Yurtiçi,yurtdışı sayısız Bdsm deneyimi yaşamış,felsefesini reel anlamda yaşayan bir Efendi-Master'ım.Gerçek köle ve itaatkarlarla ilgileniyorum.Bdsm'yi bilen,felsefesini yaşayan bilgi bikirimleri,deneyimleri olan felsefe ve çeşitli kitaplardan yararlanmış,birçok reel deneyimler edinmiş,işin psikolojik,bedensel ve diğer tüm boyutlarına hakim bir Master'ım.Kendini itaatkar-köle hissedenler,ruhunda bu hisleri taşıyanlar ya da köle adayları benimle iletişime geçebilir. ''Master RuA.''
28 Nisan 2013 Pazar
27 Nisan 2013 Cumartesi
Vayy bee...
Dört gündür ''72'' tane mail geldi...Hala ara ara gelmeye devam ediyor saymayı bıraktım artık,ağırlıklı olarak da erkeklerden mail geliyor.Küfür edenler,insanları ahlaksızlığa yönelttiğimi söyleyenler,insanlara ve kadınlara kötü örnek olduğumu söyleyenler,toplum ahlak ve kültürünü zedelediğimi söyleyenler,bu ülkeden bu kadar şikayet ediyorsam,çekip gitmemi isteyenler...Kadınları rahat,açık,dekolte giyinmeye teşvik ettiğimi,kevaşeliğe sürtüklüğe teşvik ettiğimi,kadınları Bdsm,cinsellik ve diğer fantazileri yaşamaya,bu konularda özgür seçimler yapmaya teşvik edip kötü örnek oluşturduğumu söylüyorlar.Gelen mail'lerin çok az bir kısmı Bdsm'ye dair.Onlar da üslubumdan ve tarzımdan şikayetçi...
Tüm bu eleştiriler gösteriyor ki ''bu toplumun riyakar,bencil,inkarcı,tabularla yaşayan,sinsi'' yaşadığını belirten yorumlarımın ne denli haklı ve doğru olduğunu adeta ispatlıyor.Beni haklı çıkardıkları için beni eleştirip,mail yağmuruna tutan,hatta abartıp ülkeden gitmemi isteyen zihniyetlere,kişiliklere,eziklere çoookkk teşekkürler..! Bu durum mücadeleme,doğru bildiklerimi söylemeye,inandıklarımdan taviz vermemeye ve daha büyük bir azimle yazmaya,söylemeye,uygulamaya itiyor,güç veriyor...
Dün gece ki;
Dia Zerva:Gerçek adı Julie Blair,Women's extreme wrestling organizasyonlarında şovlara çıkan,Bdsm filmlerinde aktris,özel hayatında da slave olan bir kadın.Bir kaç yıl önce yurt dışında bulunduğum dönemde 6 ay kölemdi...Hatta bağlı bulunduğu şirketle bazı Bdsm ve film projelerinde çalıştım (filmlerde oynamadım,kamera arkası işlerde bazı projelerde yer aldım.) Kendisi gerek özel hayatında bir slave gerekse pek çok bdsm filminde slave rolünde oynayan bir kadın.Bazı filmlerinde switch,bazılarında mistress rolünde,fakat özel hayatında gerçek bir slave...Yaklaşık 6-7 ay kadar Master-Slave ilişkimiz oldu.Sonra işlerimden dolayı ve yer değişikliğinden dolayı noktaladık ilişkiyi,hala arada haberleşir,konuşuruz...
Aria Giovanni:ABD'li çıplak model ve aktrist.Penthouse dergisinin (penthouse playboy dergisinin en büyük rakibidir) eylül 2000 sayısının kapak kızı.Fotoğraf modelliği yaptığı sırada çeşitli televizyon gösterilerinde de yer almıştır.İş yaşamında 20 pornografik yapımda oynamıştır.
Babası İtalyan-Yugoslav kökenliydi,annesiyse Fransız,Alman,İrlandalı ve yerli amerikan asıllarına sahipti.(bu kısımlar wikipedia'da onun hayatına dair kısımlardan alıntı az çok kim olduğunu anlamanız için.)Şimdi benimle ilgili olan kısmına geleceğim.
Bir buçuk yıl önce yurtdışında çalıştığım bir projede tanıştık.Edilgen,slave ruh yapısını keşfettim ve konuya girdim ufaktan.Bdsm hayatı yaşadığını,özel hayatında bir slave olduğunu söyledi.Laf lafı açtık derken yemek,görüşme,takılma ve sonrasında kölem oldu.Macaristan,İtalya,Fransa pek çok yeri geziyordu fotoğraf çekimleri,Bdsm çekimleri,modellik çekimleri için.Dokuz ay kadar Master-Slave ilişki yaşadık,en son Tayland'a çekim ve iş için gitti,gelecek hayatındaki projeler için sağlam bir iş aldı,benimde o dönemde başka işlerimden dolayı pek sağlıklı bir ilişki yürümeyeceğinden yollarımızı ayırdık.Hala görüşür,konuşuruz..
X kadın: Bu kişinin ismini diğer ikisi gibi vermeyeceğim,nedenini birazdan anlayacaksınız.Tanınan yabancı müzisyen bir kadın.Yine bir iş ortamında tanıştık.3 aydır Slave eğitimi veriyorum o'na...Tamamen sıfırdan başladı,şu an geldiği nokta keyif verici ve tatmin edici.Hızlı ve çabuk öğreniyor,onunla bir ilişkimiz yok sadece eğitiyorum ve öğretiyorum,bunun dışında iyi arkadaşız ve fırsat oldukça görüşüyoruz.
Bu üç kadını neden anlattım!?Neden bu örnekleri verdim,bu olayları neden aktardım!?
Çünkü bu ülkedeki iki yüzlü,sinsi,korkak insanların saçmalıkları,eleştirileri,saçma kişilerle,Bdsm yaşadıklarını zannetmeleri,üslubumu sert,farklı,abartı bulmaları komik ve can sıkıcı.Çünküüü sözde ''ahlak ve toplum kurallarını'' zedelediğimi,kadınları çıplaklığa,Bdsm'ye,teşhire,ahlaksızlığa,özgür cinselliğe ve seçim yapmaya teşvik ettiğimi söyleyip beni afaroz edenler,küfür edenler,ülkeden gitmemi isteyenler...Siz sinsi,korkak,riyakarlar sürüsü saçmalıklarla,sinsilikle,korkaklıkla,bitmeyen eleştiri ve yalnızlıklarınızla,hayallerinizle yaşarken dürüst ve net olmayı ''kelime oyunu zannederken'',gerçekliği yaşamak yerine sürrealist hayatlarınızda egolarınızı şişirirken,kendiniz her türlü pisliği,riyakarlağı yapıp başkalarını sürekli eleştirip ahlaksız,kötü olmakla suçlarken,kendi yitikliğinizi görmezden gelirken,3-5 ''komik,sıradan'' aksiyonu devasa,müthiş deneyimlermiş gibi sunarken ''ben'' hayal dahi edemediklerinizi yaşadım,yaşıyorum..Sizler emeklerken,öğrenmeye çalışırken beennn öğretiyordum...! Sizler ''vanilla,newbie,hayal ürünü'' tadında ilişkiler yaşarken ben herşeyi aşmış,çözmüş,kitlelere,dünyaya mal olmuş kişilerle,kadınlarla gerçekliği yaşıyordum...! Sizler bir kadını,köle adayını,köleyi ''nasıl düşürsem de becersem,kullansam,çıkar sağlasam'' diye düşünüp büklüm büklüm olurken ben kadınların yüzlerine gerçekliği söylüyor,konuşuyor,düşünüyor,yorumluyor yaşıyor ve yaşatıyordum...! Sizler ''kadın bedeni nedir,çıplaklık nasıldır'' diye ağzınız açık bakıyorken 17 yaşımda striptiz seyretmiş,18 yaşında ilk grup sexini yapmış yine 18 yaşında ilk Bdsm deneyimini yaşamış çıplaklığı,cinselliği aşalı yıllar olmuş ve sindirmiş halde yaşıyorum....Sizler tüm ''sinsiliklerinizle,korkularınızla,sahteliklerinizle'' yaşıyorkennn ben kendimi bilerek,ne olduğumu kabullenip,farkında olarak sizlerin hayal bile edemeyeceği mecralarda tecrübeler kazanıp,yaşayıp bu noktalara geldim..
Şimdiiiiiii ne dediğiniz,ne düşündüğünüz,ne yaşadığınız,ne olduğunuz beni zerre kadar ilgilendirmiyor...İlgilendirmeyecekte..Bana eleştirinin ötesinde olan afaroz etme,saldırma tarzındaki yaklaşımlarınız,beni anlamayışınız sizin ezikliğiniz.Bu tür yaklaşımlarınız beni doğru bildiklerimden,düşündüklerimden alıkoyamayacak.Sizler hayal ededurun,çocukça oyunlarla oyalanın,ben gerçekliğin tadını çıkarmakla meşgulüm...
Tüm bu eleştiriler gösteriyor ki ''bu toplumun riyakar,bencil,inkarcı,tabularla yaşayan,sinsi'' yaşadığını belirten yorumlarımın ne denli haklı ve doğru olduğunu adeta ispatlıyor.Beni haklı çıkardıkları için beni eleştirip,mail yağmuruna tutan,hatta abartıp ülkeden gitmemi isteyen zihniyetlere,kişiliklere,eziklere çoookkk teşekkürler..! Bu durum mücadeleme,doğru bildiklerimi söylemeye,inandıklarımdan taviz vermemeye ve daha büyük bir azimle yazmaya,söylemeye,uygulamaya itiyor,güç veriyor...
Dün gece ki;
Siz mi anormalsiniz,ben mi.!??
yazımda kendimden,kölelerimle yaşadıklarımdan pek bahsetmediğimi,bunu ön plana çıkarmayı sevmediğimi söylemiştimmm ancakk tüm bu gelişmeler beni bazı şeyleri yazmaya,söylemeye itiyor...Dia Zerva:Gerçek adı Julie Blair,Women's extreme wrestling organizasyonlarında şovlara çıkan,Bdsm filmlerinde aktris,özel hayatında da slave olan bir kadın.Bir kaç yıl önce yurt dışında bulunduğum dönemde 6 ay kölemdi...Hatta bağlı bulunduğu şirketle bazı Bdsm ve film projelerinde çalıştım (filmlerde oynamadım,kamera arkası işlerde bazı projelerde yer aldım.) Kendisi gerek özel hayatında bir slave gerekse pek çok bdsm filminde slave rolünde oynayan bir kadın.Bazı filmlerinde switch,bazılarında mistress rolünde,fakat özel hayatında gerçek bir slave...Yaklaşık 6-7 ay kadar Master-Slave ilişkimiz oldu.Sonra işlerimden dolayı ve yer değişikliğinden dolayı noktaladık ilişkiyi,hala arada haberleşir,konuşuruz...
Aria Giovanni:ABD'li çıplak model ve aktrist.Penthouse dergisinin (penthouse playboy dergisinin en büyük rakibidir) eylül 2000 sayısının kapak kızı.Fotoğraf modelliği yaptığı sırada çeşitli televizyon gösterilerinde de yer almıştır.İş yaşamında 20 pornografik yapımda oynamıştır.
Babası İtalyan-Yugoslav kökenliydi,annesiyse Fransız,Alman,İrlandalı ve yerli amerikan asıllarına sahipti.(bu kısımlar wikipedia'da onun hayatına dair kısımlardan alıntı az çok kim olduğunu anlamanız için.)Şimdi benimle ilgili olan kısmına geleceğim.
Bir buçuk yıl önce yurtdışında çalıştığım bir projede tanıştık.Edilgen,slave ruh yapısını keşfettim ve konuya girdim ufaktan.Bdsm hayatı yaşadığını,özel hayatında bir slave olduğunu söyledi.Laf lafı açtık derken yemek,görüşme,takılma ve sonrasında kölem oldu.Macaristan,İtalya,Fransa pek çok yeri geziyordu fotoğraf çekimleri,Bdsm çekimleri,modellik çekimleri için.Dokuz ay kadar Master-Slave ilişki yaşadık,en son Tayland'a çekim ve iş için gitti,gelecek hayatındaki projeler için sağlam bir iş aldı,benimde o dönemde başka işlerimden dolayı pek sağlıklı bir ilişki yürümeyeceğinden yollarımızı ayırdık.Hala görüşür,konuşuruz..
X kadın: Bu kişinin ismini diğer ikisi gibi vermeyeceğim,nedenini birazdan anlayacaksınız.Tanınan yabancı müzisyen bir kadın.Yine bir iş ortamında tanıştık.3 aydır Slave eğitimi veriyorum o'na...Tamamen sıfırdan başladı,şu an geldiği nokta keyif verici ve tatmin edici.Hızlı ve çabuk öğreniyor,onunla bir ilişkimiz yok sadece eğitiyorum ve öğretiyorum,bunun dışında iyi arkadaşız ve fırsat oldukça görüşüyoruz.
Bu üç kadını neden anlattım!?Neden bu örnekleri verdim,bu olayları neden aktardım!?
Çünkü bu ülkedeki iki yüzlü,sinsi,korkak insanların saçmalıkları,eleştirileri,saçma kişilerle,Bdsm yaşadıklarını zannetmeleri,üslubumu sert,farklı,abartı bulmaları komik ve can sıkıcı.Çünküüü sözde ''ahlak ve toplum kurallarını'' zedelediğimi,kadınları çıplaklığa,Bdsm'ye,teşhire,ahlaksızlığa,özgür cinselliğe ve seçim yapmaya teşvik ettiğimi söyleyip beni afaroz edenler,küfür edenler,ülkeden gitmemi isteyenler...Siz sinsi,korkak,riyakarlar sürüsü saçmalıklarla,sinsilikle,korkaklıkla,bitmeyen eleştiri ve yalnızlıklarınızla,hayallerinizle yaşarken dürüst ve net olmayı ''kelime oyunu zannederken'',gerçekliği yaşamak yerine sürrealist hayatlarınızda egolarınızı şişirirken,kendiniz her türlü pisliği,riyakarlağı yapıp başkalarını sürekli eleştirip ahlaksız,kötü olmakla suçlarken,kendi yitikliğinizi görmezden gelirken,3-5 ''komik,sıradan'' aksiyonu devasa,müthiş deneyimlermiş gibi sunarken ''ben'' hayal dahi edemediklerinizi yaşadım,yaşıyorum..Sizler emeklerken,öğrenmeye çalışırken beennn öğretiyordum...! Sizler ''vanilla,newbie,hayal ürünü'' tadında ilişkiler yaşarken ben herşeyi aşmış,çözmüş,kitlelere,dünyaya mal olmuş kişilerle,kadınlarla gerçekliği yaşıyordum...! Sizler bir kadını,köle adayını,köleyi ''nasıl düşürsem de becersem,kullansam,çıkar sağlasam'' diye düşünüp büklüm büklüm olurken ben kadınların yüzlerine gerçekliği söylüyor,konuşuyor,düşünüyor,yorumluyor yaşıyor ve yaşatıyordum...! Sizler ''kadın bedeni nedir,çıplaklık nasıldır'' diye ağzınız açık bakıyorken 17 yaşımda striptiz seyretmiş,18 yaşında ilk grup sexini yapmış yine 18 yaşında ilk Bdsm deneyimini yaşamış çıplaklığı,cinselliği aşalı yıllar olmuş ve sindirmiş halde yaşıyorum....Sizler tüm ''sinsiliklerinizle,korkularınızla,sahteliklerinizle'' yaşıyorkennn ben kendimi bilerek,ne olduğumu kabullenip,farkında olarak sizlerin hayal bile edemeyeceği mecralarda tecrübeler kazanıp,yaşayıp bu noktalara geldim..
Şimdiiiiiii ne dediğiniz,ne düşündüğünüz,ne yaşadığınız,ne olduğunuz beni zerre kadar ilgilendirmiyor...İlgilendirmeyecekte..Bana eleştirinin ötesinde olan afaroz etme,saldırma tarzındaki yaklaşımlarınız,beni anlamayışınız sizin ezikliğiniz.Bu tür yaklaşımlarınız beni doğru bildiklerimden,düşündüklerimden alıkoyamayacak.Sizler hayal ededurun,çocukça oyunlarla oyalanın,ben gerçekliğin tadını çıkarmakla meşgulüm...
26 Nisan 2013 Cuma
Public Sex-Public Disgrace
Public ve Public Disgrace...İki kavram.Public halk demek,sex ve Bdsm'de ise ''public'' bir çeşit fantazi anlamı taşıyor,Public Sex olarak biliniyor ve kısaca Public deniyor..Yaniii halk içinde,halka açık yerlerde sex,akyison,heyecan yaşamak.Bir diğer yakın türü de ''outdoor'' yani ''dışarısı,dışarıda'' demek..Ama outdoor'da amaç orman,deniz,araba içi,sote mekanlar gibi yerlerde genelde halka,insanlara gözükmeden sex,heyecan yaşamak,Public de ise amaç,sote yerlerden ziyade halkın olduğu yerlerde bu aksiyonları yaşamaya dayalı bir fantazi ve uygulama türü.Hatta denilebilir ki Bdsm ya da normal sex hayatları olan pek çok insanın dünyada en çok yaşamak istediği fantazilerin liste başında ''outdoor'' ve ''public'' geliyor..
Public Sex:Halk,toplum içinde,mekanlarda sex fantazisi.Bar,disco,restorant,wc,cadde,otoyol kenarı,konser vb. yerlerde yapılan sex,teşhir akyisonları.
Outdoor:Dışarısı,dışarıda fakat daha ziyade pek kimselerin olmadığı,görmediği yerlerde orman,araba içi,sote yerler,kuytu köşeler,deniz,sote sahiller gibi yerlerde yapılan sex aksiyonları.
Disgrace:Maskaralık,ayıp,utanılacak şey,rezalet,kepaze etmek.
Public Disgrace:Halk,toplum içinde utandırma,kepaze etme,maskaralık.
Bdsm'de bir tür olan Public Disgrace,Humiliation esaslı bir aksiyon.İtaatkar ya da köle public-halk içinde utandırılıyor,maskaralık,utandırma,teşhir uygulanıyor.Tabii Türkiye gibi bir ülkede bırakın Public Disgrace'i,bırakın Public Sex'i,outdoor yaşamak bile başlı başına bir sorun.Toplum yapısı,kültür,ahlak,tabular,sosyal yapı gibi etkenler bunu yaşamayı zor hale getiriyor.Neyse ki bu gibi şeylerin yaşanabileceği yerler de var.Pek çok farklı şekillerde kölelerime Public Disgrace uyguladım ve Public Sex yaptım.Özellikle yurt dışında yaşarken bunları rahatlıkla yaptım,yaşadım.Malum batı toplumları cinselliği,çıplaklığı ve fantazileri,cinsel seçimleri,yaşayışları hor görmüyor,en azından tasvip etmese de kimseye fiziki,direkt müdahalede bulunmuyor.Bu yüzden batı toplumlarında,ülkelerinde Publix Sex (dünya'da genel bir fantazi) ve Bdsm'ye giren bir tür olan Public Disgrace yaşanabiliyor.Ancak Türkiye'de de bazı mekanlarda,ortamlarda Public yaşama imkanları var.
Tabii burada başka bir konu gündeme geliyor.Batı ülkelerinde bireyler,insanlar cinsel tercihlerini,yaşamlarını saklama gereği duymazken ve yaşayabiliyorken Türkiye gibi bir ülkede tabular,korkular,çevre baskısı gibi etkenler varken bir köle ile Public Disgrace yaşamak başlı başına bir sorun.Önce köleyi ya da itaatkarı bu kıvama getirmeniz,o güveni vermeniz,nerde ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.Sonrasında ise çevre şartları,mekanlar,oradaki insanları iyi bilmeniz,nerede ne yapacağınızı biliyor olmanız gerekiyor.Bakıldığında Türkiye'de yaşaması oldukça komplike ve zorlu bir süreç fakat imkansız değil,kendimden biliyorum.
Bir kölemle Türkiye'de yaşadığım bazı Public Disgrace durumlarından örnek vereyim.
