Kadınların paradoksal denklemleri ve kısır döngüleri tarih boyunca hep erkeklere ve insanlığa sıkıntı yaratmıştır.Temelde bu onların her zaman var olan o ''ne istediklerini bilememe'' paradokslarına dayalı sendromun sürekli farklı şekillerde dışavurumu ve etrafa yansımasıdır.
Yıllar geçtikçe daha iyi gözlemeye başladım bunu çünkü yıllar geçtikçe daha çok kadın tanıyor,yaşıyor,deneyimliyorum ama değişmeyen bir şey varsa o da bu ''ne istediklerini bilememe'' sendromunun bizlere yaşattığı sıkıntılar.Diyebilirim ki bu bir noktada çekilmez bir boyuta varıyor ve biz erkekler işte o noktada kadınlardan soğuyoruz ve yeter artık demeye başlıyoruz.Onlar bunun farkında olmuyorlar veya oluyorlar ama bunu düzeltmeye yetecek otokontrol ya da kapasiteleri olmadığı için sorun ve sorunlar büyüyor.
Temelde anlatmak istediğim şu.Bir köle ya da bir kadın tamamen kendini erkeğine,sahibine bırakmıyorsa bu sorunlar bitmiyor bu bir gerçek.Lafta ve yaşanışta her ne kadar ''efendim,erkeğim'' kendimi size bıraktım istediğinizi yapabilirsiniz,sizin malınızım deselerde o içsel paradoksları ve kadınsal dürtüleri bir noktada yine ortaya çıkıyor ve gerekli olan tam aidiyetlik,kendini bırakma durumu ortadan kalkıyor.Zamanla şu hale geliyor.Kendilerini bırakma,yönetilme istekleri ve dürtüleri zamanla keyfi bir hale dönüşüyor ve istedikleri an bunu yapmaya başlıyorlar,her zaman değil...İşte bu noktada da onların aidiyetlikleri ve edilgenlikleri tartışmaya açık hale geliyor çünkü o andan itibaren artık onlar işi kendi keyfi ve ruhsal durumlarının paradokslarına bırakmış oluyorlar...
Bakınız hal böyle olunca hiç bir köle,kadın vb. ben size aidim efendim,istekleriniz benim için emirdir demesin çünkü bu iş artık o noktada fantaziye ve keyfi birşeye dönüşmüş oluyor.Yıllardır kölelerde ve kadınlarda iki şey gözledim.Birincisi tam ait olabilme isteği,ikincisi ise kölelik boyutuna birazda insani boyutlar katılırsa kölelerin şekil değiştirip,tepeye çıkmaya çalışmaları.Yani alttan üste geçme çabalarına ve şekline dönüşüyor ve o zamanda gerçek kimliklerini unutuyorlar...
Ama ne zaman ki 7-24 köle olarak davranılsa onlara ve 7-24 köle gibi yaşatılsalar belli noktalarda isyan etme eğilimleri oluyor.Yine o dediğim noktaya geliyoruz ''ne istediklerini bilememe sendromu''...
Bakınız üstad Marqi kölelerine sadece işkence,acı ve 7-24 kölelik uygulamamıştır,üstad'ın yaptığı şey denge unsuruna dayanır ve temelde zevk hakimdir.Zaten üstad Marqi'nin hayat felsefesi ve düşünceleri zevk üzerine kurulu ve zevk yaşamaya odaklıdır.Dolayısıyla o zevkin sürekli acı çektirmek ya da aralıksız ezmekten ibaret değil yerine,zamanına,duruma göre zevkin her boyutunu yaşayabilmeye odaklıdır...Daha açık söyleyecek olursam bir an kölesini en sert şekilde ezip,kullanıyorken diğer bir an ona tam bir fahişe gibi davranıyor bir diğer an ise ona kadınlığını ortaya çıkarıp yaşatacak şekilde...Yani her üç hali de yansıtıyor ve yaşatıyor.İşte günümüz kadın ve kölelerinin de anlamadığı bu...Ben kölemi sürekli tasmasıyla ayaklarımın dibinde yatırmak zorunda değilim bunu ona bir ceza için ya da keyfi yaptırabilirimm ama an gelir yatakta kıçını sikime dayayıp yanımda yatmasını isteyebilirim.Çünkü o an o göte sikimi dayayıp yatmakta benim için bir zevk ve kölemi kullanma şeklidir.Madem ki kölem beni rahatlatmak bana hizmet etmek için var o halde 7-24 tasmasıyla gezip,yerde yatacak diye bir kural yok.Kuralları sahip olarak ben belirlemiyor muyum? Evet ben belirliyorum,o halde neyi nasıl yapacağım benim tasarrufuma kalmış,hal böyleyken ben o an zevki nasıl yaşayacaksam,içimden nasıl geliyorsa o şekilde bunu yaptırırım...İstersem götünü sikerim,istersem götüne dayayıp uyurum,istersem yerde tasmasıyla yatırıp uyuturum...
İşte biz efendiler tüm bunları dengeleyebiliyorken kölelerin ne yaptıklarını bilmez halde bize olan isyan belirtileri,kafa karışıklıkları durumu tatsız bir hale getiriyor..Bununda temel sebebi dişilere has o sürekli düşünme,irdeleme,kırılgan,hassas varoluş.Fakat şu var ki bu durumda Efendi iki şeyle uğraşmak zorunda kalıyor..
1-Dişi köleyi,dişilik alışkanlık ve dürtülerinin getirdiği benlikten soyutlamak ve bu gelgitlerini törpülemek
2-Sonraki safhada eğitime geçmek ve köle formasyonunda kullanmak ve yaşatmak için eğitmek...
Fakat birinci madde,ikinci maddeye geçmeyi epeyce zorlaştırıyor.Her zaman dediğim gibi ''bir kölenin görevi düşünmek değil,uygulamak ve itaat etmek''...İşte sıkıntılar bu yüzden ortaya çıkıyor,bir köle düşünmeye başladığı an kafa karışıklığı yaşıyor,oysa ki ruhunu ve bedenini tamamen bırakıp kendini adasa sorun kalmayacak...Bu kısır döngülerden bıktım...Kadınların ruhsal sorunlarını efendi-köle ilişkilerine yansıtmaları ve kafa karışıklığı sendromları her zaman bu tarz ilişkileri baltalamıştır ve baltalayacaktır da...İyi düşünmek ve kendini efendisine tamamen bırakması gerekmekte...Başka yolu yok...
Yurtiçi,yurtdışı sayısız Bdsm deneyimi yaşamış,felsefesini reel anlamda yaşayan bir Efendi-Master'ım.Gerçek köle ve itaatkarlarla ilgileniyorum.Bdsm'yi bilen,felsefesini yaşayan bilgi bikirimleri,deneyimleri olan felsefe ve çeşitli kitaplardan yararlanmış,birçok reel deneyimler edinmiş,işin psikolojik,bedensel ve diğer tüm boyutlarına hakim bir Master'ım.Kendini itaatkar-köle hissedenler,ruhunda bu hisleri taşıyanlar ya da köle adayları benimle iletişime geçebilir. ''Master RuA.''