Özgürlük hemen herkesin olmazsa olmazıdır.Hayatlarımız çoğu zaman özgürlük elde etme çabasıyla geçer.Aslında pek özgür değilizdir.Belli yaşa gelene kadar ailemize,okul hayatında öğretmen ya da müdürlerimize,iş hayatında yönetici,patron,işverenlere bağlıyızdır.Ailemizin istedikleri emirdir,öğretmenlerimizin söyledikleri yapılmalıdır,işveren ya da yöneticilerimizin beklentileri,emirleri,istekleri vardır,yapılmazsa uyarılır yine yapılmazsa işimizden oluruz.Yanii hayatlarımız adeta baştan sonra bir emirler,yönetilme,birilerine gayriresmi bir bağlılıkla geçer.Eskiden Roma ve Yunan dönemlerinde kölelik bariz ve netti.Hatta kanunlarla belirlenmiş ve devletin kesin çizgilerle koyduğu kural,ritüel ve kanunlarla destekleniyordu.O dönemlerde aile,iş hayatı,kariyer gibi kavramlar günümüz gibi değildi elbette.Bir çocuk ailesinin izni olmadan aile'den alınabiliyor hizmet ya da kölelik için eğitilebiliyordu,ya da asker olması için aile'den zorla alınıp eğitilip asker yapılabiliyordu.Meslekler belliydi.Asker,doktor,filozof,siyasetçi,tüccar,mimar,sanatçı,esnaf..Yani günümüzdeki gibi yüzlerce meslek,yüzlerce iş alanı-dalı yoktu,herşey belliydi.Döneme bağlı olarak tarım,çiftçilikle uğraşanlar olmakla birlikte o dönemlerde tarım,çiftçilik bariz ve üst düzeyde değildi.İşte bu meslekleri icra edenler hariç hemen herkes bu meslek ve konumlara sahip insanlara hizmetçilik,kölelik,çalışan olarak hayatını sürdürüyordu.Yani aslında o dönemki işverenler aynı zamanda çalışanların,hizmetkarların,kölelerin yani hemen herkesin sahibi,efendisi idi..
Günümüzde de durum çok farklı değil,şöyle ki.Meslekler,meslek alanları çeşitli olmakla birlikte aslında yine birilerinin çalışanı,hizmetkarı,kölesi olarak sürdürüyor hayatlarını insanlar.Görünürde günümüzde kanunlar önünde herkeş eşit ve özgür,fakat maddiyat ve konumlar insanları birilerinin ''zoraki'' ''gayriresmi'' kölesi haline getiriyor.Yani kısaca buna ''modern-çağdaş'' kölelik diyebiliriz.Hal böyleyken ne kadar özgür olduğumuz ya da özgür olunduğu-yaşandığı iddia edilebilir!?
Dünyanın çok büyük bir dilimi aslında özgür görünümlü köle olarak hayatını sürdürmekte.Evet belki şartlar,hayat,yaşamak için yapılması gereken zorunluluklar var fakat bu ''gerçekten özgür'' olunmadığı gerçeğini değiştirmiyor.Adına ne derseniz deyin, günümüzde yaşanan durum aslında bir ''modern kölelik''.
İşte bu durumlardan hareketle ironi,paradoks olarak bakabileceğimiz durumdur Bdsm..Yani itaatkar,köle ruhlu,yapıda kişiler sanıldığının aksine ''köle,bağlı'' olmuyor,tam tersine aslında gerçek özgürleşmeyi kendilerini bir güce,oturaklı bir kalıba,olgun bir ruha teslim ederek yaşıyorlar.Çünkü zaten hayatları birilerine gayriresmi köle olmakla ve istemedikleri pek çok şeyi yapmakla geçiyor,oysa Bdsm'de Efendisine kendini adayan,itaat eden bir ruh,beden o çatı altında normalde yapmayacağı,yaşayamayacağı herşeyi yaşıyor,ve gerçek özgürleşmeyi kurallara,işverene,paraya,tabulara,çizgilere,ayıplara,günahlara bağlı olmadan yaşıyor...
Herşey ''kabullenmekle'' başlar.Kabullenilmemiş bir hayat ve gerçekler insanı sürüncemeye,bilinmeze,zorlanmaya iter.Kabullenilmiş bir ruh,istekler,karakter ve ''farkındalık'' herşeyin temelidir.Böylece ''kabullenmiş ve farkında'' olan bir ruh,bir birey kendinin ne olduğunu bilerek ve ne yaşaması gerektiğini bilerek ''gerçek özgürleşmeye'' doğru yelken açar.İnkarlar,ön yargılar,sürünceme,kabullenmeme,ötekileştirme,kaçışlar sadece herşeyi daha da altüst eder ve mecvut şartların da etkisiyle (hayat,maddiyat,çevre) iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerçek bir güce,ruha,olgunluğa,netliğe teslimiyet,gerçek özgürleşmeye giden kapıyı aralamaktır.Yapılması gereken ''kabullenmek,farkında olmak'' ve anahtarı doğru zamanda doğru kapıyla eşleştirmektir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder