmasına,ayrı ayrı uğraşmamıza gerek yoktu.Bildiğim ve güvendiğim bir Bar'a gittik.Birer içki söyledik ve bir süre normal oturduk,bakındık,lafladık.Sonra memelerini yarı açıkta bırakacak şekilde fermuarını açtım,memelerinin yarısı dışarıda idi,yarısı ancak elbisenin içinde kalıyor fakat uçları ve yarısı bariz şekilde görünüyordu.Bir süre sonra ise memelerini komple gösterecek,dışarda bırakacak şekilde açtım elbiseninin fermuarını,artık memeleri komple açıkta ve de gözüküyordu.Etraf masalarda oturan çiftlerden meraklı ve gülümseyen bakışlar oluyordu,tabii kölemde utanıyor bir yandan da farklı bir keyif alıyordu.Servis yapan çocuk geldiğinde böyle kalmasını,istifini bozmamasını emrettim.Çocuk içkilerimizi tazeledi şaşkın ama çokta oralı olmayan bir ifadeyle baktı ve gitti.
Sonra mini elbisesinin alt kısmını cinsel bölgesine kadar sıyırmasını ve orayı da açmasını emrettim.Devamında ise bana oral yapmasını.Hiç tereddüt etmeden işine koyuldu ve pantolonumun düğmelerini açarak oral yapmaya koyuldu.Biri gelir,bakar,ederse hatta birşey derse bile işine devam edeceksin diye emrettim.Etraf masalardan bakışlar,gülümsemeler artmış adeta tempo tutup alkışlayacak kıvama gelmişti.Kölem bana oral yaparken ben birer içki daha söyledim,çocuk manzarayı gördüğünde şaşkınlığı iyice arttı ama ne birşey dedi,ne müdahale etti (ve dip not:bildiğiniz,ortamına,insanlarına güvendiğiniz mekanlar önemli bu açıdan)...Köleme oral yapmaya devam etmesini ve boşaldığımda tek bir damlayı ziyan etmeden yutmasını,üstümü ve etrafı batırmamasını emrettim,o da aynen öyle yaptı ve hiçbir damlayı ziyan etmeden bana müthiş bir keyif yaşattı.
Oral faslından sonra işi bir adım öteye götürmeye geldi sıra.Memeleri zaten açıktaydı,ayağa kalkmasını mini elbisenin altını vajina ve kalçaları gözükecek şekilde sıyırmasını ve o halde oturduğumuz masadan,son masaya kadar gidip gelmesini,bu şekilde 2 tur atmasını ve herkese ''ben efendimin fahişesiyim ve emrettiği şeyleri yapmaktan keyif alıyorum'' demesini emrettim.Hepsini harfiyen uyguladı ve çok aşırı olmasa da bir alkış tufanı yaşandı.Sonrasında çok uzatmadan,tadını kaçırmadan mekandan ayrıldık.
Benzer pek çok farklı Public Sex ve Public Disgrace yaşadım,yaşattım.Sizlerde kendi durumunuza,konumuza göre güvendiğiniz kişilerle,güvenilir mekanlarda,yerlerde,bölgelerde bu gibi şeyleri yaşayabilirsiniz...
Public Sex:Halk,toplum içinde,mekanlarda sex fantazisi.Bar,disco,restorant,wc,cadde,otoyol kenarı,konser vb. yerlerde yapılan sex,teşhir akyisonları.
Outdoor:Dışarısı,dışarıda fakat daha ziyade pek kimselerin olmadığı,görmediği yerlerde orman,araba içi,sote yerler,kuytu köşeler,deniz,sote sahiller gibi yerlerde yapılan sex aksiyonları.
Disgrace:Maskaralık,ayıp,utanılacak şey,rezalet,kepaze etmek.
Public Disgrace:Halk,toplum içinde utandırma,kepaze etme,maskaralık.
Bdsm'de bir tür olan Public Disgrace,Humiliation esaslı bir aksiyon.İtaatkar ya da köle public-halk içinde utandırılıyor,maskaralık,utandırma,teşhir uygulanıyor.Tabii Türkiye gibi bir ülkede bırakın Public Disgrace'i,bırakın Public Sex'i,outdoor yaşamak bile başlı başına bir sorun.Toplum yapısı,kültür,ahlak,tabular,sosyal yapı gibi etkenler bunu yaşamayı zor hale getiriyor.Neyse ki bu gibi şeylerin yaşanabileceği yerler de var.Pek çok farklı şekillerde kölelerime Public Disgrace uyguladım ve Public Sex yaptım.Özellikle yurt dışında yaşarken bunları rahatlıkla yaptım,yaşadım.Malum batı toplumları cinselliği,çıplaklığı ve fantazileri,cinsel seçimleri,yaşayışları hor görmüyor,en azından tasvip etmese de kimseye fiziki,direkt müdahalede bulunmuyor.Bu yüzden batı toplumlarında,ülkelerinde Publix Sex (dünya'da genel bir fantazi) ve Bdsm'ye giren bir tür olan Public Disgrace yaşanabiliyor.Ancak Türkiye'de de bazı mekanlarda,ortamlarda Public yaşama imkanları var.
Tabii burada başka bir konu gündeme geliyor.Batı ülkelerinde bireyler,insanlar cinsel tercihlerini,yaşamlarını saklama gereği duymazken ve yaşayabiliyorken Türkiye gibi bir ülkede tabular,korkular,çevre baskısı gibi etkenler varken bir köle ile Public Disgrace yaşamak başlı başına bir sorun.Önce köleyi ya da itaatkarı bu kıvama getirmeniz,o güveni vermeniz,nerde ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.Sonrasında ise çevre şartları,mekanlar,oradaki insanları iyi bilmeniz,nerede ne yapacağınızı biliyor olmanız gerekiyor.Bakıldığında Türkiye'de yaşaması oldukça komplike ve zorlu bir süreç fakat imkansız değil,kendimden biliyorum.
Bir kölemle Türkiye'de yaşadığım bazı Public Disgrace durumlarından örnek vereyim.
Köleme o gün mini bir elbise giymesini emretmiştim.İçinde sütyen,külot hiçbirşey olmayacaktı.Yazındı ve oldukça sıcaktı.Önden göğüs hizasından,elbisenin bittiği noktaya kadar fermuarlı,mini bir elbise giymişti.Yani mini elbisesinin fermuarını memelerinden,cinsel bölgesine kadar istediğim gibi açma şansım vardı.Elbiseyi çıkarmasına,ayrı ayrı uğraşmamıza gerek yoktu.Bildiğim ve güvendiğim bir Bar'a gittik.Birer içki söyledik ve bir süre normal oturduk,bakındık,lafladık.Sonra memelerini yarı açıkta bırakacak şekilde fermuarını açtım,memelerinin yarısı dışarıda idi,yarısı ancak elbisenin içinde kalıyor fakat uçları ve yarısı bariz şekilde görünüyordu.Bir süre sonra ise memelerini komple gösterecek,dışarda bırakacak şekilde açtım elbiseninin fermuarını,artık memeleri komple açıkta ve de gözüküyordu.Etraf masalarda oturan çiftlerden meraklı ve gülümseyen bakışlar oluyordu,tabii kölemde utanıyor bir yandan da farklı bir keyif alıyordu.Servis yapan çocuk geldiğinde böyle kalmasını,istifini bozmamasını emrettim.Çocuk içkilerimizi tazeledi şaşkın ama çokta oralı olmayan bir ifadeyle baktı ve gitti.
Sonra mini elbisesinin alt kısmını cinsel bölgesine kadar sıyırmasını ve orayı da açmasını emrettim.Devamında ise bana oral yapmasını.Hiç tereddüt etmeden işine koyuldu ve pantolonumun düğmelerini açarak oral yapmaya koyuldu.Biri gelir,bakar,ederse hatta birşey derse bile işine devam edeceksin diye emrettim.Etraf masalardan bakışlar,gülümsemeler artmış adeta tempo tutup alkışlayacak kıvama gelmişti.Kölem bana oral yaparken ben birer içki daha söyledim,çocuk manzarayı gördüğünde şaşkınlığı iyice arttı ama ne birşey dedi,ne müdahale etti (ve dip not:bildiğiniz,ortamına,insanlarına güvendiğiniz mekanlar önemli bu açıdan)...Köleme oral yapmaya devam etmesini ve boşaldığımda tek bir damlayı ziyan etmeden yutmasını,üstümü ve etrafı batırmamasını emrettim,o da aynen öyle yaptı ve hiçbir damlayı ziyan etmeden bana müthiş bir keyif yaşattı.
Oral faslından sonra işi bir adım öteye götürmeye geldi sıra.Memeleri zaten açıktaydı,ayağa kalkmasını mini elbisenin altını vajina ve kalçaları gözükecek şekilde sıyırmasını ve o halde oturduğumuz masadan,son masaya kadar gidip gelmesini,bu şekilde 2 tur atmasını ve herkese ''ben efendimin fahişesiyim ve emrettiği şeyleri yapmaktan keyif alıyorum'' demesini emrettim.Hepsini harfiyen uyguladı ve çok aşırı olmasa da bir alkış tufanı yaşandı.Sonrasında çok uzatmadan,tadını kaçırmadan mekandan ayrıldık.
Bdsm parti ortamlarından,minik bir alıntı...
Bdsm ortamlarından minik alıntılar,kısa bir film...
Etiketler:
bdsm-parti-party-bdsm party-sex
25 Nisan 2013 Perşembe
Bondage
Bondage..Kölelik,esaret,tutsatlık anlamlarında çevrilebilecek bir kelimedir.Bdsm'de temel taşlardan biri,yaygın olarak kullanılan bir sistem,uygulama ve durumdur.Hatta zaman içinde pek çok formasyonu gelişmiştir denebilir.Alt başlıkları çok olan geniş bir konudur.Kimileri karşı tarafı ruhen,aklen esir alma yoluna gider,kimileri bedensel esaret,kimileri ise tümden karşı tarafı köle,tutsak olarak kendine ilhak eder.Farklı yöntem ve uygulayış biçimleri vardır.Sub-slave kişi kendini adayacağı,o'nu yönetecek bir güce ait olmak,teslimiyet sunmak ister,bu durumun tümden hali bir kölelik,esarettir.Ancak bu gönüllü bir kölelik ve esarettir.Kendinden üstte bir güce,bir yapıya kendini teslim etme,sunma,yönetilme,esaret durumudur.
Fiziksel bondage:Zincir,ip,herhangi bir başka bağlamaya yarayacak çorap,bez parçası,kelepçe vb. ile yapılan bir bondage türüdür.Olay fiziksel bağlamaya dayanır yani uzuvlar,vücudun belli bölgeleri kelepçe,zincir,ip,çorap vb. gibi şeylerle bağlanıp kişi etkisiz,esir duruma getirilir.Bu bir çeşit zorlama kökenli esir etme durumudur.Eskiden gerçek köleler zincir,kelepçe gibi şeylerle bağlanırdı.Kaçmamaları için,esir-köle oldukları anlaşılsın gibi nedenlerden dolayı,bağlanırlar ve hareketleri kısıtlanırdı.Kölelerde zamanla bu esaret imgelerine psikolojik olarak alışır ve esir-köle olduklarını bilinçaltlarında kabullenirlerdi.Fakat günümüzde zoraki,zorunlu kölelik,esaret olmadığı için,gönüllü esarete ve yönetmeye dayalı Bdsm ilişkilerinde kişiyi bağlamak,etkisizleştirmek bir fantazi ve zihinsel eğitim,uygulama unsuru olarak kullanılmaktadır.
Mental-ruhsal bağlama,esaret,yönetme:Kişiyi mental-ruhsal yönden kendine bağlamak,esir etmek,tutsak etmektir.İtaatkar ya da köle kişi ait olduğu,olacağı güce,kişiye mental,ruhsal yönden teslim olur ve esaretini kabullenmiş şekilde köle olarak,itaatkar olarak yaşar..
Bound:Sınırlamak,bağlı,zorundalık,hareket alanını kısıtlamak.Yani esir edilmiş kişiyi kısıtlamak,birşeylere zorunda bırakmak,sınırlamak.Hareket alanını,psikolojisini,serbestçe hareket etmesini kısıtlamak,kontrol altında tutmak,esir etmek...
Pek çok farklı Bondage çeşidi olmakla birlikte temel noktalar bunlar.Kısıtmalak,esir etmek,zorlamak,bağlamak,tutsak etmek.Hem fiziksel,hem mental,hem ruhsal esir,tutsak etmek,yönetmek,baskılamak.
Farklı ve güzel bir deneyim,itaatkar-köle kişiyi baskılamak,yönetmek,esir,köle etmek adına farklı,geniş,derin bir alan ve keyifli bir Bdsm uygulaması.Bdsm ilişkisi yaşayan kişiler arasında yaşanabilecek bir uygulama ve Bdsm aksiyonu.
Fiziksel bondage:Zincir,ip,herhangi bir başka bağlamaya yarayacak çorap,bez parçası,kelepçe vb. ile yapılan bir bondage türüdür.Olay fiziksel bağlamaya dayanır yani uzuvlar,vücudun belli bölgeleri kelepçe,zincir,ip,çorap vb. gibi şeylerle bağlanıp kişi etkisiz,esir duruma getirilir.Bu bir çeşit zorlama kökenli esir etme durumudur.Eskiden gerçek köleler zincir,kelepçe gibi şeylerle bağlanırdı.Kaçmamaları için,esir-köle oldukları anlaşılsın gibi nedenlerden dolayı,bağlanırlar ve hareketleri kısıtlanırdı.Kölelerde zamanla bu esaret imgelerine psikolojik olarak alışır ve esir-köle olduklarını bilinçaltlarında kabullenirlerdi.Fakat günümüzde zoraki,zorunlu kölelik,esaret olmadığı için,gönüllü esarete ve yönetmeye dayalı Bdsm ilişkilerinde kişiyi bağlamak,etkisizleştirmek bir fantazi ve zihinsel eğitim,uygulama unsuru olarak kullanılmaktadır.
Mental-ruhsal bağlama,esaret,yönetme:Kişiyi mental-ruhsal yönden kendine bağlamak,esir etmek,tutsak etmektir.İtaatkar ya da köle kişi ait olduğu,olacağı güce,kişiye mental,ruhsal yönden teslim olur ve esaretini kabullenmiş şekilde köle olarak,itaatkar olarak yaşar..
Bound:Sınırlamak,bağlı,zorundalık,hareket alanını kısıtlamak.Yani esir edilmiş kişiyi kısıtlamak,birşeylere zorunda bırakmak,sınırlamak.Hareket alanını,psikolojisini,serbestçe hareket etmesini kısıtlamak,kontrol altında tutmak,esir etmek...
Pek çok farklı Bondage çeşidi olmakla birlikte temel noktalar bunlar.Kısıtmalak,esir etmek,zorlamak,bağlamak,tutsak etmek.Hem fiziksel,hem mental,hem ruhsal esir,tutsak etmek,yönetmek,baskılamak.
Farklı ve güzel bir deneyim,itaatkar-köle kişiyi baskılamak,yönetmek,esir,köle etmek adına farklı,geniş,derin bir alan ve keyifli bir Bdsm uygulaması.Bdsm ilişkisi yaşayan kişiler arasında yaşanabilecek bir uygulama ve Bdsm aksiyonu.