Köleme o gün mini bir elbise giymesini emretmiştim.İçinde sütyen,külot hiçbirşey olmayacaktı.Yazındı ve oldukça sıcaktı.Önden göğüs hizasından,elbisenin bittiği noktaya kadar fermuarlı,mini bir elbise giymişti.Yani mini elbisesinin fermuarını memelerinden,cinsel bölgesine kadar istediğim gibi açma şansım vardı.Elbiseyi çıkarmasına,ayrı ayrı uğraşmamıza gerek yoktu.Bildiğim ve güvendiğim bir Bar'a gittik.Birer içki söyledik ve bir süre normal oturduk,bakındık,lafladık.Sonra memelerini yarı açıkta bırakacak şekilde fermuarını açtım,memelerinin yarısı dışarıda idi,yarısı ancak elbisenin içinde kalıyor fakat uçları ve yarısı bariz şekilde görünüyordu.Bir süre sonra ise memelerini komple gösterecek,dışarda bırakacak şekilde açtım elbiseninin fermuarını,artık memeleri komple açıkta ve de gözüküyordu.Etraf masalarda oturan çiftlerden meraklı ve gülümseyen bakışlar oluyordu,tabii kölemde utanıyor bir yandan da farklı bir keyif alıyordu.Servis yapan çocuk geldiğinde böyle kalmasını,istifini bozmamasını emrettim.Çocuk içkilerimizi tazeledi şaşkın ama çokta oralı olmayan bir ifadeyle baktı ve gitti.
Sonra mini elbisesinin alt kısmını cinsel bölgesine kadar sıyırmasını ve orayı da açmasını emrettim.Devamında ise bana oral yapmasını.Hiç tereddüt etmeden işine koyuldu ve pantolonumun düğmelerini açarak oral yapmaya koyuldu.Biri gelir,bakar,ederse hatta birşey derse bile işine devam edeceksin diye emrettim.Etraf masalardan bakışlar,gülümsemeler artmış adeta tempo tutup alkışlayacak kıvama gelmişti.Kölem bana oral yaparken ben birer içki daha söyledim,çocuk manzarayı gördüğünde şaşkınlığı iyice arttı ama ne birşey dedi,ne müdahale etti (ve dip not:bildiğiniz,ortamına,insanlarına güvendiğiniz mekanlar önemli bu açıdan)...Köleme oral yapmaya devam etmesini ve boşaldığımda tek bir damlayı ziyan etmeden yutmasını,üstümü ve etrafı batırmamasını emrettim,o da aynen öyle yaptı ve hiçbir damlayı ziyan etmeden bana müthiş bir keyif yaşattı.
Oral faslından sonra işi bir adım öteye götürmeye geldi sıra.Memeleri zaten açıktaydı,ayağa kalkmasını mini elbisenin altını vajina ve kalçaları gözükecek şekilde sıyırmasını ve o halde oturduğumuz masadan,son masaya kadar gidip gelmesini,bu şekilde 2 tur atmasını ve herkese ''ben efendimin fahişesiyim ve emrettiği şeyleri yapmaktan keyif alıyorum'' demesini emrettim.Hepsini harfiyen uyguladı ve çok aşırı olmasa da bir alkış tufanı yaşandı.Sonrasında çok uzatmadan,tadını kaçırmadan mekandan ayrıldık.
Benzer pek çok farklı Public Sex ve Public Disgrace yaşadım,yaşattım.Sizlerde kendi durumunuza,konumuza göre güvendiğiniz kişilerle,güvenilir mekanlarda,yerlerde,bölgelerde bu gibi şeyleri yaşayabilirsiniz...
Public Sex:Halk,toplum içinde,mekanlarda sex fantazisi.Bar,disco,restorant,wc,cadde,otoyol kenarı,konser vb. yerlerde yapılan sex,teşhir akyisonları.
Outdoor:Dışarısı,dışarıda fakat daha ziyade pek kimselerin olmadığı,görmediği yerlerde orman,araba içi,sote yerler,kuytu köşeler,deniz,sote sahiller gibi yerlerde yapılan sex aksiyonları.
Disgrace:Maskaralık,ayıp,utanılacak şey,rezalet,kepaze etmek.
Public Disgrace:Halk,toplum içinde utandırma,kepaze etme,maskaralık.
Bdsm'de bir tür olan Public Disgrace,Humiliation esaslı bir aksiyon.İtaatkar ya da köle public-halk içinde utandırılıyor,maskaralık,utandırma,teşhir uygulanıyor.Tabii Türkiye gibi bir ülkede bırakın Public Disgrace'i,bırakın Public Sex'i,outdoor yaşamak bile başlı başına bir sorun.Toplum yapısı,kültür,ahlak,tabular,sosyal yapı gibi etkenler bunu yaşamayı zor hale getiriyor.Neyse ki bu gibi şeylerin yaşanabileceği yerler de var.Pek çok farklı şekillerde kölelerime Public Disgrace uyguladım ve Public Sex yaptım.Özellikle yurt dışında yaşarken bunları rahatlıkla yaptım,yaşadım.Malum batı toplumları cinselliği,çıplaklığı ve fantazileri,cinsel seçimleri,yaşayışları hor görmüyor,en azından tasvip etmese de kimseye fiziki,direkt müdahalede bulunmuyor.Bu yüzden batı toplumlarında,ülkelerinde Publix Sex (dünya'da genel bir fantazi) ve Bdsm'ye giren bir tür olan Public Disgrace yaşanabiliyor.Ancak Türkiye'de de bazı mekanlarda,ortamlarda Public yaşama imkanları var.
Tabii burada başka bir konu gündeme geliyor.Batı ülkelerinde bireyler,insanlar cinsel tercihlerini,yaşamlarını saklama gereği duymazken ve yaşayabiliyorken Türkiye gibi bir ülkede tabular,korkular,çevre baskısı gibi etkenler varken bir köle ile Public Disgrace yaşamak başlı başına bir sorun.Önce köleyi ya da itaatkarı bu kıvama getirmeniz,o güveni vermeniz,nerde ne yapacağınızı bilmeniz gerekiyor.Sonrasında ise çevre şartları,mekanlar,oradaki insanları iyi bilmeniz,nerede ne yapacağınızı biliyor olmanız gerekiyor.Bakıldığında Türkiye'de yaşaması oldukça komplike ve zorlu bir süreç fakat imkansız değil,kendimden biliyorum.
Bir kölemle Türkiye'de yaşadığım bazı Public Disgrace durumlarından örnek vereyim.
Köleme o gün mini bir elbise giymesini emretmiştim.İçinde sütyen,külot hiçbirşey olmayacaktı.Yazındı ve oldukça sıcaktı.Önden göğüs hizasından,elbisenin bittiği noktaya kadar fermuarlı,mini bir elbise giymişti.Yani mini elbisesinin fermuarını memelerinden,cinsel bölgesine kadar istediğim gibi açma şansım vardı.Elbiseyi çıkarmasına,ayrı ayrı uğraşmamıza gerek yoktu.Bildiğim ve güvendiğim bir Bar'a gittik.Birer içki söyledik ve bir süre normal oturduk,bakındık,lafladık.Sonra memelerini yarı açıkta bırakacak şekilde fermuarını açtım,memelerinin yarısı dışarıda idi,yarısı ancak elbisenin içinde kalıyor fakat uçları ve yarısı bariz şekilde görünüyordu.Bir süre sonra ise memelerini komple gösterecek,dışarda bırakacak şekilde açtım elbiseninin fermuarını,artık memeleri komple açıkta ve de gözüküyordu.Etraf masalarda oturan çiftlerden meraklı ve gülümseyen bakışlar oluyordu,tabii kölemde utanıyor bir yandan da farklı bir keyif alıyordu.Servis yapan çocuk geldiğinde böyle kalmasını,istifini bozmamasını emrettim.Çocuk içkilerimizi tazeledi şaşkın ama çokta oralı olmayan bir ifadeyle baktı ve gitti.
Sonra mini elbisesinin alt kısmını cinsel bölgesine kadar sıyırmasını ve orayı da açmasını emrettim.Devamında ise bana oral yapmasını.Hiç tereddüt etmeden işine koyuldu ve pantolonumun düğmelerini açarak oral yapmaya koyuldu.Biri gelir,bakar,ederse hatta birşey derse bile işine devam edeceksin diye emrettim.Etraf masalardan bakışlar,gülümsemeler artmış adeta tempo tutup alkışlayacak kıvama gelmişti.Kölem bana oral yaparken ben birer içki daha söyledim,çocuk manzarayı gördüğünde şaşkınlığı iyice arttı ama ne birşey dedi,ne müdahale etti (ve dip not:bildiğiniz,ortamına,insanlarına güvendiğiniz mekanlar önemli bu açıdan)...Köleme oral yapmaya devam etmesini ve boşaldığımda tek bir damlayı ziyan etmeden yutmasını,üstümü ve etrafı batırmamasını emrettim,o da aynen öyle yaptı ve hiçbir damlayı ziyan etmeden bana müthiş bir keyif yaşattı.
Oral faslından sonra işi bir adım öteye götürmeye geldi sıra.Memeleri zaten açıktaydı,ayağa kalkmasını mini elbisenin altını vajina ve kalçaları gözükecek şekilde sıyırmasını ve o halde oturduğumuz masadan,son masaya kadar gidip gelmesini,bu şekilde 2 tur atmasını ve herkese ''ben efendimin fahişesiyim ve emrettiği şeyleri yapmaktan keyif alıyorum'' demesini emrettim.Hepsini harfiyen uyguladı ve çok aşırı olmasa da bir alkış tufanı yaşandı.Sonrasında çok uzatmadan,tadını kaçırmadan mekandan ayrıldık.
Bdsm parti ortamlarından,minik bir alıntı...
Bdsm ortamlarından minik alıntılar,kısa bir film...
Etiketler:
bdsm-parti-party-bdsm party-sex
25 Nisan 2013 Perşembe
Bondage
Bondage..Kölelik,esaret,tutsatlık anlamlarında çevrilebilecek bir kelimedir.Bdsm'de temel taşlardan biri,yaygın olarak kullanılan bir sistem,uygulama ve durumdur.Hatta zaman içinde pek çok formasyonu gelişmiştir denebilir.Alt başlıkları çok olan geniş bir konudur.Kimileri karşı tarafı ruhen,aklen esir alma yoluna gider,kimileri bedensel esaret,kimileri ise tümden karşı tarafı köle,tutsak olarak kendine ilhak eder.Farklı yöntem ve uygulayış biçimleri vardır.Sub-slave kişi kendini adayacağı,o'nu yönetecek bir güce ait olmak,teslimiyet sunmak ister,bu durumun tümden hali bir kölelik,esarettir.Ancak bu gönüllü bir kölelik ve esarettir.Kendinden üstte bir güce,bir yapıya kendini teslim etme,sunma,yönetilme,esaret durumudur.
Fiziksel bondage:Zincir,ip,herhangi bir başka bağlamaya yarayacak çorap,bez parçası,kelepçe vb. ile yapılan bir bondage türüdür.Olay fiziksel bağlamaya dayanır yani uzuvlar,vücudun belli bölgeleri kelepçe,zincir,ip,çorap vb. gibi şeylerle bağlanıp kişi etkisiz,esir duruma getirilir.Bu bir çeşit zorlama kökenli esir etme durumudur.Eskiden gerçek köleler zincir,kelepçe gibi şeylerle bağlanırdı.Kaçmamaları için,esir-köle oldukları anlaşılsın gibi nedenlerden dolayı,bağlanırlar ve hareketleri kısıtlanırdı.Kölelerde zamanla bu esaret imgelerine psikolojik olarak alışır ve esir-köle olduklarını bilinçaltlarında kabullenirlerdi.Fakat günümüzde zoraki,zorunlu kölelik,esaret olmadığı için,gönüllü esarete ve yönetmeye dayalı Bdsm ilişkilerinde kişiyi bağlamak,etkisizleştirmek bir fantazi ve zihinsel eğitim,uygulama unsuru olarak kullanılmaktadır.
Mental-ruhsal bağlama,esaret,yönetme:Kişiyi mental-ruhsal yönden kendine bağlamak,esir etmek,tutsak etmektir.İtaatkar ya da köle kişi ait olduğu,olacağı güce,kişiye mental,ruhsal yönden teslim olur ve esaretini kabullenmiş şekilde köle olarak,itaatkar olarak yaşar..
Bound:Sınırlamak,bağlı,zorundalık,hareket alanını kısıtlamak.Yani esir edilmiş kişiyi kısıtlamak,birşeylere zorunda bırakmak,sınırlamak.Hareket alanını,psikolojisini,serbestçe hareket etmesini kısıtlamak,kontrol altında tutmak,esir etmek...
Pek çok farklı Bondage çeşidi olmakla birlikte temel noktalar bunlar.Kısıtmalak,esir etmek,zorlamak,bağlamak,tutsak etmek.Hem fiziksel,hem mental,hem ruhsal esir,tutsak etmek,yönetmek,baskılamak.
Farklı ve güzel bir deneyim,itaatkar-köle kişiyi baskılamak,yönetmek,esir,köle etmek adına farklı,geniş,derin bir alan ve keyifli bir Bdsm uygulaması.Bdsm ilişkisi yaşayan kişiler arasında yaşanabilecek bir uygulama ve Bdsm aksiyonu.
Fiziksel bondage:Zincir,ip,herhangi bir başka bağlamaya yarayacak çorap,bez parçası,kelepçe vb. ile yapılan bir bondage türüdür.Olay fiziksel bağlamaya dayanır yani uzuvlar,vücudun belli bölgeleri kelepçe,zincir,ip,çorap vb. gibi şeylerle bağlanıp kişi etkisiz,esir duruma getirilir.Bu bir çeşit zorlama kökenli esir etme durumudur.Eskiden gerçek köleler zincir,kelepçe gibi şeylerle bağlanırdı.Kaçmamaları için,esir-köle oldukları anlaşılsın gibi nedenlerden dolayı,bağlanırlar ve hareketleri kısıtlanırdı.Kölelerde zamanla bu esaret imgelerine psikolojik olarak alışır ve esir-köle olduklarını bilinçaltlarında kabullenirlerdi.Fakat günümüzde zoraki,zorunlu kölelik,esaret olmadığı için,gönüllü esarete ve yönetmeye dayalı Bdsm ilişkilerinde kişiyi bağlamak,etkisizleştirmek bir fantazi ve zihinsel eğitim,uygulama unsuru olarak kullanılmaktadır.
Mental-ruhsal bağlama,esaret,yönetme:Kişiyi mental-ruhsal yönden kendine bağlamak,esir etmek,tutsak etmektir.İtaatkar ya da köle kişi ait olduğu,olacağı güce,kişiye mental,ruhsal yönden teslim olur ve esaretini kabullenmiş şekilde köle olarak,itaatkar olarak yaşar..
Bound:Sınırlamak,bağlı,zorundalık,hareket alanını kısıtlamak.Yani esir edilmiş kişiyi kısıtlamak,birşeylere zorunda bırakmak,sınırlamak.Hareket alanını,psikolojisini,serbestçe hareket etmesini kısıtlamak,kontrol altında tutmak,esir etmek...
Pek çok farklı Bondage çeşidi olmakla birlikte temel noktalar bunlar.Kısıtmalak,esir etmek,zorlamak,bağlamak,tutsak etmek.Hem fiziksel,hem mental,hem ruhsal esir,tutsak etmek,yönetmek,baskılamak.
Farklı ve güzel bir deneyim,itaatkar-köle kişiyi baskılamak,yönetmek,esir,köle etmek adına farklı,geniş,derin bir alan ve keyifli bir Bdsm uygulaması.Bdsm ilişkisi yaşayan kişiler arasında yaşanabilecek bir uygulama ve Bdsm aksiyonu.
Etiketler:
bondage-baskılama-zorlama-bağlama-bdsm
Humiliation:Küçük düşürme, küçük düşme, aşağılama, rezil etme, alçaltma
Humiliation;kelime anlamı: Küçük düşürme, küçük düşme, aşağılama, rezil etme, alçaltma...Kelime itibarı ve kökeni ile pek çok anlama gelen,gelebilen bir durum,olay...
Öncelikle bu durumun genel insani psikolojisinden ve yönlerinden sonrasında ise Bdsm'de ki uygulaması ve yerinden bahsedeceğim...
Hemen her insan ''aşağılanma,küçük düşürülme,utandırılma'' denince bu durumu kabul etmeyecektir.Hatta sert çıkışlar yapacak,direnecek,itiraz edecektir.Lakin insanın yaradılışında var olan duygu ve dürtülerden biri de baskılanma,utanmadır.Utanma bir duygu durumdur.''Utanma da'' acı,sevinç,ağlamak,üzülmek,neşelenmek gibi bir duygudur .Nasıl ki insanlar acı çekmek,mutsuz olmak,üzülmek istemiyorsa utanmaktan da hoşlanmaz.Fakat insanlar nasıl ki her an mutlu,keyifli,neşeli olamıyor bazen istemese de acı çekiyor,üzülüyor,mutsuz oluyorsa her ne kadar utanmak istemese de hayat içinde,ikili ilişkilerde,toplum içinde bazen ''utanma'' duygusunu fazlasıyla yaşayabiliyorlar.
Pek çok konu ve insan psikolojisinde olduğu gibi utanmakta aslında ego ile alakalı bir duygu durumdur.Egolarında ve bilinçlerinde ''utanma'' duygusunu aşmış insanlar bu durumla kolaylıkla başa çıkabilir.Örnek vermek gerekirse,bir kadın dekolte ya da mini giymekten ''utanıyorken'' bir başka kadın bunları yapmaktan ''utanmıyor'' hatta keyif alıyor olabilir.Utanma duygusu en ağır etkiyi ''kendine güvenen,pek çok şeyi aşmış,özgüveni tavan'' olan insanlarda daha büyük etki yapmaktadır..
Tarih boyunca hükümdarlar,yöneticiler,güçlü konumdaki kişiler insanlara güç gösterisi ve kişisel tatmin ve zevk için ''humiliation'' uygulamıştır..Bunlar genelde savaş,kaos,çatışma zamanlarında ön plana çıkmıştır.Halk içinde çıplak gezdirme,teşhir etme,aşağılama,alay etme,komik kıyafetlere büründürme,üstlerine pislik,içki,yemek artığı dökme-atma en bilinen ''humiliation'' yöntemlerindendir...
Utanma,ürkme duygusu insanda kan akışının değişmesi,sinirlerin uyarılması,nabzın değişmesi netincesinde adrenalin,endorfin,serotonin gibi hormonların salgılanmasını sağlar...
''Adrenalin'' :Heyecan ve korku durumunda adrenalin salgılanması artar.Kan damarlarını genişletir. Acı hissini azaltır.
''Endorfin'': Hormonun işlevi, ağrının şiddetini azaltmak ve vücuda daha az rahatsızlık vermesini sağlamak için sinirleri uyuşturmaktır.''Mutluluk hormonu'' olarak da anılır. ''Heyecan'', ağrı, egzersiz, baharatlı yiyecek tüketimi, ''seks ve orgazm'' gibi durumlarda salınımı artış gösterir.
''Serotonin'': İnsanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir hormondur.
Yani humiliation;utanma,aşağılanma,rezil etme,alçaltma durumları insanın heyecan duymasını,hormonların salgılanmasını,beynin harekete geçmesini,kan akışının değişmesini sağlar.Yani bir nevi heyecan,zevk,farklı hisler yaratır.Bilinçüstü durumda aşağılanma kötüdür,kötü hissettir,bilinçaltı durumda ise farkında olunmayan zevklerin dürtüsüdür.
Şimdi Bdsm açısından bu zevke,duruma bakalım...
Küçük düşürme ya da tezlil etme kelime anlamı olarak, karşıdakini hakir görme, onun duruşunu veya prestijini küçümseme fiilidir. Ancak, sözcüğün utanç duygusuyla da çok yakın ilgisi vardır. Küçük düşürme, insan egosunu aşağıladığı için genellikle pek hoş olmayan gibi gelen ama bunu yaşayan sub-slave kişiler tarafından keyifli bir durum olarak algılanır.
Kişinin kendini küçük düşürmesi;
Küçük düşürme bir başka kişinin varlığını gerektirmez; kişinin kendi duruşunu kabul etme ve sahte gururu reddetme şeklinde de ortaya çıkabilir.
Başkalarını küçük düşürme;
Bir kişinin başka birisi tarafından küçük düşürülmesi, ekseriyetle diğerleri üzerinde güç iddia etmenin bir yolu olarak kullanılır ve baskının bilinen bir formudur. Ancak, cinsel küçük düşürme oyunlarında partner ile önceden yapılmış bir antlaşmanın parçası tarzında, tarafların rızası ile de olabilir. Her iki durumda da sadizm ve mazoizm dürtüleri ön plandadır.
Pek çok sub-slave karakter,ruh,yapı aslında bir o kadar hayat içinde,sosyal çevrede dik duran,güçlü görünümlü kişilerdir.İş hayatında,sosyal hayatta onlar yönetir ama içlerinde yönetilme arzuları vardır.Bu bağlamda iş hayatında,sosyal hayatta güçlü,özgüvenli vb. yapıda olan biri aşağılanmayı,utandırılmayı kabul etmeyecektir,fakat bunu yaşadığı an hissettiği farkılılık hissi adeta bir alışkanlık yapar.Bir kaç kölemden örnek vereyim.
Kölem ya da itaatkarlarım ile sadece dört duvar arasında değil toplum içinde de sosyalleşiyor,hayata aktif katılıyoruz.Bar,disco,restorant,konser,davetler vb. yerlere gidiyor,katılıyoruz.Pek çok köleme bazı durumlarda Külot giydirmem,miniler giydiririm,dekolte vb.Sonrasında diyelim metro'da,bar'da eteklerini olabildiğince sıyırıp teşhir etmelerini isterim.Bakışlar,merak,teşhir hissinin verdiği utanma,baskı dürtüsü hepsini heyecanlandırır.
Mesela bir köleme şöyle birşey yaptırmıştım.Misafirlerim gelecekti arkadaşlarım,ondan öncesinde kölem banyoda sabunladı,masaj yaptı,sonrasında elbiselerimi hazırladı.Ona da külot giymemesini,sütyen takmamasını,jartiyer çorap giymesini,mini etek giymesini emrettim.Arkadaşlarım geldiğinde yemek,alkol,sohbete daldık.Kölem de bir yandan bize hizmet ediyor,hazır da bekliyordu.Arkadaşlarım ve yakın çevrem Bdsm hayatı yaşadığımı,Master olduğumu bilir.Daha sonra köleme hazır olda,köşede beklemesini emrettim.İlk kez başkalarının yanında benden emir alıyordu.Heyecanlanmıştı.Yarım saat kadar sonra ise üstünü komple çıkarmasını,sadece altında mini etek,jartiyer çoraplı ve ayakkabılarıyla kalmasını emrettim.Hemen uyguladı.Refleks olarak ve utancından başını kaldıramıyordu,ellerini arkada birleştirmesini ve o şekilde köşede,ayakta,memeleri açıkta beklemesini,bir dahaki emrime kadar durmasını emrettim.Biz arkadaşlarımla o orada yokmuş gibi sohbetimize,içmemize,eğlenmemize devam ettik.Arada göz ucuyla köleme bakıyor hal ve davranışlarını süzüyordum.Daha sonra eteğini sıyırıp arkası bize dönük şekilde öne eğilmesini ve o halde durmasını emrettim,bir yarım saat kadar da öyle durdu.Arkadaşlar gittikten sonra biz bize kalınca sordum,ne hissettin,nasıldı diye...
''Efendim çok utandım,kendimi garip hissettim,kıpkırmızı oldum,kalbim küt küt attı ama bir yandan da değişik bir haz aldım,sulandım,memelerim uyarıldı'' yorumunda bulundu..
Bdsm'de ya da hayatın içinde aslında hiçbir şey göründüğü,bilindiği gibi değil.Ego,bilinçaltı,zevkler,tabular,ezberler,dürtüler,duygular herşey bir deneyim,farklı bir deneyim,farklı bir keyif...Ön yargılar ve peşin hükümler bunları engeller.Daha esnek ve ''deneyimleyici'' olmak her zaman faydalıdır...
Blog prensesleri-Egolar-Sürrealist Ütopyalar-Çelişik yaşamlar
Blog dünyasında dikkatimi çeken birşey oldu,daha doğrusu Bdsm ya da Sex blogları açan dişilerle ilgili dikkatimi çeken birşey...Ben Bdsm blogumu açalı dört ''4'' yıl oldu..Bdsm blogundan önce de başka bir blogum vardı,yani blog dünyasıyla tanışmam yaklaşık 7 yıllık bir süreç,bu Bdsm blogunu açmam ise 4 yıllık bir süreç..Bu süreçte özellikle Bdsm ve Sex blogu açan kinky,submissive,slave,sex düşkünü vb. dişiler (genç kızlar,olgun kadınlar,sevgilisi olan,evli,bekar,dul dişiler) diyebilirim ki % 90'i salt sanal,ve salt fantazi,hayal tatmini üzerine kurulu bir blog sevdası içinde.
Yani bir sanal dünya,sanal fantazi,sanal histeri,sanal yaşam egosu.Şuna kesin olarak inanıyorum ki sex,bdsm,kinky blogları olup onca şeyi yazan dişilerden çok çok çokkk azı gerçekten onları yaşıyor.Yani tüm yazılarında sürekli bir yaşanmışlıktan,realiteden,dürüstlükten,özgüvenden,farklılıktan bahsediyorlar ama çok çokk azı gerçekten böyle.Pek çoğu adeta bir sanal fantazi dünyası yaratmış ve o dünyada yaşıyor.Blogtan bana ulaşan pek çok sub-slave ile görüştüm,buluştum,ilişki yaşadım..Amaa sadece 3 tanesinin blogu vardı,evet 3..Diğer herkes sub-slave olmak,bdsm yaşamak için görüştüğüm pek çok dişi blogu olmayan,blog yazılarımı okuyan ve mail'den bana ulaşan,blog dünyasında yer almayan kişilerdi.Bu blog üzerinden görüştüğüm,ciddi bir bdsm ilişkisi yaşadığım,uzun süre birlikte olduğum,ismi lazım değil bir dişi vardı(ismini,cismini,konumunu,durumunu,blog ismini deşifre etmeyeceğim,bende olan bende kalır).Blog dünyasında olan belki de herkesin blog ismiyle söylediğimde tanıyacağı, bildiği,yüzlerce hatta binlerce takipçisi olan biriydi.Fakat blogta yazdıkları adeta A'dan Z'ye fantaziden ibaret olan,gerçek yaşamında evli olan,bambaşka gerçeklerin ve yalanların ortaya çıktığı biriydi.
Zaman zaman görüyorum sex,bdsm blogu olan bazı dişiler.Onlarca,yüzlerce takipçisi hatta fan'ları,hayranları var.Adeta bir hayran kitlesi oluşturmuşlar.Bu egolarını ve sanal fantazilerini tatmin etmeleri açısından güzel fakat yazdıkları,söyledikleri,düşledikleri ne kadar gerçek!? Ya da gerçekte bahsettikleri sürtük,submissive,slave kişiler mi!?
Bakıyorum onları takip eden pek çok kişi ve her yazdıklarına onlarca yorum.Hatta bdsm blogu açmış,sub-slave olduğunu ilan eden bir dişiye bdsm ile alakası olmayan,salt cinselliğe dair bazı ögeler ve yazılar var diye dadanan,yazan pek çok erkek var.Bu bir ironi,bir zıtlık,bir tezat,bir iletişimsizlik,bir karmaşa bence.Bdsm ile hiçç alakası olmayan kişilere,yorumlarına,bloglarına ayırdıkları vakti bu işi gerçekten bilen,uygulayan,yaşayan kişilere ayırabilirler.Oysa kendilerince oluşturdukları sanal gerçeküstücülük ve dünyalarında uğraştıkları kişiler,durumlar çok alakasız ve zıt.
Ben pek kimseyi takip etmem,fazla yorum yazmam,fazla ilgilenmem ki son 1 yıldır kendi bloguma bile doğru dürüst birşeyler yazmıyordum.Bakıyorum mevzubahis dişilerin bloglarını günlük,saatlik,dakikalık takip eden sex düşkünü bdsm ile alakası olmayan erkekler,ya da master olduğunu söyleyip her sub-slave olduğunu söyleyen dişiye sürekli asılanlar,yazanlar...Ben ki bu blogum 4 senedir var lakin başkalarına yazdığım yorumlar toplasanız 10'u geçmez bu 4 yıllık süreçte..
4 yıllık emek,hayata-bdsm'ye dair bilgi birikim,kültür,olgunluk,yaklaşım,gerçeklik adına net ve belli olan yazılarım,yorumlarım,düşüncelerim,yaklaşımım...Lakin fikirlerime,yazılarıma dair bir yorum yok,beğeni ya da eleştiri yok.Blogum bugüne kadar ''50 bin kişi'' tarafından ziyaret edilmiş,okunmuş...50 bin kişiiiiiiiii..Lakin yapılan yorumlar 5 tane ya var ya yok! Yani herkes İZLEYİCİ,KAÇAK DÖVÜŞEN..Bakıyor,okuyor,sonra köşesine çekiliyor.Anonim olarak,isimsiz,kimliksiz yorum yapmak bile zor geliyor.Oysa ki eminim,bu 50 bin kişi içinden en az bir % 20'si birşeyler ''öğrendi,cevabını aradığı bazı soruları buldu,hayatında uyguladı,faydalandı''...Eminim bir dişi olsam yazılarıma yapılan yorumlar,gelen mailler,takipçiler eksik olmazdı..!!! Bu da toplumun ve insanların iki yüzlülüğü ve bencilliğine ayrı bir örnek......
Eminim sex blogu,bdsm blogu açan bazı dişilerin götünde,peşinde dolansam,yazılar yorumlar yapsam,egolarını tatmin etsem karşılığı cici kızlık,yağcılık ve göstermelik saygı olacaktır...Eminim birilerini düşürmek için gece gündüz bloglarında yatsam,gece gündüz yorumlar yapsam,demagoji yapsam,şov yapsam bana olan yaklaşımlar daha farklı olacaktır..!
Farklı,değişik hissettiğini,olduğunu,alabildiğine özgür olduklarını söyleyen,her arzularını,fantazilerini alabildiğine yaşadığını iddia eden bu topluluk,bu dişiler her nedense iş bu gibi şeylere gelince bir anda masum,ürkek,çekingen,mesafeli kesiliyorlar...Bana ulaşanlar,saygı,beğeni belirtenler genelde ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler''..Mail atan,düşüncelerini söyleyen,fikir beyan eden,paylaşan kişiler %95 ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler'' Hatta sert üsluplu,kadınlara yönelik bazı yazılarımı okuyup ''KOYU FEMİNİST ya da Lezbiyen olmalarına RAĞMEN'' şu şu konuda haklısın diyenler bile var...!! Feministlere,Lezbiyenlere bile bazı fikirlerimi kabul ettirip,takdir,yorum,beğeni alabiliyorumm AMA ne hikmetse aynı düşünceleri,zevkleri,felsefeyi paylaştığımız,aynı düzlemde olduğumuz ''Blog Prensesleri'' abazaların onların götlerini kaldırmasıyla ve egolarını şişirip tatmin etmesiyle fazla meşgul..!! Paylaşmak,selamlaşmak,sormak,danışmak,okudukları,beğendikleri bir yazıma-konuya yorum yapmak,tebrik etmek,saygı duymak zor geliyorrr...Oysa görüyorum ki gerek geçmişte,gerek şimdi yazılarımdan alıntı yapanlar,bir iki kelimeyi değiştirip ana fikri aynı olan konular,cümleler yazabiliyor.Hatta kimileri direkt ''komple yazılarımı,fikirlerimi alıp,modifiye edip kullanma izni istiyor'' ama bir takdir,saygı,selam,beğeni,yorum,teşekkür etmek zor geliyorrr...Kimbilir belki pek çokları fikirlerimi,ögelerimi,mantığımı beynine copy paste edip kullanıyorrrr...Ama hayatında uygulayarak ama modifiye edip kendininmiş gibi sunarakk...!İşte bu yüzdendir ki o aştım,çoştum,koptum,farklıyım,şöyleyim,böyleyim diyen ''Blog Prensesleri'' bana sahte ve sürrealist geliyor...
Ben yapı,karakter olarak dişilerin peşinde koşmayı,uğraşmayı,yalakalık yapmayı,düşürmek için sinsilik vb. yapmayı sevmeyen bir insanım..Hatta baktığımda pek çok erkek bir dişiye yükleniyor,peşinde koşuyor,iltifatlar yağdırıyorsa o dişiye selam vereceğim varsa bile vermiyorum,geri duruyorum...
Sanal dünya,blog dünyası,hayaller,fantaziler herkes tutturmuş bir yol gidiyor.Herşeyi gerçeküstü-sürrealist bir dille yazıyor,gösteriyor,sunuyor ve kendilerine yarattıkları ''sahte abaza'' kitleler ve ''hazırcı insan'' yığınlarıyla ''blog kardeşiliği,blog prensesliği,blog orospuluğu,blog riyakarlığı'' yaparak sürreal bir dünya düzleminde ilerliyorlar...Kim bilir belki bazıları gerçek hayatta yaşayamadıklarını ama yaşamak istediklerini blogta gerçekmiş gibi sunuyor,kimileri varolmayan gerçeklere kendini de inandırmış,kimileri ise saçma tiplerle uğraşmaktan aslolana,asıl konulara,kişilere odaklanamıyor...
Görünen o ki etraf riyakar ve sahte ruhlarla,hayalci ütopik dişilerle ve abaza erkeklerle dolu..Tüm bu sanal fantazi dünyasında,gerçekçi olanlar kimler anlamak zor ve çetrefilli..Lakin böyle olmasını sağlayan da kendileri...Yaa cesaretten,mantıktan,gerçeklikten,farklılıktan söz etmeyecekler ya da böyle olduklarını gerçekten belli edecekler,gerisi boş ve saçma...
Yani bir sanal dünya,sanal fantazi,sanal histeri,sanal yaşam egosu.Şuna kesin olarak inanıyorum ki sex,bdsm,kinky blogları olup onca şeyi yazan dişilerden çok çok çokkk azı gerçekten onları yaşıyor.Yani tüm yazılarında sürekli bir yaşanmışlıktan,realiteden,dürüstlükten,özgüvenden,farklılıktan bahsediyorlar ama çok çokk azı gerçekten böyle.Pek çoğu adeta bir sanal fantazi dünyası yaratmış ve o dünyada yaşıyor.Blogtan bana ulaşan pek çok sub-slave ile görüştüm,buluştum,ilişki yaşadım..Amaa sadece 3 tanesinin blogu vardı,evet 3..Diğer herkes sub-slave olmak,bdsm yaşamak için görüştüğüm pek çok dişi blogu olmayan,blog yazılarımı okuyan ve mail'den bana ulaşan,blog dünyasında yer almayan kişilerdi.Bu blog üzerinden görüştüğüm,ciddi bir bdsm ilişkisi yaşadığım,uzun süre birlikte olduğum,ismi lazım değil bir dişi vardı(ismini,cismini,konumunu,durumunu,blog ismini deşifre etmeyeceğim,bende olan bende kalır).Blog dünyasında olan belki de herkesin blog ismiyle söylediğimde tanıyacağı, bildiği,yüzlerce hatta binlerce takipçisi olan biriydi.Fakat blogta yazdıkları adeta A'dan Z'ye fantaziden ibaret olan,gerçek yaşamında evli olan,bambaşka gerçeklerin ve yalanların ortaya çıktığı biriydi.
Zaman zaman görüyorum sex,bdsm blogu olan bazı dişiler.Onlarca,yüzlerce takipçisi hatta fan'ları,hayranları var.Adeta bir hayran kitlesi oluşturmuşlar.Bu egolarını ve sanal fantazilerini tatmin etmeleri açısından güzel fakat yazdıkları,söyledikleri,düşledikleri ne kadar gerçek!? Ya da gerçekte bahsettikleri sürtük,submissive,slave kişiler mi!?
Bakıyorum onları takip eden pek çok kişi ve her yazdıklarına onlarca yorum.Hatta bdsm blogu açmış,sub-slave olduğunu ilan eden bir dişiye bdsm ile alakası olmayan,salt cinselliğe dair bazı ögeler ve yazılar var diye dadanan,yazan pek çok erkek var.Bu bir ironi,bir zıtlık,bir tezat,bir iletişimsizlik,bir karmaşa bence.Bdsm ile hiçç alakası olmayan kişilere,yorumlarına,bloglarına ayırdıkları vakti bu işi gerçekten bilen,uygulayan,yaşayan kişilere ayırabilirler.Oysa kendilerince oluşturdukları sanal gerçeküstücülük ve dünyalarında uğraştıkları kişiler,durumlar çok alakasız ve zıt.
Ben pek kimseyi takip etmem,fazla yorum yazmam,fazla ilgilenmem ki son 1 yıldır kendi bloguma bile doğru dürüst birşeyler yazmıyordum.Bakıyorum mevzubahis dişilerin bloglarını günlük,saatlik,dakikalık takip eden sex düşkünü bdsm ile alakası olmayan erkekler,ya da master olduğunu söyleyip her sub-slave olduğunu söyleyen dişiye sürekli asılanlar,yazanlar...Ben ki bu blogum 4 senedir var lakin başkalarına yazdığım yorumlar toplasanız 10'u geçmez bu 4 yıllık süreçte..
4 yıllık emek,hayata-bdsm'ye dair bilgi birikim,kültür,olgunluk,yaklaşım,gerçeklik adına net ve belli olan yazılarım,yorumlarım,düşüncelerim,yaklaşımım...Lakin fikirlerime,yazılarıma dair bir yorum yok,beğeni ya da eleştiri yok.Blogum bugüne kadar ''50 bin kişi'' tarafından ziyaret edilmiş,okunmuş...50 bin kişiiiiiiiii..Lakin yapılan yorumlar 5 tane ya var ya yok! Yani herkes İZLEYİCİ,KAÇAK DÖVÜŞEN..Bakıyor,okuyor,sonra köşesine çekiliyor.Anonim olarak,isimsiz,kimliksiz yorum yapmak bile zor geliyor.Oysa ki eminim,bu 50 bin kişi içinden en az bir % 20'si birşeyler ''öğrendi,cevabını aradığı bazı soruları buldu,hayatında uyguladı,faydalandı''...Eminim bir dişi olsam yazılarıma yapılan yorumlar,gelen mailler,takipçiler eksik olmazdı..!!! Bu da toplumun ve insanların iki yüzlülüğü ve bencilliğine ayrı bir örnek......
Eminim sex blogu,bdsm blogu açan bazı dişilerin götünde,peşinde dolansam,yazılar yorumlar yapsam,egolarını tatmin etsem karşılığı cici kızlık,yağcılık ve göstermelik saygı olacaktır...Eminim birilerini düşürmek için gece gündüz bloglarında yatsam,gece gündüz yorumlar yapsam,demagoji yapsam,şov yapsam bana olan yaklaşımlar daha farklı olacaktır..!
Farklı,değişik hissettiğini,olduğunu,alabildiğine özgür olduklarını söyleyen,her arzularını,fantazilerini alabildiğine yaşadığını iddia eden bu topluluk,bu dişiler her nedense iş bu gibi şeylere gelince bir anda masum,ürkek,çekingen,mesafeli kesiliyorlar...Bana ulaşanlar,saygı,beğeni belirtenler genelde ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler''..Mail atan,düşüncelerini söyleyen,fikir beyan eden,paylaşan kişiler %95 ''Blog kullanıcısı OLMAYAN kişiler'' Hatta sert üsluplu,kadınlara yönelik bazı yazılarımı okuyup ''KOYU FEMİNİST ya da Lezbiyen olmalarına RAĞMEN'' şu şu konuda haklısın diyenler bile var...!! Feministlere,Lezbiyenlere bile bazı fikirlerimi kabul ettirip,takdir,yorum,beğeni alabiliyorumm AMA ne hikmetse aynı düşünceleri,zevkleri,felsefeyi paylaştığımız,aynı düzlemde olduğumuz ''Blog Prensesleri'' abazaların onların götlerini kaldırmasıyla ve egolarını şişirip tatmin etmesiyle fazla meşgul..!! Paylaşmak,selamlaşmak,sormak,danışmak,okudukları,beğendikleri bir yazıma-konuya yorum yapmak,tebrik etmek,saygı duymak zor geliyorrr...Oysa görüyorum ki gerek geçmişte,gerek şimdi yazılarımdan alıntı yapanlar,bir iki kelimeyi değiştirip ana fikri aynı olan konular,cümleler yazabiliyor.Hatta kimileri direkt ''komple yazılarımı,fikirlerimi alıp,modifiye edip kullanma izni istiyor'' ama bir takdir,saygı,selam,beğeni,yorum,teşekkür etmek zor geliyorrr...Kimbilir belki pek çokları fikirlerimi,ögelerimi,mantığımı beynine copy paste edip kullanıyorrrr...Ama hayatında uygulayarak ama modifiye edip kendininmiş gibi sunarakk...!İşte bu yüzdendir ki o aştım,çoştum,koptum,farklıyım,şöyleyim,böyleyim diyen ''Blog Prensesleri'' bana sahte ve sürrealist geliyor...
Ben yapı,karakter olarak dişilerin peşinde koşmayı,uğraşmayı,yalakalık yapmayı,düşürmek için sinsilik vb. yapmayı sevmeyen bir insanım..Hatta baktığımda pek çok erkek bir dişiye yükleniyor,peşinde koşuyor,iltifatlar yağdırıyorsa o dişiye selam vereceğim varsa bile vermiyorum,geri duruyorum...
Sanal dünya,blog dünyası,hayaller,fantaziler herkes tutturmuş bir yol gidiyor.Herşeyi gerçeküstü-sürrealist bir dille yazıyor,gösteriyor,sunuyor ve kendilerine yarattıkları ''sahte abaza'' kitleler ve ''hazırcı insan'' yığınlarıyla ''blog kardeşiliği,blog prensesliği,blog orospuluğu,blog riyakarlığı'' yaparak sürreal bir dünya düzleminde ilerliyorlar...Kim bilir belki bazıları gerçek hayatta yaşayamadıklarını ama yaşamak istediklerini blogta gerçekmiş gibi sunuyor,kimileri varolmayan gerçeklere kendini de inandırmış,kimileri ise saçma tiplerle uğraşmaktan aslolana,asıl konulara,kişilere odaklanamıyor...
Görünen o ki etraf riyakar ve sahte ruhlarla,hayalci ütopik dişilerle ve abaza erkeklerle dolu..Tüm bu sanal fantazi dünyasında,gerçekçi olanlar kimler anlamak zor ve çetrefilli..Lakin böyle olmasını sağlayan da kendileri...Yaa cesaretten,mantıktan,gerçeklikten,farklılıktan söz etmeyecekler ya da böyle olduklarını gerçekten belli edecekler,gerisi boş ve saçma...
Etiketler:
blog-prenses-sahte-şımarık-fake
24 Nisan 2013 Çarşamba
Orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma...
Orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma, zilli.. Biraz şöyle oldu gibi, en ağır olandan en hafif olana doğru bir sıralama gibi...Orospu ağır, zilli hafif ve tatlı. Neden? Ağır ya da hafif, hakaret ya da iltifat! Kime göre, neye göre, nasıl, neden? Bunları belirleyen kim, kimler?
Genel kanı ve bilinen şudur; Orospuluk ''kendini, bedenini para, parayla satan kişilere'' orospu denir. Yani bir meslek türüdür aslında. Hatta şöyle bir deyim vardır ''orospuluk dünya'nın en eski mesleğidir'' diye...
Bakınız bir açıdan bakınca bu bir meslek, bir açıdan bakınca hakaret, bir açından bakınca zevk.. Kimin ne açıdan, nasıl baktığına bağlı da diyebiliriz. Pekii bu bir meslek olduğuna göre neden küçümseme ya da hakaret olarak kullanılıyor! Yani doktorluk, mühendislikte bir meslek lakin birine kızdığımızda ''doktorrrr'' ya da '' seni doktorrrr'' demiyoruz değil mi!? Amaa birine kızdığımızda ''orospuuu'' ya da ''seni orospuuuuu'' diyoruz..! ?
Bu meslek türü beğenilmeyebilir, ama bunun bir aşağılama, tüü kaka unsuru olarak görülmesi manasız ve komik. Bu mantıkla bakacak olursak doktorluk güzel bir meslek, hayat kurtarıyor, saygın bir iş, ama orospuluk kötü, tüü kaka, rezil bir iş..Eee doktor hayat kurtarıyorsa orospu'da hayat veriyor! Bedene, ruha, kalbe hayat veriyor, rahatlatıyor. Nasıl ki bir yerimiz ağrıyınca doktora gidip tedavi oluyorsak, bir yerimiz kalkınca da bir orospuya gidip rahatlamıyor mu insanlar? Bu mantıkla bakınca her ikisi de can veriyor, şifa veriyor... Fakat biri saygın bir meslek diğeri rezil!! İşte bu da yine toplumun, insanların iki yüzlülüğü ve paradoksal saçmalıklarından biri..
Buraya kadar orospuluk normal, bir meslek dalı, bir seçim ya da zorla şartlardan dolayı yapılan bir meslek türü, bu anlamda hakaret olarak algılamak saçma.
Fakat diğer yandan orospuluk şöyle de algılanıyor. Bir ilişkisi varken aynı anda başkalarıyla da olan, ilişkide olduğu kişiyi aldatan ya da karakter ve yapı olarak zayıf, bozuk, sinsi kişilere de orospu diyoruz. İşte bu anlamıyla bizi en çok rahatsız eden şey..
Dişiler doğaları, yaradılışları gereği güzel giyinmek, sexy olmak, süslenmek, kendini beğendirmek ister. Hepimiz güzel, alımlı, bakımlı, süslü dişiler isteriz ama bunu sadece bize sunmalarını bekleriz. Oysa dişiler yapıları, doğaları gereği bir beğeni, albeni, güzellik, süs sembolüdür. İşte bu yüzden dişilere ''sadece'' bana süslenecek, güzel giyineceksin demek onların doğasını, yapısını görmezden gelmek, baskılamak demektir. Kimi dişiler mini, dekolte ile kendini dişi, güzel, sexy hisseder kimileri daha kapalı ama hatlarını belli eden kıyafetlerle ya da süslerle, takılarla. Neticede her dişi kendini göstermek, beğenilmek, sunmak, arzulanmak ister.
Bu açıdan bakınca bir dişinin giyim, kuşam, bakım, güzellik anlamında orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma olması bir sorun değildir, tam tersine yaradılışlarının bir gereğidir ve her dişinin içinde ''ama az ama çok'' sürtüklük vardır. Bunu baskılamaya kalktığınız an tıpkı insana dair pek çok dürtüde olduğu gibi, o dişiyi de soğutmuş ve özünden koparmış olursunuz. Evet sürtüklük her dişinin içinde, az çok olan bir yapıdır ve bunu en güzel, olgun, keyifli, bilinçli haliyle sunan her dişi keyifli bir orospu, zevkli bir sürtük, albenili bir yosmadır.
Baskılamak sorunları büyütür, o dişi içten içe bunu ister. Yaşamak, sergilemek, sunmak, hissetmek, beğenilmek. Yaşayamadığı anda ise alternatif erkeklere, durumlara, çözümlere yönelir. İşte o an pek çok erkeğin dediği ''seni orospu böyle giyinme demedim mi, seni orospuuuu başkalarıyla yatıyorsun hee'' durumu ortaya çıkar.. Oysa o orospu dediğiniz dişiyi, özünde, yaradılışında olan ''orospuluğunu'' yaşamasına izin vermediğiniz için sizlerin ''aşağılama anlamındaki orospu'' dediği şeye dönüşür.. Aslında herkes bunu kabullense orospuyu hakaret değil keyifli, güzel anlamda kullansanız ve yaşasanız, sonrasında kızıp ''seni orospuuuu'' demek yerine, keyfini çıkarır ve seni ''cici tatlı orospu'' dersiniz. Böylece dişiniz orospuluğunu başkalarına sunmak yerine size sunar, kendi keyfinizi kendiniz baltalıyorsunuz farkında olmadan. Gerçekliği kabullenin ve keyfini çıkarın, ya da hayat boyu istim üstünde tedirgin yaşayın...
Genel kanı ve bilinen şudur; Orospuluk ''kendini, bedenini para, parayla satan kişilere'' orospu denir. Yani bir meslek türüdür aslında. Hatta şöyle bir deyim vardır ''orospuluk dünya'nın en eski mesleğidir'' diye...
Bakınız bir açıdan bakınca bu bir meslek, bir açıdan bakınca hakaret, bir açından bakınca zevk.. Kimin ne açıdan, nasıl baktığına bağlı da diyebiliriz. Pekii bu bir meslek olduğuna göre neden küçümseme ya da hakaret olarak kullanılıyor! Yani doktorluk, mühendislikte bir meslek lakin birine kızdığımızda ''doktorrrr'' ya da '' seni doktorrrr'' demiyoruz değil mi!? Amaa birine kızdığımızda ''orospuuu'' ya da ''seni orospuuuuu'' diyoruz..! ?
Bu meslek türü beğenilmeyebilir, ama bunun bir aşağılama, tüü kaka unsuru olarak görülmesi manasız ve komik. Bu mantıkla bakacak olursak doktorluk güzel bir meslek, hayat kurtarıyor, saygın bir iş, ama orospuluk kötü, tüü kaka, rezil bir iş..Eee doktor hayat kurtarıyorsa orospu'da hayat veriyor! Bedene, ruha, kalbe hayat veriyor, rahatlatıyor. Nasıl ki bir yerimiz ağrıyınca doktora gidip tedavi oluyorsak, bir yerimiz kalkınca da bir orospuya gidip rahatlamıyor mu insanlar? Bu mantıkla bakınca her ikisi de can veriyor, şifa veriyor... Fakat biri saygın bir meslek diğeri rezil!! İşte bu da yine toplumun, insanların iki yüzlülüğü ve paradoksal saçmalıklarından biri..
Buraya kadar orospuluk normal, bir meslek dalı, bir seçim ya da zorla şartlardan dolayı yapılan bir meslek türü, bu anlamda hakaret olarak algılamak saçma.
Fakat diğer yandan orospuluk şöyle de algılanıyor. Bir ilişkisi varken aynı anda başkalarıyla da olan, ilişkide olduğu kişiyi aldatan ya da karakter ve yapı olarak zayıf, bozuk, sinsi kişilere de orospu diyoruz. İşte bu anlamıyla bizi en çok rahatsız eden şey..
Dişiler doğaları, yaradılışları gereği güzel giyinmek, sexy olmak, süslenmek, kendini beğendirmek ister. Hepimiz güzel, alımlı, bakımlı, süslü dişiler isteriz ama bunu sadece bize sunmalarını bekleriz. Oysa dişiler yapıları, doğaları gereği bir beğeni, albeni, güzellik, süs sembolüdür. İşte bu yüzden dişilere ''sadece'' bana süslenecek, güzel giyineceksin demek onların doğasını, yapısını görmezden gelmek, baskılamak demektir. Kimi dişiler mini, dekolte ile kendini dişi, güzel, sexy hisseder kimileri daha kapalı ama hatlarını belli eden kıyafetlerle ya da süslerle, takılarla. Neticede her dişi kendini göstermek, beğenilmek, sunmak, arzulanmak ister.
Bu açıdan bakınca bir dişinin giyim, kuşam, bakım, güzellik anlamında orospu, fahişe, sürtük, kaltak, yosma olması bir sorun değildir, tam tersine yaradılışlarının bir gereğidir ve her dişinin içinde ''ama az ama çok'' sürtüklük vardır. Bunu baskılamaya kalktığınız an tıpkı insana dair pek çok dürtüde olduğu gibi, o dişiyi de soğutmuş ve özünden koparmış olursunuz. Evet sürtüklük her dişinin içinde, az çok olan bir yapıdır ve bunu en güzel, olgun, keyifli, bilinçli haliyle sunan her dişi keyifli bir orospu, zevkli bir sürtük, albenili bir yosmadır.
Baskılamak sorunları büyütür, o dişi içten içe bunu ister. Yaşamak, sergilemek, sunmak, hissetmek, beğenilmek. Yaşayamadığı anda ise alternatif erkeklere, durumlara, çözümlere yönelir. İşte o an pek çok erkeğin dediği ''seni orospu böyle giyinme demedim mi, seni orospuuuu başkalarıyla yatıyorsun hee'' durumu ortaya çıkar.. Oysa o orospu dediğiniz dişiyi, özünde, yaradılışında olan ''orospuluğunu'' yaşamasına izin vermediğiniz için sizlerin ''aşağılama anlamındaki orospu'' dediği şeye dönüşür.. Aslında herkes bunu kabullense orospuyu hakaret değil keyifli, güzel anlamda kullansanız ve yaşasanız, sonrasında kızıp ''seni orospuuuu'' demek yerine, keyfini çıkarır ve seni ''cici tatlı orospu'' dersiniz. Böylece dişiniz orospuluğunu başkalarına sunmak yerine size sunar, kendi keyfinizi kendiniz baltalıyorsunuz farkında olmadan. Gerçekliği kabullenin ve keyfini çıkarın, ya da hayat boyu istim üstünde tedirgin yaşayın...
Gerçek Özgürleşme-Farkındalık
Özgürlük hemen herkesin olmazsa olmazıdır.Hayatlarımız çoğu zaman özgürlük elde etme çabasıyla geçer.Aslında pek özgür değilizdir.Belli yaşa gelene kadar ailemize,okul hayatında öğretmen ya da müdürlerimize,iş hayatında yönetici,patron,işverenlere bağlıyızdır.Ailemizin istedikleri emirdir,öğretmenlerimizin söyledikleri yapılmalıdır,işveren ya da yöneticilerimizin beklentileri,emirleri,istekleri vardır,yapılmazsa uyarılır yine yapılmazsa işimizden oluruz.Yanii hayatlarımız adeta baştan sonra bir emirler,yönetilme,birilerine gayriresmi bir bağlılıkla geçer.Eskiden Roma ve Yunan dönemlerinde kölelik bariz ve netti.Hatta kanunlarla belirlenmiş ve devletin kesin çizgilerle koyduğu kural,ritüel ve kanunlarla destekleniyordu.O dönemlerde aile,iş hayatı,kariyer gibi kavramlar günümüz gibi değildi elbette.Bir çocuk ailesinin izni olmadan aile'den alınabiliyor hizmet ya da kölelik için eğitilebiliyordu,ya da asker olması için aile'den zorla alınıp eğitilip asker yapılabiliyordu.Meslekler belliydi.Asker,doktor,filozof,siyasetçi,tüccar,mimar,sanatçı,esnaf..Yani günümüzdeki gibi yüzlerce meslek,yüzlerce iş alanı-dalı yoktu,herşey belliydi.Döneme bağlı olarak tarım,çiftçilikle uğraşanlar olmakla birlikte o dönemlerde tarım,çiftçilik bariz ve üst düzeyde değildi.İşte bu meslekleri icra edenler hariç hemen herkes bu meslek ve konumlara sahip insanlara hizmetçilik,kölelik,çalışan olarak hayatını sürdürüyordu.Yani aslında o dönemki işverenler aynı zamanda çalışanların,hizmetkarların,kölelerin yani hemen herkesin sahibi,efendisi idi..
Günümüzde de durum çok farklı değil,şöyle ki.Meslekler,meslek alanları çeşitli olmakla birlikte aslında yine birilerinin çalışanı,hizmetkarı,kölesi olarak sürdürüyor hayatlarını insanlar.Görünürde günümüzde kanunlar önünde herkeş eşit ve özgür,fakat maddiyat ve konumlar insanları birilerinin ''zoraki'' ''gayriresmi'' kölesi haline getiriyor.Yani kısaca buna ''modern-çağdaş'' kölelik diyebiliriz.Hal böyleyken ne kadar özgür olduğumuz ya da özgür olunduğu-yaşandığı iddia edilebilir!?
Dünyanın çok büyük bir dilimi aslında özgür görünümlü köle olarak hayatını sürdürmekte.Evet belki şartlar,hayat,yaşamak için yapılması gereken zorunluluklar var fakat bu ''gerçekten özgür'' olunmadığı gerçeğini değiştirmiyor.Adına ne derseniz deyin, günümüzde yaşanan durum aslında bir ''modern kölelik''.
İşte bu durumlardan hareketle ironi,paradoks olarak bakabileceğimiz durumdur Bdsm..Yani itaatkar,köle ruhlu,yapıda kişiler sanıldığının aksine ''köle,bağlı'' olmuyor,tam tersine aslında gerçek özgürleşmeyi kendilerini bir güce,oturaklı bir kalıba,olgun bir ruha teslim ederek yaşıyorlar.Çünkü zaten hayatları birilerine gayriresmi köle olmakla ve istemedikleri pek çok şeyi yapmakla geçiyor,oysa Bdsm'de Efendisine kendini adayan,itaat eden bir ruh,beden o çatı altında normalde yapmayacağı,yaşayamayacağı herşeyi yaşıyor,ve gerçek özgürleşmeyi kurallara,işverene,paraya,tabulara,çizgilere,ayıplara,günahlara bağlı olmadan yaşıyor...
Herşey ''kabullenmekle'' başlar.Kabullenilmemiş bir hayat ve gerçekler insanı sürüncemeye,bilinmeze,zorlanmaya iter.Kabullenilmiş bir ruh,istekler,karakter ve ''farkındalık'' herşeyin temelidir.Böylece ''kabullenmiş ve farkında'' olan bir ruh,bir birey kendinin ne olduğunu bilerek ve ne yaşaması gerektiğini bilerek ''gerçek özgürleşmeye'' doğru yelken açar.İnkarlar,ön yargılar,sürünceme,kabullenmeme,ötekileştirme,kaçışlar sadece herşeyi daha da altüst eder ve mecvut şartların da etkisiyle (hayat,maddiyat,çevre) iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerçek bir güce,ruha,olgunluğa,netliğe teslimiyet,gerçek özgürleşmeye giden kapıyı aralamaktır.Yapılması gereken ''kabullenmek,farkında olmak'' ve anahtarı doğru zamanda doğru kapıyla eşleştirmektir.
Günümüzde de durum çok farklı değil,şöyle ki.Meslekler,meslek alanları çeşitli olmakla birlikte aslında yine birilerinin çalışanı,hizmetkarı,kölesi olarak sürdürüyor hayatlarını insanlar.Görünürde günümüzde kanunlar önünde herkeş eşit ve özgür,fakat maddiyat ve konumlar insanları birilerinin ''zoraki'' ''gayriresmi'' kölesi haline getiriyor.Yani kısaca buna ''modern-çağdaş'' kölelik diyebiliriz.Hal böyleyken ne kadar özgür olduğumuz ya da özgür olunduğu-yaşandığı iddia edilebilir!?
Dünyanın çok büyük bir dilimi aslında özgür görünümlü köle olarak hayatını sürdürmekte.Evet belki şartlar,hayat,yaşamak için yapılması gereken zorunluluklar var fakat bu ''gerçekten özgür'' olunmadığı gerçeğini değiştirmiyor.Adına ne derseniz deyin, günümüzde yaşanan durum aslında bir ''modern kölelik''.
İşte bu durumlardan hareketle ironi,paradoks olarak bakabileceğimiz durumdur Bdsm..Yani itaatkar,köle ruhlu,yapıda kişiler sanıldığının aksine ''köle,bağlı'' olmuyor,tam tersine aslında gerçek özgürleşmeyi kendilerini bir güce,oturaklı bir kalıba,olgun bir ruha teslim ederek yaşıyorlar.Çünkü zaten hayatları birilerine gayriresmi köle olmakla ve istemedikleri pek çok şeyi yapmakla geçiyor,oysa Bdsm'de Efendisine kendini adayan,itaat eden bir ruh,beden o çatı altında normalde yapmayacağı,yaşayamayacağı herşeyi yaşıyor,ve gerçek özgürleşmeyi kurallara,işverene,paraya,tabulara,çizgilere,ayıplara,günahlara bağlı olmadan yaşıyor...
Herşey ''kabullenmekle'' başlar.Kabullenilmemiş bir hayat ve gerçekler insanı sürüncemeye,bilinmeze,zorlanmaya iter.Kabullenilmiş bir ruh,istekler,karakter ve ''farkındalık'' herşeyin temelidir.Böylece ''kabullenmiş ve farkında'' olan bir ruh,bir birey kendinin ne olduğunu bilerek ve ne yaşaması gerektiğini bilerek ''gerçek özgürleşmeye'' doğru yelken açar.İnkarlar,ön yargılar,sürünceme,kabullenmeme,ötekileştirme,kaçışlar sadece herşeyi daha da altüst eder ve mecvut şartların da etkisiyle (hayat,maddiyat,çevre) iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.
Gerçek bir güce,ruha,olgunluğa,netliğe teslimiyet,gerçek özgürleşmeye giden kapıyı aralamaktır.Yapılması gereken ''kabullenmek,farkında olmak'' ve anahtarı doğru zamanda doğru kapıyla eşleştirmektir.
Etiketler:
özgür-özrügleşme-farkındalık
Kaydol:
Yorumlar (Atom)








.jpg)




