4 Haziran 2011 Cumartesi

Caligula


Caligula, 31 Ağustos 12'de, Roma'nın sayfiyelerinden Antium'da "Gaius Julius Caesar Germanicus" olarak doğdu. İmparator Augustus'un evlatlık torunu Germanicus ve torunu Yaşlı Agrippina'nın doğumdan sonra hayatta kalan altı çocuğundan üçüncüsüdür. Germanicus,Nero Claudius Drusus ve Küçük Antonia'nın oğlu, Agrippina ise Marcus Vipsanius Agrippa ve Yaşlı Julia'nın kızıdır. Gaius'un erkek kardeşleri Nero ve Drusus'la genç yaşta ölen Tiberius ve Gaius Julius, kız kardeşleri ise Julia LivillaDrusilla ve Genç Agrippina'dır. Gaius aynı zamanda geleceğin imparatorlarından Claudius'un yeğenidir.
Gaius'un babası Germanicus, Tiberius Claudius Nero ve Augustus'un üçüncü karısı Livia'nın torunu ve ayrıca Augustus'un kendisinin de evlatlık torunudur. Germanicus, Julio-Claudian ailesinin en göze çarpan üyelerinden ve Roma İmparatorluğu'nun en çok saygı duyulan ve sevilmiş olan generallerinden birinin oğludur. Agrippina, Augustus ve Scribonia'nın torunudur ve mükemmel Roma kadını modeli olarak tasvir edilir.

Gençliği 

Sadece iki ya da üç çocuktan biri olarak Gaius, ailesinin Germanya'nın kuzeyindeki askeri harekatlarına eşlik etti ve babasının ordusunun maskotu haline geldi.[1] Askerler, annesi Agrippina tarafından minyatür askeri üniforma ve sandalet giydirilip silah kuşatılan küçük Gaius'u görmekten çok keyif alıyorlardı. Kendisine verilmiş olan Latince 'Caligula' takma adının anlamı "Küçük (asker) sandaleti"ydi ve üniformasının bir parçası olarak giydiği küçük asker sandaletinden gelmekteydi.[2]
Tahtın varisinin kim olacağı sorusu Augustus henüz hayatta iken aile içindeki entrika suçlamaları arasından birkaç defa ortaya atıldı. Caligula'nın babası Germanicus, Augustus'un öldüğü zamanda Princeps görevini yürütmek için çok genç olmasına rağmen birçok insan, Augustus'un varis olarak onu seçeceğine inanıyordu. Sonuç olarak Augustus, Germanicus'u evlatlık edinmesi şartıylaTiberius'u seçti. Germanya'daki başarılı bir harekat ve Roma'daki geçit töreninin ardından Germanicus Roma politik yaşamından uzaklaştırılmak için doğuya gönderildi ve orada Tiberius'un ajanları tarafından zehirlendiği iddiaları arasında 10 Kasım 19 tarihinde öldü. Annesi ve Tiberius arasındaki ilişkiler katil ve komplo suçlaması arasında hızla kötüleşti.
Genç Caligula, önce 27 yılında belki de bir rehine olarak annesinin büyükannesi ve Tiberius'un annesi Livia'nın yanına gönderildi. Livia'nın Tiberius'la birlikte devrilmesi ve ardından iki yıl sonra ölmesi üzerine Caligula, Julian akrabalarının yanına döndü ve büyükannesi Antonia'ya iade edildi.[3] Bu süre zarfında Caligula dış dünya ile biraz bağlantı kurabildi; yegane arkadaşları kız kardeşleri Genç Agrippina , Drusilla veJulia Livilla'ydı. Daha sonra Caligula hakkında, imparatorun kız kardeşleriyle özellikle de Drusilla ile ensest ilişkisi olduğu dedikoduları çıktı.Suetonius, bu iddialar hakkında çok özel şeyler yazmıştır.[4]
31 yılında, Caligula Capri'de tekrar Tiberius'un ölümüne ve 37 yılında taht'a çıkışına kadar onun kişisel gözetimine verildi.[3] Bu süre zarfında Caligula zaten Tiberius'un gözdesiydi. Suetonius, Tiberius'un yönettiği insanlar ve Roma'da onu dizginleyen (Augustus, Livia, kardeşi Drusus, ve en iyi arkadaşı Nerva) olmadan kendini, arzuladığı tüm cinsel sapkınlık düşkünlüğünü yaşamakta özgür hissettiği Capri'de, yaşadığı aşırı cinsel sapkınlıklarını aktarır.[5] Bunların gerçekten olup olmadığını söylemek zordur. Pek sevilmeyen imparatorlar olan Tiberius ve Caligula gibiler hakkında yazılanların hepsi gerçek olmayabilir ve antik metinler de dedikodu sık rastlanılan bir durumdur.
Bu sıralarda, Tiberius'un Praetorian Prefect'i Sejanus, Roma'da çok güçlüydü ve İmparatorun yönetimine ve onun olası varislerine karşı kendi müttefiklerini oluşturmaya başlamış ve Julian çizgisindeki destekçilere dalkavukluğa girişmekteydi.[6] Tiberius'un ilerlemiş yaşında gittikçe artan bir paranoya'nın işareti olarak vatana ihanet duruşmaları sık sık olan bir durumdu ve gittikçe artan biçimde bir keresinde hayatını kurtarmış olan arkadaşı Sejanus'a daha fazla güvenmeye başladı.[7] Sejanus bu duruşmaları, konumunu güçlendirmek ve olası bir muhalefeti ortadan kaldırmak için kullandı.
Küçüklüğünden beri Caligula, çok dikkatli yürümeyi öğrenmişti. Tacitus ve Suetonius'un her ikisine göre de, zeka olarak tüm kardeşlerinden daha üstün, mükemmel doğal bir aktördü ve diğer aile fertleri yapamadığı zamanlarda tehlikeyi farkedebiliyordu.[8] Diğer birçok taht adayı ortadan kaldırıldığı halde Caligula hayatta kaldı. Küçük bir ada olan Pandataria'ya sürgüne gönderilen annesi Agrippina, yemek yemeyi reddederek öldü. İki büyük kardeşi Nero ve Drusus da öldüler; Nero, Ponza adasına sürgüne gönderilirken, Drusus'un bedeni bir zindanda ağzında -görünüşe göre açlık krampını bastırmak isterken- yediği şilte parçaları dolu olarak bulundu.[9][10]
Suetonius, Caligula'nın Tiberius'a karşı olan kölelere özgü doğasından ve ölü annesi ve kardeşlerine karşı olan ilgisiz tavrından bahseder. Kendi hikâyesinde, Caligula'nın yıllar sonra bahsettiğine göre, bu kölelik davranışı hayatta kalmak için bir taktikti ve birden fazla olayda çok sinirlendiği için neredeyse Tiberius'u öldürecekti.[11] Caligula'nın bir şahidine göre: "Asla bu kadar iyi bir uşak ya da bu kadar kötü bir efendi olmamıştı.!"[8] Caligula, keyifsiz Tiberius'un yerine birçok görevi yaparak yönetim konusundaki özel yeteneğini ispat etti ve onun daha fazla ilgisini çekti. Gece, Caligula güçlü bir sadizm'i işaret eder biçimde, kölelere yapılan işkencelere katılıyor ve çoşkuyla kanlı gladyatör oyunları seyrediyordu.[12] 33 yılında, Tiberius Caligula'ya taht'a çıkışına kadar üzerine alacağı tek kamu görevi olan onursal quaestor luk pozisyonunu verdi.[13]