Etiketler:
bondage-baskılama-zorlama-bağlama-bdsm
Humiliation:Küçük düşürme, küçük düşme, aşağılama, rezil etme, alçaltma
Humiliation;kelime anlamı: Küçük düşürme, küçük düşme, aşağılama, rezil etme, alçaltma...Kelime itibarı ve kökeni ile pek çok anlama gelen,gelebilen bir durum,olay...
Öncelikle bu durumun genel insani psikolojisinden ve yönlerinden sonrasında ise Bdsm'de ki uygulaması ve yerinden bahsedeceğim...
Hemen her insan ''aşağılanma,küçük düşürülme,utandırılma'' denince bu durumu kabul etmeyecektir.Hatta sert çıkışlar yapacak,direnecek,itiraz edecektir.Lakin insanın yaradılışında var olan duygu ve dürtülerden biri de baskılanma,utanmadır.Utanma bir duygu durumdur.''Utanma da'' acı,sevinç,ağlamak,üzülmek,neşelenmek gibi bir duygudur .Nasıl ki insanlar acı çekmek,mutsuz olmak,üzülmek istemiyorsa utanmaktan da hoşlanmaz.Fakat insanlar nasıl ki her an mutlu,keyifli,neşeli olamıyor bazen istemese de acı çekiyor,üzülüyor,mutsuz oluyorsa her ne kadar utanmak istemese de hayat içinde,ikili ilişkilerde,toplum içinde bazen ''utanma'' duygusunu fazlasıyla yaşayabiliyorlar.
Pek çok konu ve insan psikolojisinde olduğu gibi utanmakta aslında ego ile alakalı bir duygu durumdur.Egolarında ve bilinçlerinde ''utanma'' duygusunu aşmış insanlar bu durumla kolaylıkla başa çıkabilir.Örnek vermek gerekirse,bir kadın dekolte ya da mini giymekten ''utanıyorken'' bir başka kadın bunları yapmaktan ''utanmıyor'' hatta keyif alıyor olabilir.Utanma duygusu en ağır etkiyi ''kendine güvenen,pek çok şeyi aşmış,özgüveni tavan'' olan insanlarda daha büyük etki yapmaktadır..
Tarih boyunca hükümdarlar,yöneticiler,güçlü konumdaki kişiler insanlara güç gösterisi ve kişisel tatmin ve zevk için ''humiliation'' uygulamıştır..Bunlar genelde savaş,kaos,çatışma zamanlarında ön plana çıkmıştır.Halk içinde çıplak gezdirme,teşhir etme,aşağılama,alay etme,komik kıyafetlere büründürme,üstlerine pislik,içki,yemek artığı dökme-atma en bilinen ''humiliation'' yöntemlerindendir...
Utanma,ürkme duygusu insanda kan akışının değişmesi,sinirlerin uyarılması,nabzın değişmesi netincesinde adrenalin,endorfin,serotonin gibi hormonların salgılanmasını sağlar...
''Adrenalin'' :Heyecan ve korku durumunda adrenalin salgılanması artar.Kan damarlarını genişletir. Acı hissini azaltır.
''Endorfin'': Hormonun işlevi, ağrının şiddetini azaltmak ve vücuda daha az rahatsızlık vermesini sağlamak için sinirleri uyuşturmaktır.''Mutluluk hormonu'' olarak da anılır. ''Heyecan'', ağrı, egzersiz, baharatlı yiyecek tüketimi, ''seks ve orgazm'' gibi durumlarda salınımı artış gösterir.
''Serotonin'': İnsanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir hormondur.
Yani humiliation;utanma,aşağılanma,rezil etme,alçaltma durumları insanın heyecan duymasını,hormonların salgılanmasını,beynin harekete geçmesini,kan akışının değişmesini sağlar.Yani bir nevi heyecan,zevk,farklı hisler yaratır.Bilinçüstü durumda aşağılanma kötüdür,kötü hissettir,bilinçaltı durumda ise farkında olunmayan zevklerin dürtüsüdür.
Şimdi Bdsm açısından bu zevke,duruma bakalım...
Küçük düşürme ya da tezlil etme kelime anlamı olarak, karşıdakini hakir görme, onun duruşunu veya prestijini küçümseme fiilidir. Ancak, sözcüğün utanç duygusuyla da çok yakın ilgisi vardır. Küçük düşürme, insan egosunu aşağıladığı için genellikle pek hoş olmayan gibi gelen ama bunu yaşayan sub-slave kişiler tarafından keyifli bir durum olarak algılanır.
Kişinin kendini küçük düşürmesi;
Küçük düşürme bir başka kişinin varlığını gerektirmez; kişinin kendi duruşunu kabul etme ve sahte gururu reddetme şeklinde de ortaya çıkabilir.
Başkalarını küçük düşürme;
Bir kişinin başka birisi tarafından küçük düşürülmesi, ekseriyetle diğerleri üzerinde güç iddia etmenin bir yolu olarak kullanılır ve baskının bilinen bir formudur. Ancak, cinsel küçük düşürme oyunlarında partner ile önceden yapılmış bir antlaşmanın parçası tarzında, tarafların rızası ile de olabilir. Her iki durumda da sadizm ve mazoizm dürtüleri ön plandadır.
Pek çok sub-slave karakter,ruh,yapı aslında bir o kadar hayat içinde,sosyal çevrede dik duran,güçlü görünümlü kişilerdir.İş hayatında,sosyal hayatta onlar yönetir ama içlerinde yönetilme arzuları vardır.Bu bağlamda iş hayatında,sosyal hayatta güçlü,özgüvenli vb. yapıda olan biri aşağılanmayı,utandırılmayı kabul etmeyecektir,fakat bunu yaşadığı an hissettiği farkılılık hissi adeta bir alışkanlık yapar.Bir kaç kölemden örnek vereyim.
Kölem ya da itaatkarlarım ile sadece dört duvar arasında değil toplum içinde de sosyalleşiyor,hayata aktif katılıyoruz.Bar,disco,restorant,konser,davetler vb. yerlere gidiyor,katılıyoruz.Pek çok köleme bazı durumlarda Külot giydirmem,miniler giydiririm,dekolte vb.Sonrasında diyelim metro'da,bar'da eteklerini olabildiğince sıyırıp teşhir etmelerini isterim.Bakışlar,merak,teşhir hissinin verdiği utanma,baskı dürtüsü hepsini heyecanlandırır.
Mesela bir köleme şöyle birşey yaptırmıştım.Misafirlerim gelecekti arkadaşlarım,ondan öncesinde kölem banyoda sabunladı,masaj yaptı,sonrasında elbiselerimi hazırladı.Ona da külot giymemesini,sütyen takmamasını,jartiyer çorap giymesini,mini etek giymesini emrettim.Arkadaşlarım geldiğinde yemek,alkol,sohbete daldık.Kölem de bir yandan bize hizmet ediyor,hazır da bekliyordu.Arkadaşlarım ve yakın çevrem Bdsm hayatı yaşadığımı,Master olduğumu bilir.Daha sonra köleme hazır olda,köşede beklemesini emrettim.İlk kez başkalarının yanında benden emir alıyordu.Heyecanlanmıştı.Yarım saat kadar sonra ise üstünü komple çıkarmasını,sadece altında mini etek,jartiyer çoraplı ve ayakkabılarıyla kalmasını emrettim.Hemen uyguladı.Refleks olarak ve utancından başını kaldıramıyordu,ellerini arkada birleştirmesini ve o şekilde köşede,ayakta,memeleri açıkta beklemesini,bir dahaki emrime kadar durmasını emrettim.Biz arkadaşlarımla o orada yokmuş gibi sohbetimize,içmemize,eğlenmemize devam ettik.Arada göz ucuyla köleme bakıyor hal ve davranışlarını süzüyordum.Daha sonra eteğini sıyırıp arkası bize dönük şekilde öne eğilmesini ve o halde durmasını emrettim,bir yarım saat kadar da öyle durdu.Arkadaşlar gittikten sonra biz bize kalınca sordum,ne hissettin,nasıldı diye...
''Efendim çok utandım,kendimi garip hissettim,kıpkırmızı oldum,kalbim küt küt attı ama bir yandan da değişik bir haz aldım,sulandım,memelerim uyarıldı'' yorumunda bulundu..
Bdsm'de ya da hayatın içinde aslında hiçbir şey göründüğü,bilindiği gibi değil.Ego,bilinçaltı,zevkler,tabular,ezberler,dürtüler,duygular herşey bir deneyim,farklı bir deneyim,farklı bir keyif...Ön yargılar ve peşin hükümler bunları engeller.Daha esnek ve ''deneyimleyici'' olmak her zaman faydalıdır...
Blog prensesleri-Egolar-Sürrealist Ütopyalar-Çelişik yaşamlar
Blog dünyasında dikkatimi çeken birşey oldu,daha doğrusu Bdsm ya da Sex blogları açan dişilerle ilgili dikkatimi çeken birşey...Ben Bdsm blogumu açalı dört ''4'' yıl oldu..Bdsm blogundan önce de başka bir blogum vardı,yani blog dünyasıyla tanışmam yaklaşık 7 yıllık bir süreç,bu Bdsm blogunu açmam ise 4 yıllık bir süreç..Bu süreçte özellikle Bdsm ve Sex blogu açan kinky,submissive,slave,sex düşkünü vb. dişiler (genç kızlar,olgun kadınlar,sevgilisi olan,evli,bekar,dul dişiler) diyebilirim ki % 90'i salt sanal,ve salt fantazi,hayal tatmini üzerine kurulu bir blog sevdası içinde.
Yani bir sanal dünya,sanal fantazi,sanal histeri,sanal yaşam egosu.Şuna kesin olarak inanıyorum ki sex,bdsm,kinky blogları olup onca şeyi yazan dişilerden çok çok çokkk azı gerçekten onları yaşıyor.Yani tüm yazılarında sürekli bir yaşanmışlıktan,realiteden,dürüstlükten,özgüvenden,farklılıktan bahsediyorlar ama çok çokk azı gerçekten böyle.Pek çoğu adeta bir sanal fantazi dünyası yaratmış ve o dünyada yaşıyor.Blogtan bana ulaşan pek çok sub-slave ile görüştüm,buluştum,ilişki yaşadım..Amaa sadece 3 tanesinin blogu vardı,evet 3..Diğer herkes sub-slave olmak,bdsm yaşamak için görüştüğüm pek çok dişi blogu olmayan,blog yazılarımı okuyan ve mail'den bana ulaşan,blog dünyasında yer almayan kişilerdi.Bu blog üzerinden görüştüğüm,ciddi bir bdsm ilişkisi yaşadığım,uzun süre birlikte olduğum,ismi lazım değil bir dişi vardı(ismini,cismini,konumunu,durumunu,blog ismini deşifre etmeyeceğim,bende olan bende kalır).Blog dünyasında olan belki de herkesin blog ismiyle söylediğimde tanıyacağı, bildiği,yüzlerce hatta binlerce takipçisi olan biriydi.Fakat blogta yazdıkları adeta A'dan Z'ye fantaziden ibaret olan,gerçek yaşamında evli olan,bambaşka gerçeklerin ve yalanların ortaya çıktığı biriydi.
Zaman zaman görüyorum sex,bdsm blogu olan bazı dişiler.Onlarca,yüzlerce takipçisi hatta fan'ları,hayranları var.Adeta bir hayran kitlesi oluşturmuşlar.Bu egolarını ve sanal fantazilerini tatmin etmeleri açısından güzel fakat yazdıkları,söyledikleri,düşledikleri ne kadar gerçek!? Ya da gerçekte bahsettikleri sürtük,submissive,slave kişiler mi!?
Bakıyorum onları takip eden pek çok kişi ve her yazdıklarına onlarca yorum.Hatta bdsm blogu açmış,sub-slave olduğunu ilan eden bir dişiye bdsm ile alakası olmayan,salt cinselliğe dair bazı ögeler ve yazılar var diye dadanan,yazan pek çok erkek var.Bu bir ironi,bir zıtlık,bir tezat,bir iletişimsizlik,bir karmaşa bence.Bdsm ile hiçç alakası olmayan kişilere,yorumlarına,bloglarına ayırdıkları vakti bu işi gerçekten bilen,uygulayan,yaşayan kişilere ayırabilirler.Oysa kendilerince oluşturdukları sanal gerçeküstücülük ve dünyalarında uğraştıkları kişiler,durumlar çok alakasız ve zıt.
Ben pek kimseyi takip etmem,fazla yorum yazmam,fazla ilgilenmem ki son 1 yıldır kendi bloguma bile doğru dürüst birşeyler yazmıyordum.Bakıyorum mevzubahis dişilerin bloglarını günlük,saatlik,dakikalık takip eden sex düşkünü bdsm ile alakası olmayan erkekler,ya da master olduğunu söyleyip her sub-slave olduğunu söyleyen dişiye sürekli asılanlar,yazanlar...Ben ki bu blogum 4 senedir var lakin başkalarına yazdığım yorumlar toplasanız 10'u geçmez bu 4 yıllık süreçte..
4 yıllık emek,hayata-bdsm'ye dair bilgi birikim,kültür,olgunluk,yaklaşım,gerçeklik adına net ve belli olan yazılarım,yorumlarım,düşüncelerim,yaklaşımım...Lakin fikirlerime,yazılarıma dair bir yorum yok,beğeni ya da eleştiri yok.Blogum bugüne kadar ''50 bin kişi'' tarafından ziyaret edilmiş,okunmuş...50 bin kişiiiiiiiii..Lakin yapılan yorumlar 5 tane ya var ya yok! Yani herkes İZLEYİCİ,KAÇAK DÖVÜŞEN..Bakıyor,okuyor,sonra köşesine çekiliyor.Anonim olarak,isimsiz,kimliksiz yorum yapmak bile zor geliyor.Oysa ki eminim,bu 50 bin kişi içinden en az bir % 20'si birşeyler ''öğrendi,cevabını aradığı bazı soruları buldu,hayatında uyguladı,faydalandı''...Eminim bir dişi olsam yazılarıma yapılan yorumlar,gelen mailler,takipçiler eksik olmazdı..!!! Bu da toplumun ve insanların iki yüzlülüğü ve bencilliğine ayrı bir örnek......
Eminim sex blogu,bdsm blogu açan bazı dişilerin götünde,peşinde dolansam,yazılar yorumlar yapsam,egolarını tatmin etsem karşılığı cici kızlık,yağcılık ve göstermelik saygı olacaktır...Eminim birilerini düşürmek için gece gündüz bloglarında yatsam,gece gündüz yorumlar yapsam,demagoji yapsam,şov yapsam bana olan yaklaşımlar daha farklı olacaktır..!
Farklı,değişik hissettiğini,olduğunu,alabildiğine özgür olduklarını söyleyen,her arzularını,fantazilerini alabildiğine yaşadığını iddia eden bu topluluk,bu dişiler her nedense iş bu gibi şeylere gelince bir anda masum,ürkek,çekingen,mesafeli kesiliyorlar...Bana ulaşanlar,saygı,beğeni belirtenler genelde ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler''..Mail atan,düşüncelerini söyleyen,fikir beyan eden,paylaşan kişiler %95 ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler'' Hatta sert üsluplu,kadınlara yönelik bazı yazılarımı okuyup ''KOYU FEMİNİST ya da Lezbiyen olmalarına RAĞMEN'' şu şu konuda haklısın diyenler bile var...!! Feministlere,Lezbiyenlere bile bazı fikirlerimi kabul ettirip,takdir,yorum,beğeni alabiliyorumm AMA ne hikmetse aynı düşünceleri,zevkleri,felsefeyi paylaştığımız,aynı düzlemde olduğumuz ''Blog Prensesleri'' abazaların onların götlerini kaldırmasıyla ve egolarını şişirip tatmin etmesiyle fazla meşgul..!! Paylaşmak,selamlaşmak,sormak,danışmak,okudukları,beğendikleri bir yazıma-konuya yorum yapmak,tebrik etmek,saygı duymak zor geliyorrr...Oysa görüyorum ki gerek geçmişte,gerek şimdi yazılarımdan alıntı yapanlar,bir iki kelimeyi değiştirip ana fikri aynı olan konular,cümleler yazabiliyor.Hatta kimileri direkt ''komple yazılarımı,fikirlerimi alıp,modifiye edip kullanma izni istiyor'' ama bir takdir,saygı,selam,beğeni,yorum,teşekkür etmek zor geliyorrr...Kimbilir belki pek çokları fikirlerimi,ögelerimi,mantığımı beynine copy paste edip kullanıyorrrr...Ama hayatında uygulayarak ama modifiye edip kendininmiş gibi sunarakk...!İşte bu yüzdendir ki o aştım,çoştum,koptum,farklıyım,şöyleyim,böyleyim diyen ''Blog Prensesleri'' bana sahte ve sürrealist geliyor...
Ben yapı,karakter olarak dişilerin peşinde koşmayı,uğraşmayı,yalakalık yapmayı,düşürmek için sinsilik vb. yapmayı sevmeyen bir insanım..Hatta baktığımda pek çok erkek bir dişiye yükleniyor,peşinde koşuyor,iltifatlar yağdırıyorsa o dişiye selam vereceğim varsa bile vermiyorum,geri duruyorum...
Sanal dünya,blog dünyası,hayaller,fantaziler herkes tutturmuş bir yol gidiyor.Herşeyi gerçeküstü-sürrealist bir dille yazıyor,gösteriyor,sunuyor ve kendilerine yarattıkları ''sahte abaza'' kitleler ve ''hazırcı insan'' yığınlarıyla ''blog kardeşiliği,blog prensesliği,blog orospuluğu,blog riyakarlığı'' yaparak sürreal bir dünya düzleminde ilerliyorlar...Kim bilir belki bazıları gerçek hayatta yaşayamadıklarını ama yaşamak istediklerini blogta gerçekmiş gibi sunuyor,kimileri varolmayan gerçeklere kendini de inandırmış,kimileri ise saçma tiplerle uğraşmaktan aslolana,asıl konulara,kişilere odaklanamıyor...
Görünen o ki etraf riyakar ve sahte ruhlarla,hayalci ütopik dişilerle ve abaza erkeklerle dolu..Tüm bu sanal fantazi dünyasında,gerçekçi olanlar kimler anlamak zor ve çetrefilli..Lakin böyle olmasını sağlayan da kendileri...Yaa cesaretten,mantıktan,gerçeklikten,farklılıktan söz etmeyecekler ya da böyle olduklarını gerçekten belli edecekler,gerisi boş ve saçma...
Yani bir sanal dünya,sanal fantazi,sanal histeri,sanal yaşam egosu.Şuna kesin olarak inanıyorum ki sex,bdsm,kinky blogları olup onca şeyi yazan dişilerden çok çok çokkk azı gerçekten onları yaşıyor.Yani tüm yazılarında sürekli bir yaşanmışlıktan,realiteden,dürüstlükten,özgüvenden,farklılıktan bahsediyorlar ama çok çokk azı gerçekten böyle.Pek çoğu adeta bir sanal fantazi dünyası yaratmış ve o dünyada yaşıyor.Blogtan bana ulaşan pek çok sub-slave ile görüştüm,buluştum,ilişki yaşadım..Amaa sadece 3 tanesinin blogu vardı,evet 3..Diğer herkes sub-slave olmak,bdsm yaşamak için görüştüğüm pek çok dişi blogu olmayan,blog yazılarımı okuyan ve mail'den bana ulaşan,blog dünyasında yer almayan kişilerdi.Bu blog üzerinden görüştüğüm,ciddi bir bdsm ilişkisi yaşadığım,uzun süre birlikte olduğum,ismi lazım değil bir dişi vardı(ismini,cismini,konumunu,durumunu,blog ismini deşifre etmeyeceğim,bende olan bende kalır).Blog dünyasında olan belki de herkesin blog ismiyle söylediğimde tanıyacağı, bildiği,yüzlerce hatta binlerce takipçisi olan biriydi.Fakat blogta yazdıkları adeta A'dan Z'ye fantaziden ibaret olan,gerçek yaşamında evli olan,bambaşka gerçeklerin ve yalanların ortaya çıktığı biriydi.
Zaman zaman görüyorum sex,bdsm blogu olan bazı dişiler.Onlarca,yüzlerce takipçisi hatta fan'ları,hayranları var.Adeta bir hayran kitlesi oluşturmuşlar.Bu egolarını ve sanal fantazilerini tatmin etmeleri açısından güzel fakat yazdıkları,söyledikleri,düşledikleri ne kadar gerçek!? Ya da gerçekte bahsettikleri sürtük,submissive,slave kişiler mi!?
Bakıyorum onları takip eden pek çok kişi ve her yazdıklarına onlarca yorum.Hatta bdsm blogu açmış,sub-slave olduğunu ilan eden bir dişiye bdsm ile alakası olmayan,salt cinselliğe dair bazı ögeler ve yazılar var diye dadanan,yazan pek çok erkek var.Bu bir ironi,bir zıtlık,bir tezat,bir iletişimsizlik,bir karmaşa bence.Bdsm ile hiçç alakası olmayan kişilere,yorumlarına,bloglarına ayırdıkları vakti bu işi gerçekten bilen,uygulayan,yaşayan kişilere ayırabilirler.Oysa kendilerince oluşturdukları sanal gerçeküstücülük ve dünyalarında uğraştıkları kişiler,durumlar çok alakasız ve zıt.
Ben pek kimseyi takip etmem,fazla yorum yazmam,fazla ilgilenmem ki son 1 yıldır kendi bloguma bile doğru dürüst birşeyler yazmıyordum.Bakıyorum mevzubahis dişilerin bloglarını günlük,saatlik,dakikalık takip eden sex düşkünü bdsm ile alakası olmayan erkekler,ya da master olduğunu söyleyip her sub-slave olduğunu söyleyen dişiye sürekli asılanlar,yazanlar...Ben ki bu blogum 4 senedir var lakin başkalarına yazdığım yorumlar toplasanız 10'u geçmez bu 4 yıllık süreçte..
4 yıllık emek,hayata-bdsm'ye dair bilgi birikim,kültür,olgunluk,yaklaşım,gerçeklik adına net ve belli olan yazılarım,yorumlarım,düşüncelerim,yaklaşımım...Lakin fikirlerime,yazılarıma dair bir yorum yok,beğeni ya da eleştiri yok.Blogum bugüne kadar ''50 bin kişi'' tarafından ziyaret edilmiş,okunmuş...50 bin kişiiiiiiiii..Lakin yapılan yorumlar 5 tane ya var ya yok! Yani herkes İZLEYİCİ,KAÇAK DÖVÜŞEN..Bakıyor,okuyor,sonra köşesine çekiliyor.Anonim olarak,isimsiz,kimliksiz yorum yapmak bile zor geliyor.Oysa ki eminim,bu 50 bin kişi içinden en az bir % 20'si birşeyler ''öğrendi,cevabını aradığı bazı soruları buldu,hayatında uyguladı,faydalandı''...Eminim bir dişi olsam yazılarıma yapılan yorumlar,gelen mailler,takipçiler eksik olmazdı..!!! Bu da toplumun ve insanların iki yüzlülüğü ve bencilliğine ayrı bir örnek......
Eminim sex blogu,bdsm blogu açan bazı dişilerin götünde,peşinde dolansam,yazılar yorumlar yapsam,egolarını tatmin etsem karşılığı cici kızlık,yağcılık ve göstermelik saygı olacaktır...Eminim birilerini düşürmek için gece gündüz bloglarında yatsam,gece gündüz yorumlar yapsam,demagoji yapsam,şov yapsam bana olan yaklaşımlar daha farklı olacaktır..!
Farklı,değişik hissettiğini,olduğunu,alabildiğine özgür olduklarını söyleyen,her arzularını,fantazilerini alabildiğine yaşadığını iddia eden bu topluluk,bu dişiler her nedense iş bu gibi şeylere gelince bir anda masum,ürkek,çekingen,mesafeli kesiliyorlar...Bana ulaşanlar,saygı,beğeni belirtenler genelde ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler''..Mail atan,düşüncelerini söyleyen,fikir beyan eden,paylaşan kişiler %95 ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler'' Hatta sert üsluplu,kadınlara yönelik bazı yazılarımı okuyup ''KOYU FEMİNİST ya da Lezbiyen olmalarına RAĞMEN'' şu şu konuda haklısın diyenler bile var...!! Feministlere,Lezbiyenlere bile bazı fikirlerimi kabul ettirip,takdir,yorum,beğeni alabiliyorumm AMA ne hikmetse aynı düşünceleri,zevkleri,felsefeyi paylaştığımız,aynı düzlemde olduğumuz ''Blog Prensesleri'' abazaların onların götlerini kaldırmasıyla ve egolarını şişirip tatmin etmesiyle fazla meşgul..!! Paylaşmak,selamlaşmak,sormak,danışmak,okudukları,beğendikleri bir yazıma-konuya yorum yapmak,tebrik etmek,saygı duymak zor geliyorrr...Oysa görüyorum ki gerek geçmişte,gerek şimdi yazılarımdan alıntı yapanlar,bir iki kelimeyi değiştirip ana fikri aynı olan konular,cümleler yazabiliyor.Hatta kimileri direkt ''komple yazılarımı,fikirlerimi alıp,modifiye edip kullanma izni istiyor'' ama bir takdir,saygı,selam,beğeni,yorum,teşekkür etmek zor geliyorrr...Kimbilir belki pek çokları fikirlerimi,ögelerimi,mantığımı beynine copy paste edip kullanıyorrrr...Ama hayatında uygulayarak ama modifiye edip kendininmiş gibi sunarakk...!İşte bu yüzdendir ki o aştım,çoştum,koptum,farklıyım,şöyleyim,böyleyim diyen ''Blog Prensesleri'' bana sahte ve sürrealist geliyor...
Ben yapı,karakter olarak dişilerin peşinde koşmayı,uğraşmayı,yalakalık yapmayı,düşürmek için sinsilik vb. yapmayı sevmeyen bir insanım..Hatta baktığımda pek çok erkek bir dişiye yükleniyor,peşinde koşuyor,iltifatlar yağdırıyorsa o dişiye selam vereceğim varsa bile vermiyorum,geri duruyorum...
Sanal dünya,blog dünyası,hayaller,fantaziler herkes tutturmuş bir yol gidiyor.Herşeyi gerçeküstü-sürrealist bir dille yazıyor,gösteriyor,sunuyor ve kendilerine yarattıkları ''sahte abaza'' kitleler ve ''hazırcı insan'' yığınlarıyla ''blog kardeşiliği,blog prensesliği,blog orospuluğu,blog riyakarlığı'' yaparak sürreal bir dünya düzleminde ilerliyorlar...Kim bilir belki bazıları gerçek hayatta yaşayamadıklarını ama yaşamak istediklerini blogta gerçekmiş gibi sunuyor,kimileri varolmayan gerçeklere kendini de inandırmış,kimileri ise saçma tiplerle uğraşmaktan aslolana,asıl konulara,kişilere odaklanamıyor...
Görünen o ki etraf riyakar ve sahte ruhlarla,hayalci ütopik dişilerle ve abaza erkeklerle dolu..Tüm bu sanal fantazi dünyasında,gerçekçi olanlar kimler anlamak zor ve çetrefilli..Lakin böyle olmasını sağlayan da kendileri...Yaa cesaretten,mantıktan,gerçeklikten,farklılıktan söz etmeyecekler ya da böyle olduklarını gerçekten belli edecekler,gerisi boş ve saçma...
Etiketler:
blog-prenses-sahte-şımarık-fake
24 Nisan 2013 Çarşamba
Orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma...
Orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma, zilli.. Biraz şöyle oldu gibi, en ağır olandan en hafif olana doğru bir sıralama gibi...Orospu ağır, zilli hafif ve tatlı. Neden? Ağır ya da hafif, hakaret ya da iltifat! Kime göre, neye göre, nasıl, neden? Bunları belirleyen kim, kimler?
Genel kanı ve bilinen şudur; Orospuluk ''kendini, bedenini para, parayla satan kişilere'' orospu denir. Yani bir meslek türüdür aslında. Hatta şöyle bir deyim vardır ''orospuluk dünya'nın en eski mesleğidir'' diye...
Bakınız bir açıdan bakınca bu bir meslek, bir açıdan bakınca hakaret, bir açından bakınca zevk.. Kimin ne açıdan, nasıl baktığına bağlı da diyebiliriz. Pekii bu bir meslek olduğuna göre neden küçümseme ya da hakaret olarak kullanılıyor! Yani doktorluk, mühendislikte bir meslek lakin birine kızdığımızda ''doktorrrr'' ya da '' seni doktorrrr'' demiyoruz değil mi!? Amaa birine kızdığımızda ''orospuuu'' ya da ''seni orospuuuuu'' diyoruz..! ?
Bu meslek türü beğenilmeyebilir, ama bunun bir aşağılama, tüü kaka unsuru olarak görülmesi manasız ve komik. Bu mantıkla bakacak olursak doktorluk güzel bir meslek, hayat kurtarıyor, saygın bir iş, ama orospuluk kötü, tüü kaka, rezil bir iş..Eee doktor hayat kurtarıyorsa orospu'da hayat veriyor! Bedene, ruha, kalbe hayat veriyor, rahatlatıyor. Nasıl ki bir yerimiz ağrıyınca doktora gidip tedavi oluyorsak, bir yerimiz kalkınca da bir orospuya gidip rahatlamıyor mu insanlar? Bu mantıkla bakınca her ikisi de can veriyor, şifa veriyor... Fakat biri saygın bir meslek diğeri rezil!! İşte bu da yine toplumun, insanların iki yüzlülüğü ve paradoksal saçmalıklarından biri..
Buraya kadar orospuluk normal, bir meslek dalı, bir seçim ya da zorla şartlardan dolayı yapılan bir meslek türü, bu anlamda hakaret olarak algılamak saçma.
Fakat diğer yandan orospuluk şöyle de algılanıyor. Bir ilişkisi varken aynı anda başkalarıyla da olan, ilişkide olduğu kişiyi aldatan ya da karakter ve yapı olarak zayıf, bozuk, sinsi kişilere de orospu diyoruz. İşte bu anlamıyla bizi en çok rahatsız eden şey..
Dişiler doğaları, yaradılışları gereği güzel giyinmek, sexy olmak, süslenmek, kendini beğendirmek ister. Hepimiz güzel, alımlı, bakımlı, süslü dişiler isteriz ama bunu sadece bize sunmalarını bekleriz. Oysa dişiler yapıları, doğaları gereği bir beğeni, albeni, güzellik, süs sembolüdür. İşte bu yüzden dişilere ''sadece'' bana süslenecek, güzel giyineceksin demek onların doğasını, yapısını görmezden gelmek, baskılamak demektir. Kimi dişiler mini, dekolte ile kendini dişi, güzel, sexy hisseder kimileri daha kapalı ama hatlarını belli eden kıyafetlerle ya da süslerle, takılarla. Neticede her dişi kendini göstermek, beğenilmek, sunmak, arzulanmak ister.
Bu açıdan bakınca bir dişinin giyim, kuşam, bakım, güzellik anlamında orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma olması bir sorun değildir, tam tersine yaradılışlarının bir gereğidir ve her dişinin içinde ''ama az ama çok'' sürtüklük vardır. Bunu baskılamaya kalktığınız an tıpkı insana dair pek çok dürtüde olduğu gibi, o dişiyi de soğutmuş ve özünden koparmış olursunuz. Evet sürtüklük her dişinin içinde, az çok olan bir yapıdır ve bunu en güzel, olgun, keyifli, bilinçli haliyle sunan her dişi keyifli bir orospu, zevkli bir sürtük, albenili bir yosmadır.
Baskılamak sorunları büyütür, o dişi içten içe bunu ister. Yaşamak, sergilemek, sunmak, hissetmek, beğenilmek. Yaşayamadığı anda ise alternatif erkeklere, durumlara, çözümlere yönelir. İşte o an pek çok erkeğin dediği ''seni orospu böyle giyinme demedim mi, seni orospuuuu başkalarıyla yatıyorsun hee'' durumu ortaya çıkar.. Oysa o orospu dediğiniz dişiyi, özünde, yaradılışında olan ''orospuluğunu'' yaşamasına izin vermediğiniz için sizlerin ''aşağılama anlamındaki orospu'' dediği şeye dönüşür.. Aslında herkes bunu kabullense orospuyu hakaret değil keyifli, güzel anlamda kullansanız ve yaşasanız, sonrasında kızıp ''seni orospuuuu'' demek yerine, keyfini çıkarır ve seni ''cici tatlı orospu'' dersiniz. Böylece dişiniz orospuluğunu başkalarına sunmak yerine size sunar, kendi keyfinizi kendiniz baltalıyorsunuz farkında olmadan. Gerçekliği kabullenin ve keyfini çıkarın, ya da hayat boyu istim üstünde tedirgin yaşayın...
Genel kanı ve bilinen şudur; Orospuluk ''kendini, bedenini para, parayla satan kişilere'' orospu denir. Yani bir meslek türüdür aslında. Hatta şöyle bir deyim vardır ''orospuluk dünya'nın en eski mesleğidir'' diye...
Bakınız bir açıdan bakınca bu bir meslek, bir açıdan bakınca hakaret, bir açından bakınca zevk.. Kimin ne açıdan, nasıl baktığına bağlı da diyebiliriz. Pekii bu bir meslek olduğuna göre neden küçümseme ya da hakaret olarak kullanılıyor! Yani doktorluk, mühendislikte bir meslek lakin birine kızdığımızda ''doktorrrr'' ya da '' seni doktorrrr'' demiyoruz değil mi!? Amaa birine kızdığımızda ''orospuuu'' ya da ''seni orospuuuuu'' diyoruz..! ?
Bu meslek türü beğenilmeyebilir, ama bunun bir aşağılama, tüü kaka unsuru olarak görülmesi manasız ve komik. Bu mantıkla bakacak olursak doktorluk güzel bir meslek, hayat kurtarıyor, saygın bir iş, ama orospuluk kötü, tüü kaka, rezil bir iş..Eee doktor hayat kurtarıyorsa orospu'da hayat veriyor! Bedene, ruha, kalbe hayat veriyor, rahatlatıyor. Nasıl ki bir yerimiz ağrıyınca doktora gidip tedavi oluyorsak, bir yerimiz kalkınca da bir orospuya gidip rahatlamıyor mu insanlar? Bu mantıkla bakınca her ikisi de can veriyor, şifa veriyor... Fakat biri saygın bir meslek diğeri rezil!! İşte bu da yine toplumun, insanların iki yüzlülüğü ve paradoksal saçmalıklarından biri..
Buraya kadar orospuluk normal, bir meslek dalı, bir seçim ya da zorla şartlardan dolayı yapılan bir meslek türü, bu anlamda hakaret olarak algılamak saçma.
Fakat diğer yandan orospuluk şöyle de algılanıyor. Bir ilişkisi varken aynı anda başkalarıyla da olan, ilişkide olduğu kişiyi aldatan ya da karakter ve yapı olarak zayıf, bozuk, sinsi kişilere de orospu diyoruz. İşte bu anlamıyla bizi en çok rahatsız eden şey..
Dişiler doğaları, yaradılışları gereği güzel giyinmek, sexy olmak, süslenmek, kendini beğendirmek ister. Hepimiz güzel, alımlı, bakımlı, süslü dişiler isteriz ama bunu sadece bize sunmalarını bekleriz. Oysa dişiler yapıları, doğaları gereği bir beğeni, albeni, güzellik, süs sembolüdür. İşte bu yüzden dişilere ''sadece'' bana süslenecek, güzel giyineceksin demek onların doğasını, yapısını görmezden gelmek, baskılamak demektir. Kimi dişiler mini, dekolte ile kendini dişi, güzel, sexy hisseder kimileri daha kapalı ama hatlarını belli eden kıyafetlerle ya da süslerle, takılarla. Neticede her dişi kendini göstermek, beğenilmek, sunmak, arzulanmak ister.
Bu açıdan bakınca bir dişinin giyim, kuşam, bakım, güzellik anlamında orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma olması bir sorun değildir, tam tersine yaradılışlarının bir gereğidir ve her dişinin içinde ''ama az ama çok'' sürtüklük vardır. Bunu baskılamaya kalktığınız an tıpkı insana dair pek çok dürtüde olduğu gibi, o dişiyi de soğutmuş ve özünden koparmış olursunuz. Evet sürtüklük her dişinin içinde, az çok olan bir yapıdır ve bunu en güzel, olgun, keyifli, bilinçli haliyle sunan her dişi keyifli bir orospu, zevkli bir sürtük, albenili bir yosmadır.
Baskılamak sorunları büyütür, o dişi içten içe bunu ister. Yaşamak, sergilemek, sunmak, hissetmek, beğenilmek. Yaşayamadığı anda ise alternatif erkeklere, durumlara, çözümlere yönelir. İşte o an pek çok erkeğin dediği ''seni orospu böyle giyinme demedim mi, seni orospuuuu başkalarıyla yatıyorsun hee'' durumu ortaya çıkar.. Oysa o orospu dediğiniz dişiyi, özünde, yaradılışında olan ''orospuluğunu'' yaşamasına izin vermediğiniz için sizlerin ''aşağılama anlamındaki orospu'' dediği şeye dönüşür.. Aslında herkes bunu kabullense orospuyu hakaret değil keyifli, güzel anlamda kullansanız ve yaşasanız, sonrasında kızıp ''seni orospuuuu'' demek yerine, keyfini çıkarır ve seni ''cici tatlı orospu'' dersiniz. Böylece dişiniz orospuluğunu başkalarına sunmak yerine size sunar, kendi keyfinizi kendiniz baltalıyorsunuz farkında olmadan. Gerçekliği kabullenin ve keyfini çıkarın, ya da hayat boyu istim üstünde tedirgin yaşayın...
Gerçek Özgürleşme-Farkındalık
Özgürlük hemen herkesin olmazsa olmazıdır.Hayatlarımız çoğu zaman özgürlük elde etme çabasıyla geçer.Aslında pek özgür değilizdir.Belli yaşa gelene kadar ailemize,okul hayatında öğretmen ya da müdürlerimize,iş hayatında yönetici,patron,işverenlere bağlıyızdır.Ailemizin istedikleri emirdir,öğretmenlerimizin söyledikleri yapılmalıdır,işveren ya da yöneticilerimizin beklentileri,emirleri,istekleri vardır,yapılmazsa uyarılır yine yapılmazsa işimizden oluruz.Yanii hayatlarımız adeta baştan sonra bir emirler,yönetilme,birilerine gayriresmi bir bağlılıkla geçer.Eskiden Roma ve Yunan dönemlerinde kölelik bariz ve netti.Hatta kanunlarla belirlenmiş ve devletin kesin çizgilerle koyduğu kural,ritüel ve kanunlarla destekleniyordu.O dönemlerde aile,iş hayatı,kariyer gibi kavramlar günümüz gibi değildi elbette.Bir çocuk ailesinin izni olmadan aile'den alınabiliyor hizmet ya da kölelik için eğitilebiliyordu,ya da asker olması için aile'den zorla alınıp eğitilip asker yapılabiliyordu.Meslekler belliydi.Asker,doktor,filozof,siyasetçi,tüccar,mimar,sanatçı,esnaf..Yani günümüzdeki gibi yüzlerce meslek,yüzlerce iş alanı-dalı yoktu,herşey belliydi.Döneme bağlı olarak tarım,çiftçilikle uğraşanlar olmakla birlikte o dönemlerde tarım,çiftçilik bariz ve üst düzeyde değildi.İşte bu meslekleri icra edenler hariç hemen herkes bu meslek ve konumlara sahip insanlara hizmetçilik,kölelik,çalışan olarak hayatını sürdürüyordu.Yani aslında o dönemki işverenler aynı zamanda çalışanların,hizmetkarların,kölelerin yani hemen herkesin sahibi,efendisi idi..
Günümüzde de durum çok farklı değil,şöyle ki.Meslekler,meslek alanları çeşitli olmakla birlikte aslında yine birilerinin çalışanı,hizmetkarı,kölesi olarak sürdürüyor hayatlarını insanlar.Görünürde günümüzde kanunlar önünde herkeş eşit ve özgür,fakat maddiyat ve konumlar insanları birilerinin ''zoraki'' ''gayriresmi'' kölesi haline getiriyor.Yani kısaca buna ''modern-çağdaş'' kölelik diyebiliriz.Hal böyleyken ne kadar özgür olduğumuz ya da özgür olunduğu-yaşandığı iddia edilebilir!?
Dünyanın çok büyük bir dilimi aslında özgür görünümlü köle olarak hayatını sürdürmekte.Evet belki şartlar,hayat,yaşamak için yapılması gereken zorunluluklar var fakat bu ''gerçekten özgür'' olunmadığı gerçeğini değiştirmiyor.Adına ne derseniz deyin, günümüzde yaşanan durum aslında bir ''modern kölelik''.
İşte bu durumlardan hareketle ironi,paradoks olarak bakabileceğimiz durumdur Bdsm..Yani itaatkar,köle ruhlu,yapıda kişiler sanıldığının aksine ''köle,bağlı'' olmuyor,tam tersine aslında gerçek özgürleşmeyi kendilerini bir güce,oturaklı bir kalıba,olgun bir ruha teslim ederek yaşıyorlar.Çünkü zaten hayatları birilerine gayriresmi köle olmakla ve istemedikleri pek çok şeyi yapmakla geçiyor,oysa Bdsm'de Efendisine kendini adayan,itaat eden bir ruh,beden o çatı altında normalde yapmayacağı,yaşayamayacağı herşeyi yaşıyor,ve gerçek özgürleşmeyi kurallara,işverene,paraya,tabulara,çizgilere,ayıplara,günahlara bağlı olmadan yaşıyor...
Herşey ''kabullenmekle'' başlar.Kabullenilmemiş bir hayat ve gerçekler insanı sürüncemeye,bilinmeze,zorlanmaya iter.Kabullenilmiş bir ruh,istekler,karakter ve ''farkındalık'' herşeyin temelidir.Böylece ''kabullenmiş ve farkında'' olan bir ruh,bir birey kendinin ne olduğunu bilerek ve ne yaşaması gerektiğini bilerek ''gerçek özgürleşmeye'' doğru yelken açar.İnkarlar,ön yargılar,sürünceme,kabullenmeme,ötekileştirme,kaçışlar sadece herşeyi daha da altüst eder ve mecvut şartların da etkisiyle (hayat,maddiyat,çevre) iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerçek bir güce,ruha,olgunluğa,netliğe teslimiyet,gerçek özgürleşmeye giden kapıyı aralamaktır.Yapılması gereken ''kabullenmek,farkında olmak'' ve anahtarı doğru zamanda doğru kapıyla eşleştirmektir.
Günümüzde de durum çok farklı değil,şöyle ki.Meslekler,meslek alanları çeşitli olmakla birlikte aslında yine birilerinin çalışanı,hizmetkarı,kölesi olarak sürdürüyor hayatlarını insanlar.Görünürde günümüzde kanunlar önünde herkeş eşit ve özgür,fakat maddiyat ve konumlar insanları birilerinin ''zoraki'' ''gayriresmi'' kölesi haline getiriyor.Yani kısaca buna ''modern-çağdaş'' kölelik diyebiliriz.Hal böyleyken ne kadar özgür olduğumuz ya da özgür olunduğu-yaşandığı iddia edilebilir!?
Dünyanın çok büyük bir dilimi aslında özgür görünümlü köle olarak hayatını sürdürmekte.Evet belki şartlar,hayat,yaşamak için yapılması gereken zorunluluklar var fakat bu ''gerçekten özgür'' olunmadığı gerçeğini değiştirmiyor.Adına ne derseniz deyin, günümüzde yaşanan durum aslında bir ''modern kölelik''.
İşte bu durumlardan hareketle ironi,paradoks olarak bakabileceğimiz durumdur Bdsm..Yani itaatkar,köle ruhlu,yapıda kişiler sanıldığının aksine ''köle,bağlı'' olmuyor,tam tersine aslında gerçek özgürleşmeyi kendilerini bir güce,oturaklı bir kalıba,olgun bir ruha teslim ederek yaşıyorlar.Çünkü zaten hayatları birilerine gayriresmi köle olmakla ve istemedikleri pek çok şeyi yapmakla geçiyor,oysa Bdsm'de Efendisine kendini adayan,itaat eden bir ruh,beden o çatı altında normalde yapmayacağı,yaşayamayacağı herşeyi yaşıyor,ve gerçek özgürleşmeyi kurallara,işverene,paraya,tabulara,çizgilere,ayıplara,günahlara bağlı olmadan yaşıyor...
Herşey ''kabullenmekle'' başlar.Kabullenilmemiş bir hayat ve gerçekler insanı sürüncemeye,bilinmeze,zorlanmaya iter.Kabullenilmiş bir ruh,istekler,karakter ve ''farkındalık'' herşeyin temelidir.Böylece ''kabullenmiş ve farkında'' olan bir ruh,bir birey kendinin ne olduğunu bilerek ve ne yaşaması gerektiğini bilerek ''gerçek özgürleşmeye'' doğru yelken açar.İnkarlar,ön yargılar,sürünceme,kabullenmeme,ötekileştirme,kaçışlar sadece herşeyi daha da altüst eder ve mecvut şartların da etkisiyle (hayat,maddiyat,çevre) iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerçek bir güce,ruha,olgunluğa,netliğe teslimiyet,gerçek özgürleşmeye giden kapıyı aralamaktır.Yapılması gereken ''kabullenmek,farkında olmak'' ve anahtarı doğru zamanda doğru kapıyla eşleştirmektir.
Etiketler:
özgür-özrügleşme-farkındalık
Kaydol:
Yorumlar (Atom)










.jpg)