Skandalları 


Çılgın imparator hakkında kümelenen tuhaf hikâyeler; aşırı zalimliğini, çoklu ve alışılmamış cinsel macerelarını (en azından Suetonius tarafından iddia edilen heteroseksüel ve homoseksüel ilişkilerini, Cal. 36), ya da gelenek ve Senatoya karşı olan saygısızlığını tasvir eder. Suetonius, onun her üç kız kardeşiyle olan ensest ilişkilerini, seks alemlerinde yüksek dereceden Senato üyelerinin karılarını en yüksek teklifi verenlere satmasını, kuzeyde yaptığı gülünç askeri faaliyetleri ve onun gece güneşin doğmasını emrederek sarayının koridorlarında dolaşma alışkanlığını anlatır. Caligula'nın aynı zamanda atı Incitatus'u bir rahip olarak adlandırdığı ve yaşaması için içinde mermer bir ahır, altından bir yemlik bulunan bir ev ve mücevherlerle süslü gerdanlık taktığı ve sonra Senato'ya konsül yapma sözü verdiği iddia edilir.
Söylendiğine göre sarayında bir genelev açmış ve sosyal etkinlikler sırasında Senato üyelerinin karılarını, kocaları onlar ayrılırken sadece arkalarından bakabildikleri halde kendi yatak odasına götürme alışkanlığı edinmişti. Ardından karılarıyla yaptığı cinsel eylemleri kocalarının yanında herkesin duyabileceği şekilde anlatıyordu.
Caligula genellikle soğuk, kibirli, bencil ve deli olarak tasvir edilir. Söylendiğine göre karşı çıktığı bir grubun bir arena dolusu insan tarafından alkışlanması üzerine ağlayarak "Roma halkını istemiştim ancak sadece tek bir boynum var" demiştir.[33] Yine söylendiğine göre arenada aslan ve kaplanlarla dövüşmek için yeterli suçlu kalmamışsa bazı izleyicileri arenaya attırmıştır. Hayatına karşı herhangi bir plan tertip edildiği zaman, söylendiğine göre komplocuların "belki de ölmekte olduklarını hissedebilecekleri çok sayıda küçük yarayla" öldürülmesini emretmiştir. Suetonius, onun sık sık "korktukları sürece bırakın benden nefret etsinler" dediğinden bahseder.
Kendini yaşayan bir tanrı olarak ilan etmişti. Palatine ve Capitol'deki Jupiter Optimus Maximus tapınağı arasında bir geçit inşaa ettirmişti (söylendiğine göre iki tanrı arasındaki istişareyi mümkün kılmak için) ve imparatorluk sarayını, Forumun üzerine ve Caligula'nın farklı tanrılar gibi görünebileceği ve onlarla toplanabileceği Castor ve Pollux tapınağının içine doğru genişletmişti. Kayıtlara göre Caligula, Olympia'daki Jupiter tapınağı ve Jupiter'in ünlü heykeli ile "siyah taş"ının Capitol'e taşınmasının sorumlusuydu. Yine söylendiğine göre kendisine yukarıdan bakılmasını suç yapmıştı.
Caligula aynı zamanda inanılmaz derecede kendine düşkündü ve Nemi Gölü'nün dibinde 1930'lu yıllarda buluna iki batık gemi bunun en dramatik kanıtlarıydı. Bu iki gemi antik dünyanın en büyük tekneleri arasındadır. Gemilerden küçük olanı Diana'ya adanmış bir tapınak gibi yapılmıştı. Büyük gemi aslında oldukça ayrıntılı ve mermer koridorları olan yüzen bir saray olarak Caligula'nın giderek artan hedonistik (hazcı) davranışlarının tatmininde tekil bir role sahipti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder